Adını, saf tutmuş meleklere işaret eden ilk
âyetten alan ve kâinattaki güçlerden söz eden bu sûre, Mekke'de inmiştir. 182
(yüzsekseniki) âyettir. İlk üç âyette, saf tutmuş meleklere, bulutları sevk ve
idare eden güce, zikri yapan dile yahut insana yemin edilerek Allah'ın bir
olduğu gerçeği ortaya konmuştur.
37 – Sâffât Suresi
Rahmân ve Rahîm
(olan) Allah'ın adıyla.
3. Ve o zikir okuyanlara,
4. Yemin ederim ki, ilâhınız birdir.
5. O, hem göklerin, yerin ve ikisi
arasındakilerin Rabbi, hem de doğuların Rabbidir.
6. Biz yakın göğü, bir süsle, yıldızlarla
süsledik.
7. Ve (gökyüzünü) itaat dışına çıkan her
şeytandan koruduk.
8. Onlar, artık mele-i a'lâ'ya (yüce
topluluğa) kulak veremezler. Her taraftan taşlanırlar.
9. Kovulup atılırlar. Ve onlar için sürekli
bir azap vardır.
10. Ancak (meleklerin konuşmalarından) bir
söz kapan olursa, onu da delip geçen bir parlak ışık takip eder.
11. Şimdi sor onlara! Yaratma bakımından
onlar mı daha zor, yoksa bizim yarattığımız (insanlar) mı? Şüphesiz biz
kendilerini yapışkan bir çamurdan yarattık.
12. Hayır, sen şaşıyorsun. Halbuki onlar
alay ediyorlar.
13. Kendilerine öğüt verildiği vakit öğüt almazlar.
14. Bir mucize görseler alay ederler.
15. Bu ancak açık bir büyüdür, derler.
16. "Gerçekten biz öldüğümüz, toprak
ve kemik olduğumuz zaman mı, diriltileceğiz?"
17. "İlk atalarımızda mı
(diriltilecek)?"
18. De ki: Evet, hem de hor ve hakir olarak
(diriltileceksiniz).
19. O (diriltme) korkunç. bir sesten ibaret
olacak, o anda hemen onların gözleri açılıp etrafa bakacaklar.
20. (Durumu gören kâfirler:) Eyvah bize! Bu
ceza günüdür, derler.
21. İşte bu; yalanlamış olduğunuz hüküm
günüdür.
22. (Allah, meleklerine emreder:)
''Zalimleri, onların aynı yoldaki arkadaşlarını ve tapmış olduklarını
toplayın''.
23. ''Allah'tan başka . Onlara cehennemin
yolunu gösterin''.
24. ''Onları tutuklayın, çünkü onlar
sorguya çekilecekler!
25. Size ne oldu ki birbirinize yardım
etmiyorsunuz?
26. Evet, onlar o gün zilletle boyun
eğeceklerdir.
27. (İşte bu duruma düştükleri vakit)
onlardan bir kısmı, diğerlerine yönelir, birbirlerini sorumlu tutmaya
çalışırlar.
28. (Uyanlar, uydukları adamlara:) Siz bize
sağdan gelirdiniz (sûreti haktan görünürdünüz) derler.
29. (Ötekiler de:) "Bilâkis, derler,
siz inanan kimseler değildiniz".
30. "Bizim sizi zorlayacak bir gücümüz
yoktu. Fakat siz kendiniz azgın bir toplum idiniz."
31. "Onun için Rabbimizin hükmü bize
hak oldu. Biz (hak ettiğimiz cezayı) mutlaka tadacağız."
32. "Biz sizi azdırdık. Çünkü kendimiz
de azmıştık."
33. Şüphesiz o gün onlar azapta
ortaktırlar.
34. İşte biz, suçlulara böyle yaparız.
35. Çünkü onlara: Allah'tan başka tanrı yoktur,
denildiği zaman kibirle direnirlerdi.
36. "Mecnun bir şair için biz
tanrılarımızı bırakacak mıyız?" derlerdi.
37. Hayır! O, gerçeği getirdi ve
peygamberleri de doğruladı.
38. Kuşkusuz siz acı azabı tadacaksınız.
39. Çekeceğiniz ceza yapmakta olduğunuzdan
başka bir şeyin cezası değildir.
40. (Bu azaptan) Ancak Allah'ın hâlis
kulları istisnâ edilecek.
41. Bunlar için bilinen bir rızık vardır.
42. (Türlü türlü) meyveler vardır. Ve onlar
ağırlanırlar.
44. Tahtlar üzerinde karşılıklı otururlar.
45. Onlara pınardan (doldurulmuş) kadehler
dolaştırılır.
46. Berraktır, içenlere lezzet verir.
47. O içkide ne sersemletme vardır ne de
onunla sarhoş olurlar.
48. Yanlarında güzel bakışlarını yalnız
onlara tahsis etmiş, iri gözlü eşler vardır.
49. Onlar, gün yüzü görmemiş yumurta gibi
bembeyazdır.
50. İşte o zaman, birbirlerine dönerek
(dünyadaki hallerini) soracaklar.
51. İçlerinden biri: "Benim, bir
arkadaşım vardı" der.
52. Derdi ki: Sen de (dirilmeye) inananlardan
mısın?
53. Biz ölüp kemik, sonra da toprak haline
geldiğimiz zaman (diriltilip) cezalanacak mıyız?
54. (O zât, dünyâda geçmiş olan hâdiseyi bu
şekilde anlattıktan sonra Allah Teâlâ orada bulunanlara:) Siz işin gerçeğine
vâkıf mısınız? dedi.
55. ( İşte o zaman konuşan baktı,
arkadaşını cehennemin ortasında gördü.
56. "Yemin ederim ki, sen az daha beni
de helâk edecektin.
57. Rabbimin nimeti olmasaydı, şimdi ben de
(cehenneme) getirilenlerden olurdum" dedi.
58. Birinci ölümümüz hariç, bir daha biz
ölmeyecek miyiz?
59. Yalnız ilk ölümümüz, başka ölüm yok ve
biz azâba da uğratılmayacağız ha?!"
60. Şüphesiz bu, büyük kurtuluştur.
61. Çalışanlar, böylesi bir kurtuluş için
çalışsınlar.
62. Şimdi ziyafet olarak, cennet ehli için
anılan bu nimetler mi daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı?.
63. Biz onu (zakkumu) zalimler için bir
fitne (imtihan) kıldık.
64. Zira o, cehennemin dibinde bitip
yetişen bir ağaçtır.
65. Tomurcukları sanki şeytanların başları
gibidir.
66. (Cehennemdekiler) ondan yerler ve
karınlarını ondan doldururlar.
67. Sonra zakkum yemeğinin üzerine onlar
için, kaynar su karıştırılmış bir içki vardır.
68. Sonra kesinlikle onların dönüşü, çılgın
ateşe olacaktır.
69. Kuşkusuz onlar atalarını dalâlette
buldular .
70. Şimdi de kendileri onların peşlerinden
koşturuyorlar.
71. Andolsun ki, onlardan önce eski
milletlerin çoğu dalâlete düştü.
72. Kuşkusuz, biz onlara uyarıcılar
göndermiştik.
73. Uyarılanların âkıbetinin ne olduğuna
bir bak!
74. Allah'ın ihlâslı kulları müstesna.
75. Andolsun, Nuh bize yalvarıp yakardı.
Biz de duayı ne güzel kabul ederiz!
76. Kendisini ve ailesini büyük felâketten
kurtardık.
77. Biz yalnız Nuh'un soyunu kalıcı kıldık.
78. Sonradan gelenler içinde ona iyi bir nam
bıraktık
79. Bütün âlemlerden Nuh'a selam olsun!
80. İşte biz iyileri böyle
mükâfatlandırırız.
81. Zira o, bizim inanmış kullarımızdan
idi.
82. Nihayet ötekileri (inanmayanları) suda
boğduk.
83. Şüphesiz İbrahim de onun (Nuh'un)
milletinden idi.
84. Çünkü Rabbine kalb-i selîm ile geldi.
85. Hani o, babasına ve kavmine: Siz kime
kulluk ediyorsunuz? demişti.
86. "Allah'tan başka bir takım uydurma
ilâhlar mı istiyorsunuz?"
87. "O halde âlemlerin Rabbi
hakkındaki görüşünüz nedir?"
88. Bunun üzerine İbrahim yıldızlara şöyle
bir baktı.
90. Ona arkalarını dönüp gittiler.
91. Yavaşça putlarının yanına vardı. (Oraya
konmuş yemekleri görünce:) Yemiyor musunuz?
92. Neden konuşmuyorsunuz? dedi.
93. Bunun üzerine, yanlarına gelip sağ
eliyle vurdu (kırıp geçirdi.)
94. (Putperestler) koşarak İbrahim'e
geldiler.
95. İbrahim: Yonttuğunuz şeylere mi ibadet
edersiniz!
96. Oysa ki sizi ve yapmakta olduklarınızı
Allah yarattı, dedi.
97. Onun için bir bina yapın ve derhal onu
ateşe atın! dediler.
98. Böylece ona bir tuzak kurmayı
istediler. Fakat biz onları alçaklardan kıldık.
99. (Oradan kurtulan İbrahim:) "Ben
Rabbime gidiyorum. O bana doğru yolu gösterecek".
100. O : "Rabbim! Bana sâlihlerden
olacak bir evlat ver", dedi.
101. İşte o zaman biz onu uslu bir oğul ile
müjdeledik.
102. Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa
erişince: Yavrucuğum! Rüyada seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün, ne
dersin? dedi. O da cevaben: Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni
sabredenlerden bulursun, dedi.
103. Her ikisi de teslim olup, onu alnı
üzerine yatırınca:
104. Biz ona: " Ey İbrahim!" diye
seslendik.
105. Rüyayı gerçekleştirdin.Biz iyileri
böyle mükâfatlandırırız.
106. Bu, gerçekten, çok açık bir
imtihandır.
107. Biz, oğluna bedel ona büyük bir kurban
verdik.
108. Geriden gelecekler arasında ona (iyi
birnam) bıraktık:
109. İbrahim'e selam! dedik.
110. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız.
111. Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandır.
112. Sâlihlerden bir peygamber olarak O'na
(İbrahim'e) İshak'ı müjdeledik.
113. Kendisini ve İshak'ı mübarek (kutlu ve
bereketli) eyledik. Lâkin her ikisinin neslinden iyi kimseler olacağı gibi,
kendine açıktan açığa kötülük edenler de olacak.
114. Andolsun biz Musa'ya da Harun'a da
nimetler verdik.
115. Onları ve kavimlerini o büyük
sıkıntıdan kurtardık.
116. Kendilerine yardım ettik de galip
gelen onlar oldu.
117. Her ikisine de apaçık anlaşılan bir
kitabı (Tevrat'ı) verdik.
118. Her ikisini de doğru yola ilettik.
119. Sonra gelenler içinde, namlarına şunu
bıraktık.
120. Musa ve Harun'a selam olsun.
121. Doğrusu biz, iyileri böylece
mükâfatlandırırız.
122. Şüphesiz, ikisi de mümin
kullarımızdandı.
123. İlyas da şüphe yok ki,
peygamberlerdendi.
124. (İlyas) milletine: (Allah'a karşı
gelmekten) sakınmaz mısınız?
125. Yaratanların en iyisini bırakıp da
Ba'l'e mi taparsınız? demişti.
126. "Sizin de Rabbiniz, sizden önce
gelen atalarınızın da Rabbi olan Allah'ı?"
127. Bunun üzerine İlyas'ı yalanladılar.
Onun için onların hepsi (cehenneme) götürüleceklerdir.
128. Ancak Allah'ın ihlâslı kulları
müstesna.
129. Sonra gelenler içinde, kendisine bir
ün bıraktık,
130. "İlyas'a selâm!" dedik.
131. Şüphesiz biz, iyileri işte böyle
mükâfatlandırırız.
132. Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandı.
133. Lût da elbette peygamberlerdendi.
134. Hani biz Lût'u ve ailesinin hepsini
kurtardık.
135. Ancak geridekiler arasında kalan yaşlı
bir kadın dışında,
136. Sonra diğerlerini yok ettik.
137. (Ey insanlar!) Siz onların yanlarından
geçip gidiyorsunuz:sabahleyin
138. Ve geceleyin. Hâla akıllanmayacak
mısınız?
139. Doğrusu Yunus da gönderilen
peygamberlerdendi.
140. Hani o, dolu bir gemiye binip
kaçmıştı.
141. Gemide olanlarla karşılıklı kur'a
çektiler de kaybedenlerden oldu.
142. Yunus kendini kınayıp dururken onu bir
balık yuttu.
143. Eğer Allah'ı tesbih edenlerden
olmasaydı,
144. Tekrar diriltilecekleri güne kadar
onun karnında kalırdı.
145. Halsiz bir vaziyette kendisini dışarı
çıkardık.
146. Ve üstüne (gölge yapması için) kabak
türünden geniş yapraklı bir nebat bitirdik.
147. Onu, yüz bin veya daha çok kişiye
peygamber olarak gönderdik.
148. Sonunda ona iman ettiler, bunun
üzerine biz de onları bir süreye kadar yaşattık.
149. Putperestlere sor: Kızlar Rabbinin de
erkekler onların mı?
150. Yoksa biz melekleri onların gözü önünde
kız olarak mı yarattık?
151. Dikkat edin, kesinlikle yalan uydurup
söylüyorlar ki;
152. "Allah doğurdu" diyorlar.
Onlar şüphesiz yalancıdırlar.
153. Allah, kızları oğullara tercih mi
etmiş!
154. Ne oluyor size? Nasıl hükmediyorsunuz?
155. Hiç düşünmüyor musunuz?
156. Yoksa sizin açık bir deliliniz mi var?
157. Doğru sözlülerden iseniz, kitabınızı
getirin!
158. Allah ile cinler arasında da bir soy
birliği uydurdular. Andolsun, cinler de kendilerinin hesap yerine
götürüleceklerini bilirler.
159. Allah, onların isnat edegeldiklerinden
yücedir, münezzehtir.
160. Allah'ın ihlâsa erdirilmiş kulları
müstesnadır (onlar azap görmeyeceklerdir).
161. Sizler ve taptığınız şeyler!
162. Hiçbiriniz, Allah'a karşı azdırıp
saptıramazsınız.
163. Cehenneme girecek kimseden başkasını.
164. "(Melekler şöyle derler:) Bizim
her birimiz için, bilinen bir makam vardır."
165. " Şüphesiz biz,orada sıra sıra
dururuz."
166. "Ve şüphesiz Allah'ı tesbih
ederiz."
167. "Putperestler şöyle
diyorlardı".
168. "Eğer öncekilere verilenlerden
bizde de bir kitap olsaydı",
169. "Mutlaka Allah'ın ihlâslı kulları
olurduk!" .
170. İşte şimdi onu inkâr ettiler. Ama
ileride bileceklerdir!
171. Andolsun ki, peygamber kullarımıza söz
vermişizdir:
172. Onlar mutlaka zafere ulaşacaklardır.
173. Bizim ordumuz şüphesiz üstün
gelecektir.
174. Onun için sen bir süreye kadar onlara
aldırma.
175. Onların halini gör, onlar da
görecekler.
176. Azabımızı acele mi istiyorlar?
177. Azap yurtlarına indiğinde,
uyarılanların (fakat yola gelmeyenlerin) sabahı ne kötü olur!
178. Sen bir zamana kadar onlara aldırma.
179. Onların halini gör, onlar da
göreceklerdir.
180. Senin izzet sahibi Rabbin, onların
isnat etmekte oldukları vasıflardan yücedir, münezzehtir.
181. Gönderilen bütün peygamberlere selam
olsun!
182. Alemlerin Rabbi olan Allah'a da hamd
olsun!
Diyanet İşleri Meali - Kuranı Kerim
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönderme