Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1411-1420 )
1411 - Said Ibnu Cubeyr anlatiyor: "Ben,
Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) ile Arafat'ta beraberdim. Bir ara
bana:"Niye halkin telbiyesini isitmiyorum?" diye sordu, ben kendisine:
"Muaviye (radiyallahu anh)'den
korkuyorlar!" dedim. Bunun uzerine:
"Lebbeyk Allahumme lebbeyk, bu insanlar
Ali'ye buguzlari sebebiyle sunneti terketmisler!" diyerek cadirindan
cikti."
Nesai, Hacc 197 (5, 253).
1412 - Muhammed Ibnu Ebi Bekr es-Sakafi
anlatiyor. Arafat'tan Mina'ya gelirken, beraberindeki Enes Ibnu Malik
(radiyallahu anh)'e telbiyeden sorarak:"Siz Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) ile nasil yapiyordunuz?" dedim. Bana:
"Dileyen telbiye getirirdi, Resulullah
(aleyhissalatu vesselam) mudahale etmezdi. Dileyen tekbir getirirdi, Resulullah
(aleyhissalatu vesselam)ona da mudahale etmezdi! Dileyen de tehlil getirirdi,
ona da mudahale etmezdi. Bizden kimse, (farkli zikirler de bulundugu icin)
arkadasini ayiplamazdi. "
Buhari, Hacc 86, Iydeyn 12; Muslim, Hacc 274,
(1285); Nesai, Hacc 192, (5, 250).
1413 - Ca'fer Ibnu Muhammed babasindan naklen
anlatiyor: "Hz. Ali (radiyallahu anh), haccda, arefe gunu gunesin zeval
noktasina gelmesine kadar telbiyeye devam eder, ondan sonra keserdi."
Muvatta,Hacc 44, (1, 338).
1414 - Hz. Usame (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Arafat'da ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in devesinin terkisinde
idim. Bir ara dua icin ellerini kaldirmisti. (O esnada) deve, Resulullah
(aleyhissalatu vesselam)'i egdi.Derken yulari dustu. Hz. Peygamber
(aleyhissalatu vesselam) yulari elinin biriyle tutup, diger elini kaldirarak
duasina devam etti."
Nesai, Hacc 202, (5, 254).
REMYIN KEYFIYETI (TASLAMANIN NASIL YAPILDIGI)
1415 - Abdurrahman Ibnu Zeyd anlatiyor:
"Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh), vadinin dibinden yedi cakil atarak buyuk
seytani tasladi. Her tasi attikca tekbir getriyordu. Bu sirada Beytullah sol
tarafinda, Mina da saginda olacak sekilde durmustu. Kendisine:
"Insanlar, taslari yukarisindan
atiyorlar!" denince su cevabi verdi:
"Burasi, kendinden baska ilah olmayan
Zat'akasem olsun, Bakara suresinin uzerine indigi makamdir.
Buhari, Hacc 135, 136, 137,138; Muslim, Hacc
305, (1296); Tirmizi, Hacc 64, (901); Ebu Davud, Menasik 78, (1974); Nesai.
Hacc 226,(5,273).
1416 - Tirmizi ve Nesai'de soyle denmistir:
"(Ibnu Mes'ud) Akabe cemresine geldi. Vadinin dibinde durdu, kibleye karsi
yonelip, sag kasinin ust hizasindan yigina (taslari) atmaya basladi..."
Tirmizi, Hacc 64, (901).
1417 - Hz. Sad (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Veda haccindan Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la beraber donduk.
(Yolda konusurken) bazilarimiz "Yedi tas attim" bazilarimiz da:
"Alti tas attim" diyordu, kimse kimseyi bu sebeple kinamiyordu."
Nesai, Hacc 227, (5, 275).
1418 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)
anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Akabe (taslamasi) sabahi,
bineginin uzerindeyken:
"Bana (tas) toplayiver!"dedi. Ben de
(sehadet ve basparmaklarla atilabilecek buyuklukte) ufak taslardan onun icin
topladim. Avucuna koydugum sirada:
"Iste bunlar gibi. Dinde asiriliktan
sakinin. Sizden oncekileri, dinde asiriliklari helak etmistir!"
dedi."
Nesai, Hacc 217, (5, 268).
TASLAMANIN (REMY) VAKTI
1419 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Ben, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i yevm-i nahrde kusluk vakti tas
atarken gordum. Ama bundan sonraki gunlerde, gunesin zevalinden (ogle
vaktinden) sonra tas atti."
Muslim, Hacc 313, (1299); Tirmizi, Hacc 59,
(894); Ebu Davud, Menasik 78, (1971j; Nesai, Hacc 221, (5, 270j. Bu hadisi
Buhari, muallak olarak zikretmistir, Hacc 134.)
1420 - Nafi' anlatiyor: "Abdullah Ibnu
Omer (radiyallahu anhuma)'in zevcesi Safiyye Bintu Ebi Ubeyd'in oglan
kardesinin kizi Muzdelife'de nifas oldu (dogum yapti). Bu yuzden o da, Safiyye
de geri kaldilar ve Mina' ya yevm-i nahrde guries battiktan sonra geldiler. Hz.
Abdulllah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) onlara geldikleri anda tas atmalarini
emretti ve bu gecikmeden dolayi onlarin herhangi bir kefaret odemesine
hukmetmedi."
Muvatta, Hacc 220, (1, 409).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1411-1420 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.