Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1241-1250 )
1241 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)
anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i telbiye cekerken -bir
rivayette mulebbiyen degil, mulebbiden demistir- isittim soyle diyordu:
"Lebbeyk Allahumme lebbeyk. Lebbeyk la serike leke lebbeyk. Inne'l-hamde
ve'nni'mete leke ve'l-mulk,la serike leke." Bu kelimelere baska ilavede
bulunmuyordu.
Buhari, Hacc 26, Libas 89; Muslim, Hacc 19
(1184); Muvatta, Hacc 28, (1, 331-332); Tirmizi, Hacc 13, (825); Ebu Davud,
Menasik 27, (1812); Nesai, Hacc, 54, (5,159-160).
1242 - Bir rivayette su ziyade var:
"Abdullah Ibnu Omer(radiyallahu anhuma) derdi ki: "(Babam) Omer
Ibnu'l-Hattab (radiyallahu anh) bu kelimelerden ibaret olan Resulullah'in
telbiyesi ile telbiyegetirir ve sunu soylerdi: "Lebbeyk Allahumme lebbeyk.
Lebbeyk vesa'deyk ve'l-hayru fi yedeyk. Lebbeyk, ve'r-ragbau ileyk ve'lamel."
Nesai, Hacc 54, (5,161).
1243 - Ebu Davud'un diger bir rivayetinde Hz.
Cabir (radiyallahu anh)'densu ziyade vardir: "Resulullah soyle telbiye
getirirdi..." dedikten sonratipki Ibnu Omer'in hadisindeki gibi bir metin
zikretti. Sonra Hz. Cabir'insunu ilave ettigini kaydetti: "Insanlar
telbiyeye "...Zu'l-Mearic" ve benzeri kelimeler ilave ettiler.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunlariisitti ancak hicbir mudahelede
bulunmadi."
Zu'l-Mearic, Allah'in isimlerinden biri olup
"yukselme yerlerinin sahibi" "yuksek dereceler sahibi"
manasina gelir.
1244 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh):
"Resulullah (aleyhissalatuvesselam)'in telbiyesinde "Lebbeyk
Ilahe'l-Hakk (Buyur! Hak olanIlah!)" tabiri de vardi" demistir.
Nesai, Hacc 54, (5,161-162).
1245 - Saib Ibnu Hallad el-Ensaari
(radiyallahu anh) anlatiyor:"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sunu
soylediler: "Cibril (aleyhisselam) bana gelip, ashabima ve beraberimde
olanlara telbiye -veya ihlal dedi- cekerken seslerini yukseltmelerini emretmemi
emir buyurdu."
Muvatta, Hace 34, (1, 334); Ebu Davud, Menasik
27, (1814); Tirmizi, Hacc 15, (829); Nesai, Hacc 55, (5,162); Ibnu Mace,
Menasik 16, (2922-2923).
1246 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)
anlatiyor: "Musrikler(haccederken su sekilde telbiyede bulunurlardi):
"Lebbeyke la seri-ke leke: ' Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da:
"Yazik size, yeter, yeter" buyururdu. Musrikler (telbiyelerinin
devaminda): "Yalniz bir serik mustesna, o senin serikindir, sen ona da,
onun malik oldugu seylere de maliksin" derlerdi. Onlar, bunu, Kabe'yi
tavaf ederken soylerlerdi."
Muslim, Hacc 22, (1185).
IHRAMINI IFSAD EDENLER HAKKINDA
1247 - Imam Malik (rahimehumullah) anlatiyor:
"Bana ulasti ki, Hz. Omer, Hz. Ali ve Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anhum
ecmain)'ye haccetmek uzere ihrama girmis bulunan birisi hanimi ile cinsi
temastabulunursa ne gerekir diye sual sorulmustu. Su cevabi verdiler:
"Bunlar(basladiklari) hacci tamamlarlar. Sonra muteakip sene yeniden hacc
yaparlar ve (ceza olarak da) kurban (hedy) keserler."
Hz. Ali (radiyallahu anh) sunu soylemistir:
"Muteakip yil, bunlar hacc icin ihrama girince, hacci tamamlayincaya kadar
birbirlerinden ayrilirlar."
Muvatta, Hac 151, (1,381-382).
1248 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a,
Mina'da iken, ifazatavafindan once, hanimina cinsi temasta bulunan bir kimse
hakkinda sorulmustu, bir bedene kesmesini emretti." Bir rivayette soyle
demistir: "Ifazadan once ehline temas eden kimse(ceza olarak) yeni bir
umre yapar ve bir de kurban (hedy) keser."
Muvatta,Hacc 159, (1, 384).
SAYD'IN CEZASI
1249 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Hz. Omer (radiyallahu anh) sirtlan olduren icin bir koc, geyik olduren
icin bir keci, tavsanolduren icin bir cebis (kucuk keci), Arap tavsani (denilen
bir nevi tarla faresi) icin bir kuzuya hukmetti."
Muvatta, Hacc 235, (1, 416).
1250 - Yine Muvatta'da mursel (senetsiz)
olarak Ebu'z-Zubeyr'den gelen rivayete gore, Hz. Omer, cekirge hakkinda:
"Onu kim oldururse -iki hakemin hukmuyle- onun karsiligini oder" diye
hukmetmistir. Soyle ki: Zeyd Ibnu Eslem'in rivayetine gore, bir adam gelerek
Hz. Omer'e: "Ey mu'minlerin emiri, ben ihramli iken kamcimla birkac
cekirge oldurdum,ne yapmam gerekir?)" diye sormus. Hz. Omer ona bir avuc
kadar taamyedir (tasadduk et) cevabini vermistir."
Muvatta, Hacc 235, (1, 416).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1241-1250 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.