Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1221-1230 )

1221 - Urve merhum anlatiyor: "Hz. Aise (radiyallahu anha)'ye: "Bir av hayvani benim icin avlanmamissa bu bana helal mi, haram mi?" diye sormustum, su cevabi verdi:
"Ey kizkardesimin oglu, o (ihram muddeti) on gundur. Icinde bir segrime (rahatsizlik, suphe) hissedersen birakiver (yeme)."
Muvatta, Hacc 85, (1, 354).

1222 - el-Behzi (radiyallahu anh) -ki ismi Zeyd Ibnu Ka'b'dir- anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mekke'ye gitmek dusuncesiyle ihramli olarak (Medine'den) cikti. Ravha nam mevkiye varinca orada kesilmis bir vahsi esekle karsilastilar. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bundan bahsedildi:
"Birakin onu, dedi, sahibi hemen gelebilir!"
Derken hayvanin sahibi Behzi geldi ve Resulullah (aleyhissalatu vesselam),i bularak:
"Ey Allah'in Resulu, bu esegi (size biraktim) dilediginiz gibi tasarruf edin!" dedi. Resulullah derhal Hz. Ebu Bekir'e emrederek, yol arkadaslari arasinda taksim etmesini" soyledi.
Sonra yola devam edip Isaye nam yere geldi. Burasi Ruveyse ile Arc arasinda bir yer idi. Sicak bir golgede kivrilip uyumakta olan bir ceylan vardi. -Ravi der ki- "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir sahsa, herkes gecinceye kadar orada bekleyip kimseye hayvani rahatsiz ettirmemesini emretti."
Muvatta, Hacc 79,1, (351); Nesai, Hacc 78, (5,182,183), Sayd 32, (7, 205).

1223 - Urve (rahimehullah) anlatiyor: "Zubeyr (radiyallahu anh) ihramli oldugu halde (yemek uzere yanina) guneste kurutulmus ceylan eti dizisini azik olarak aliyordu."
Muvatta, Hacc 77, (1, 350).

1224 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz, hacc veya umre icin Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le birlikte yola cikmistik. Yo1 esnasinda bir cekirge surusune rastladik. Kamci ve yaylarimizla vurmaya basladik. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Bunu yeyin, zira o deniz avindan (sayilir)" dedi."
Ebu Davud, Menasik 42, (1853); Tirmizi, Hacc 27, (850).

1225 - Ka'bu'l-Ahbar demistir ki: "Cekirge deniz avi(ndan sayilmis)dir."
Ebu Davud, Menasik 42, (1853); Muvatta, Hacc 82,(1,352).

1226 - Muvatta'da su ziyade var: Hz. Omer (radiyallahu anh) Ka'b'a sordu: "Nereden biliyorsun (ki cekirge deniz avidir)?" Ka'b su cevabi verdi:
"Ey mu'minlerin emiri, nefsimi yed-i kudretinde tutan Zat-i Zulcela1'e yemin ederim, bu (bir nevi) balik hapsirmasidir, her yil iki sefer hapsirir."
Muvatta, Hacc 82, (1, 352).

1227 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Esma Bintu Umeys, Muhammed Ibnu Ebi Bekir'in dogumu sebebiyle Secere nam nevkide nifas olmustu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Hz.Ebu Bekir (radi-yallahu anh)'i gorup, kadina yikanip ihrama girmesini emretmesini soyledi."
Muslim, Hacc 109, (1209); Ebu Davud, Menasik 35, (1834); Ibnu Mace, Menasik 12, (2911).

1228 - Esma Bintu Umeys (radiyallahu anha) Muhammed'i Beyda'da dogurdugunu soylemis, onceki hadisteki durumu aynen zikretmistir."
Muvatta, Hacc 1, (1, 322); Nesai, Hacc 26,(5,127.)
Muvatta'nin bir baska rivayetinde soyle denir: "(Esma..) Zulhuleyfe'de Muhammed'i dogurdu). Ebu Bekir (radiyallahu anh) ona yikanmasini sonra da ihrama girmesini emretti."
Nesai, bir baska rivayette su ziyadeyi ilave eder: "...sonra hacc icin ihrama girmesini, Ka'be'yi tavaf haric, herkesin yaptiklarini aynen yapmasini (emretti)."
Yine Nesai'nin bir baska rivayetinde (Esma) soyle demistir:
"Resulullah'a (birisini) gondererek: "Ne yapayim?" diye sordurdum. Bana: "Yikan, (kan gelen kisma) sargi bagla, sonra da ihrama gir" haberini gonderdi."

1229 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den yapilan bir rivayete gore, hacc veya umre icin ihrama giren hayizli kadin hakkinda, "Kadin dilerse umre veya hacci icin ihrama girer, ancak Beytullah'i tavaf edemez, Safa ile Merve arasindaki sa'yi de yapamaz. Bunlar disindaki butun menasike insanlarla birliktekatilir. Temizleninceye kadar mescide yakin olmaz."
Muvvata, Hacc 45.

1230 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Nifasli ve hayizli kadinlar mikata gelince guslederek ihrama girerler ve Beytullah'a olan tavaf haric butun menasiki ifa ederler."

Ebu Davud, Menasik 10, (1744); Tirmizi,Hacc 100, (945).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1221-1230 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.