Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1141-1150 )
1141 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh)
anlatiyor: "Bir umre, diger umreye arada islenenler icin kefarettir.
Hacc-i Mebrur'un karsiligi cennetten baska bir sey olamaz!"
Buhari, Umre 1; Muslim, Hacc 437, (1349);
Tirmizi,Hacc 90, (933); Nesai, Menasik 3, (5,112), 5, (5,115); Ibnu Mace,
Menasik 3, (2887); Muvatta, Hacc 65, (2, 346).
1142 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)
anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Beyt'i (Kabe-i Muazzama'yi) kim elli defa tavaf ederse, gunahlarindan
cikar ve tipki annesinden dogdugu gundeki gibi olur."
Tirmizi, Hacc 41, (866).Buradaki tavaftan
maksad, savtlar olmayip, elli tam tavaftir.
1143 - Ummu Seleme (radiyallahu anha)
anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim,
hacc veya umre icin Mescid-i Aksa'dan Mescid-i Haram'a (kadar) ihrama girerse,
gecmis ve gelecek butun gunahlari affedilir veya cennet kendisinevazcib
olur." -Ravi, Resulullah'in hangisini dedigi hususunda sekke dustu "
Ebu Davud, Menasik 9, (1741), Ibnu Mace,
Menasik 49, (3001-3002).
1144 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)
anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Ensar'dan Ummu Sinan
adindaki bir kadina:
"Bizimle haccetmekten seni ne
alikoydu?" diye sordu. Kadin:
"Ebu fulanin (kocasini kasteder) sadece
iki sulama devesi var. Biriyle o ve oglu haca gitti. Oburu (ile de ben kaldim)
arazimizi suluyor(um)" dedi. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu
vesselam):
"Oyleyse Ramazan'da (yapacagin) umre,
(kacirdigin) bir haccin veya benimle (yapmis olacagin) bir haccin kazasidir.
Ramazan gelince umre yap. Zira Ramazan'daki bir umre hacca muadil olur."
Buhari, Umre 4,Cezau's-Sayd 26; Muslim, Hacc
222; Nisai, Siyam 6, (4,130).
1145 - Ebu Bekr Ibnu Abdirrahman anlatiyor:
"Bir kadin Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek:
"Ben haccetmek icin hazirlik yapmistim.
Bana (bir mani) ariz oldune yapayim?"
"Ramazan'da umre yap, zira o ayda umre
tipki hacc gibidir" buyurdu."
Muvatta, Hacc 66, (1, 347); Ebu Davud, Hacc
79, Tirmizi, Hacc 95, (939); Nesai, Siyam 6, (4,130); Ibnu Mace, Hacc (Menasik)
45, (2991-2995).
1146 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hic bir kul,
kurban gunu, Allah indinde kan akitmaktan daha sevimli bir is yapamaz. Zira,
kesilen hayvan, kiyamet gunu boynuzlariyla, kil1ariyla, sinnaklariyla
gelecektir. Hayvanin kani yere dusmezden once Allah indinde yuce bir mevkiye
ulasir. Oyle ise, onu gonul hoslugu ile ifa edin."
Tirmizi, Edahi 1, (1493); Ibnu Mace, Edahi 3,
(3126).Rezin sunu ilave etmistir: "Kurban sahibine, hayvanin her bir tuyu
icin sevap vardir. "
1147 - Ebu Bekri's-Siddik (radiyallahu anh)
anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a: "Hangi hacc daha
efdaldir?" diye sorulmustu.
"Yuksek sesle telbiye getirilip, kurban
kesilerek yapilan hacc!" diye cevap verdi."
Tirmizi, Hacc 14, (827), Tefsir, Al-i Imran
(3001).
1148 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh)
anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Kucugun, buyugun, zyifin, kadinin cihadi hacc ve umredir."
Nesai, Hacc 4, (5,114); Ibnu Mace, Menasik 8,
(2902).
HACCIN VUCUBU
1149 - Ebu Hureyre hazretleri (radiyallahu
anh) anlatiyor: "Birgun Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize soyle
hitab etti:
"Ey insanlar, size hacc farz kilinmistir.
Su halde hacci eda edin!"
Cemaatte bulunan bir adam: "Her sene mi,
Ey Allah'in Resulu?" diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cevap
vermedi. Adam sorusunu uc kere tekrar etti. Bunun uzerine:
"Ben sizi biraktikca siz de beni birakin.
(Madem ki sukut ettim, niye sormada israr ediyorsunuz?) Sayet (sorunuza)
"Evet!" deseydim, her yil haccetmek vacib oluverirdi ve buna guc
yetiremezdiniz. Sunu bilin ki, sizden oncekileri helak eden sey, cok sual
sormalari ve peygamberleri hakkinda ihtilaflaridir. Size bir is emrettigim
zaman, bunu gucunuz yettigince Ifa edin, bir yasaklamada bulundugum vakit de
ondan kacinin (bu emir ve yasakla ilgili olarak akliniza gelen her seyi sormaya
kalkmayin!)"
Buhari,Itisam 4; Muslim, Hacc 412, (1337),
Fedail 130, (1337); Nesai, Hacc 1, (5,110-111).
1150 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz soyle buyurdular:
"Kim kendisini Beytullahi'1-haram'a
ulastiracak kadar azik ve binege sahip oldugu halde haccetmemisse onun Yahudi
veya Hiristiyan olarak olmesi arasinda fark yoktur. Zira, Cenab-i Hakk soyle
buyurmustur: "Oraya yol bulabilen insana, Allah icin Kabe'yi haccetmesi
gerekir" (Al-i Imran 97).
Tirmizi, Hacc 3, (812).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1141-1150 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.