Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1111-1120 )

1111 - Zeyd Ibnu Halid (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hayber Savasi sirasinda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabindan biri oldurulmustu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a haber verildi.
"Arkadasiniz uzerine namaz kilniz!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sozu uzerine, halkin cehresi degismis, (bir sogukluk cokmustu). Resulullah (aleyhissalatu vesselam) acikladi:
"Arkadasimiz Allah icin cihad sirasinda ganimetten calmisti !"
Bunun uzerine, maktulun esyasini karistirdik. Yahudilere ait boncuk kolyelerden iki dirhem bile etmeyen bir kolyeyi calmis oldugunu gorduk."
Muvatta, Cihad 23, (2, 458); Ebu Davud, Cihad 143, (2710), Nesai, Cenaiz 66, (4, 64); Ibnu Mace, Cihad 34, (2848).

1112 - Salih Ibnu Muhammed Ibni Zaide anlatiyor: "Mesleme (radiyallahu anh) ile birlikte Rum diyarina girdik. Ganimetten calan bir adam getirildi. Mesleme, bu mesele hakkinda Salim'e sordu. Salim su cevabi verdi:
"Babam'i (Abdullah Ibnu Omer) (radiyallahu anhuma) dinledim, babasi Omer (radiyallahu anh)'den naklen Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in su sozunu rivayet etmisti:
"Kim ganimetten calarsa, (butun) esyasini yakin, kendisini de dovun."
Salih Ibnu Muhammed devamla der ki: "Adamin esyasi arasinda bir Mushafbulduk. Salim'e bunun hakkinda da sorduk (yakalim mi? diye).
"Onu satip, bedelini tasadduk edin!"buyurdu."
Tirmizi, Hudud 28, (1461); Ebu Davud, Cihad 145, (2713).

1113 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), Ebu Bekir ve Omer (radiyallahu anhuma), ganimet hirsizinin mallarini yaktilar ve kendisini de dovduler."
Ebu Davud, Cihad 145, (2715).

1114 - Asim Ibnu Kuleyb (rahimehullah) babasi (Kuleyb)'den o da ensari birinden naklederek anlatiyor: "Biz Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte bir sefere cikmistik. Sefer sirasinda siddetli bir kitlik ve sikintiya maruz kaldik. Derken, bir ganimet ele gecirdik. Askerler, onu hemen yagmalayiverdiler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), yaya olarak (teftis maksadiyla) yanimiza geldiginde tencerelerimiz kaynamaya baslamisti bile. Yayi ile tencereleri deviriverdi. Etleri de topraga buladi. (Hepsini boylece yenmeyecek hale getirdikten) sonra su aciklamayi yapti:
"Yagma mali, laseden daha helal degildir" veya (soyle demisti):
"Lase, yagma malindan daha helal degildir." (Rivayetin sonundaki) sek ravilerden Hennad'a aittir."
Ebu Davud Cihad 138, (2705).

1115 - Sa'b Ibnu Cessame anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Koruluk ittihazi sadece Allah ve Resulu'ne ait (bir hak)dir."
Buhari, Sirb 11, Cihad 146; Ebu Davud, Harac 39, (3083, 3084).

1116 - Bir rivayette, Sihabu'z-Zuhri soyle demistir: "Bize ulasan habere gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Nakii, Hz. Omer (radiyallahu anh) de Seref ve Rebeze'yi hima ilan etmislerdir."
Buhari, Sirb 11].

1117 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) buyurmustur ki: "Cahiliye devrinde taksim edilmis olan her mal, taksim edildigi sekil uzeredir. Islam doneminde yapilan taksimat, Islam'in taksim esasina goredir."
Ebu Davud, Feraiz 11, (2914); Ibnu Mace, Ruhun 21, (2485).

1118 - Imam Malik, Sevr Ibnu Zeyd ed-Dili'den mursel olarak rivayet ettigine gore ed-Dili demistir ki: "Bana Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigi ulasti: "Hangi ev veya arazi, cahiliye devrinde taksim edilmis ise, artik o, cahiliye taksimi uzerinedir. Ancak hangi ev veya arazi, taksim edilmeden Islam'a girmis ise, artik onun taksimi islam'a gore yapilir."
Muvatta, Akdiye 35, (2, 746)].

1119 - Nafi; Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den anlatiyor: "Ibnu Omer'in bir kolesi kacarak Rum diyarina gecti. Bilahare, Halid Ibnu'l-Velid (radiyallahu anh) Rumlara galebe caldi. (Esirler arasinda, kacan bu kole de vardi) Halid koleyi Ibnu Omer'e iade etti. Onun kaybolan bir ati vardi. (Askerler) onu da ele gecirdiler. Halid ati da Ibnu Omer'e iade etti" (Bu rivayetin lafzi Buhari'nin rivayetine uygundur.)
Bir rivayette: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) zamaninda kacan bir at mevzubahistir."
Muvatta'nin bir rivayetinde, dusman tarafindan ganimet edildikten sonra ele gecirilen bir kole ve at mevzubahistir. Bunlar, taksimden once eski sahibine iade edilebilirler.
Ebu Davud, koleyi mevzubahis eder ve Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in taksime tabi tutmadan eski sahibine iade ettigini belirtir.
Buhari, Cihad 187; Muvatta, Cihad 17, (2, 452); Ebu Davud, Cihad 135, (2698, 2699); Ibnu Mace, Cihad 15, (2748).

1120 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Biz gazvelerimiz sirasinda, bal ve kuru uzum elde ederdik ve bunlari (taksim edilmek uzere, diger ganimet mallarinin yanina) kaldirmaz, yerdik."

Buhari, Humus 20).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1111-1120 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.