Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1571-1580 )
1571 - Seleme Ibnu Muhabbak
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam),
haniminin cariyesine temas eden bir adam hakkinda soyle hukmetti: "Eger,
adam cariyeyi zorladi ise, cariye hurdur, adam, cariyenin efendisine (yani
karisina) mislini borclanmistir, cariye riza gostermisse, cariye adamin olur,
cariyenin efendisine, onun bir mislini borclanir."
Ebu Davud, Hudud 28, (4460,
4461); Nesai, Nikah 70, (1,124); Ibnu Mace, Hudud 8, (2553).
1572 - Bera Ibnu'l-Azib
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Dayim Ebu Burde Ibnu Niyar -beraberinde bir
bayrak oldugu halde- bana ugradi. Kendisine nereye gidecegini sordum.
"- Resulullah
(aleyhissalatu vesselam), bana babasinin hanimiyla evlenen bir adamin kellesini
getirmemi (ve malina da el koymami) emretti, Ona gidiyorum" diye Cevap
verdi."
Tirmizi, Ahkam 25, (1362);
Ebu Davud, Hudud:27, (4456, 4457); Nesai, Nikah 58, (6,109-110); Ibnu Mace,
Hudud 35, (2607).
1573 - Hz. Ibnu Abbas
(radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle
emretti: "Kim, nikahi haram olan bir akrabasina cinsi temasta bulunursa
-veya soyle demisti; kim haram yakini ile evlenirse- onu oldurun."
1574 - Hz. Enes
(radiyallahu anh) anlatiyor: Bir adam, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in
ummu veledine temas etmekle itham edilmisti. Resulullah (aleyhissalatu
vesselam), Hz. Ali (radiyallahu anh)'ye : "Git boynunu vur!" diye
emretti. Hz. Ali, adama geldigi vakit, onu bir kuyunun icinde (yikanip)
serinliyor buldu.
"Cik disari!"
diyerek elinden tutup kuyunun disina cikardi. Hz. Ali, adamin mecbub (burulmus)
ve tenasul organindan mahrum oldugunu gordu. Artik ona dokunmayip, durumu Hz.
Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e haber verdi. Resulullah, onu, davranisi
sebebiyle takdir etti."
Bir rivayette su ziyade
gelmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Sahid, gaibin
gormedigini gorur" buyurdu".
Muslim, Tevbe 59, (2771).
1575 - Sehl Ibnu Sa'd
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam Resulullah (aleyhissalatu
vesselam)'a gelerek ismini de verdigi bir kadinla zina yaptigini itiraf etti.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kadina adam gondererek meseleyi sordurdu.
Kadin, zina ettigini inkar etti. Bunun uzerine, adama hadd celdesi tatbik etti,
kadina dokunmadi."
Ebu Davud, Hudud 31,
(4466).
1576 - Ibnu Abbas
hazretleri (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Bekr Ibnu Leys kabilesinden
bir adam, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek, bir kadinla (itiraf
ederek) dort kere zina yaptigini soyledi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
ona yuz sopa vurulmasina hukmetti. Zira adam bekardi. Sonra, kadin aleyhine
beyyine sordu. Kadin:
"- Ey Allah'in Resulu!
Vallahi yalan soyluyor" dedi. bunun uzerine, Resulullah, adami iftira
(kazf) haddine, yani seksen sopaya mahkum etti."
Ebu Davud, Hudud 31,
(4467).
RESULULLAH'IN HADD TATBIK
ETTIKLERI KIMSELER
1577 - Hz. Bureyde
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a, Maiz
Ibnu Malik el-Eslemi (radiyallahu anh) gelerek:
"- Ey Allah'in Resulu,
ben nefsime zulmettim, zina fazihasini isledim, beni temizlemeni
istiyorum" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onu reddetti (geri
cevirip meselenin uzerine gitmedi). Ancak Maiz ertesi gun tekrar geldi. Yine:
"- Ey Allah'in Resulu,
ben zina fazihasini irtikab ettim!" diye ikinci sefer itirafta bulundu.
Adami ikinci sefer geri ceviren Resulullah (aleyhissalatu vesselam) adamin
kavmine birisini yollayarak:
"Onun aklinda bir
noksanlik biliyor musunuz, normal bulmadiginiz bir davranisina rastladiniz
mi?"diye tahkik ettirdi. Ancak hep beraber:
"Biz onu gordugumuz
kadariyla, aramizdaki salih kisilere denk akil (ve feraset) sahibi
biliyoruz" dediler. Maiz ucuncu sefer muracaatta bulundu. Hz. Peygamber
(aleyhissalatu vesselam) onlara yine birini gondererek adam hakkinda sordurdu.
Yine ne kendinde, ne aklinda bir kusur olmadigini soylediler.
Adam dorduncu sefer
muracaat edince, ona bir cukur kazdirdi. Taslanmasini emretti ve taslandi.
Ravi der ki: Gamidiye
adinda bir kadin da gelerek:
"Ey Allah'in Resulu,
beni niye reddediyorsun. Goruyorum ki, beni de Maiz gibi geri cevirmek
istiyorsun. Allah'a kasem olsun ben hamileyim de!" dedi. Hz. Peygamber
(aleyhissalatu vesselam):
"Oyle ise hayir. Sen
git ve cocugu dogurunca gel" dedi. Kadin gitti cocugu dogurunca, bir beze
sarilmis olarak cocukla geldi.
"Iste cocuk,
dogurdum!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Git, sutten kesinceye
kadar emdir, sonra gel!" buyurdu. Kadin gitti, o cocugu sutten kesince
cocukla birlikte geldi. Cocugun elinde bir ekmek parcasi vardi.
"Ey Allah'in Resulu,
iste cocuk, sutten kestim, yemek de yedi" dedi.
Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) cocugu alip, Muslumanlardan birine teslim etti. Sonra bir cukur
kazilmasini emir buyurdu. Gogsune kadar derinlikte bir cukur kazildi. Bundan
sonra halka taslamalarini emretti. Herkes tasladi. Halid Ibnu Velid
(radiyallahu anh) elinde bir tas ilerledi, basina atti. Kan yuzune fiskirmisti,
kadina kufretti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Halid'in kadina
kufrettigini isitince:
"Ey Halid agir
ol!" dedi ve ilave etti:
"Nefsimi kudret elinde
tutan Zat-i Zulcelal'e kasem olsun, bu kadin oyle bir tevbe yapti ki, sayet
alis-veriste sahtekarlik yapanlar ayni tevbe ile tevbe yapsalardi, onlarin bile
magfiretine yeterdi !"
Sonra Resulullah (tekfin)
emretti. Kadinin uzerine namaz kildirdi ve defnedildi."
Muslim, Hudud 22, (1695);
Ebu Davud, Hudud 24, 25, (4434, 4441).
1578 - Hz. Cabir
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zina yapmis
olan bir kimse icin celde ile hadd tatbik edilmesini emretti. Sonra, onun
muhsan oldugu bildirildi. Bu sefer recmedilmesini emretti ve recmedildi."
Ebu Davud, Hudud 24, (4438,
4439).
1579 - Imran Ibnu'l-Husayn
(radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a
Cuheyneli, zinadan hamile kalmis bir kadin geldi ve:
"- Ey Allah'in Resulu!
Ben bir hadd curmu isledim, cezasini bana tatbik et" dedi. Resulullah
(aleyhissalatu vesselam) da kadinin velisini cagirip:
" Buna iyi muamelede bulunun.
Cocugu dogurunca kadini bana getirin!" buyurdu. Velisi oyle yapti.
(Dogumdan sonra gelince) Resulullah kadinin elbisesini uzerine baglamalarini
emretti. Sonra taslamalarini soyledi ve taslandi. Uzerine cenaze namazi
kildirdi. (Bunu goren) Hz. Omer:
"- Bu zaniye kadina
namaz mi kildiriyorsun?" dedi. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz:
" Bu oyle bir tevbe
yapti ki, onun tevbesi Medine ahalisinden yetmis kisiye taksim edilseydi
onlarin hepsini rahmete bandirirdi. Sen Allah icin canini vermekten daha efdal
bir amel biliyor musun?" diye cevap verdi."
Muslim, Hudud 24, (1696);
Tirmizi,Hudud 9, (1435); Ebu Davud, Hudud 25, (4440, 4441); Nesai, Cenaiz 64,
(4, 63).
1580 - Ebu Hureyre ve Zeyd
Ibnu Halid el-Cuheni (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Bir bedevi, Hz.
Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelerek:
"- Ey Allah'in Resulu,
Allah askina, hakkimda Allah'in kitabiyla hukmet!" diye yemin verdi.
Bundan daha fakih olan bir digeri de:
"- Evet aramizda
Kitabullah'la hukmet, bana da izin ver!" talebinde bulundu. Aleyhissalatu
vesselam Efendimiz:
" Meramini soyle!
(seni dinliyorum)" dedi. Adam:
"- Oglum bunun yaninda
isci idi. Karisiyla zina yapti. Bana,"Oglun icin recm gerekir"
dediler. Ben de hemen oglum namina yuz koyunla bir cariyeyi fidye verdim. Sonra
bir de ilim adamlarina sordum. Bana: "Ogluna yuz deynek ve bir yil surgun
cezasi gerekir; bu adamin karisina da recm cezasi icabeder" dediler"
dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"- Ruhumu kudret
elinde tutan Zat'a yemin olsun ikinizin arasini Kitabullah uygun sekilde hukme
baglayacagim: Cariye ve koyunlar sana geri verilecek. Ogluna yuz sopa ve bir
yil surgun tatbik edilecek" buyurdu. Sonra, Eslemli bir adama seslendi:
" Ey Uneys! bu zatin
hanimina git, eger zinayi itiraf ederse onu recmet gel!"
Uneys, kadina vardi. O
sucunu itiraf etti. Resululluh (aleyhissalatu vesselam) emretti, kadin
recmedildi."
Buhari, Muharibin 30, 32,
34, 38, 46, Vekalet 13, Sehadat 8, Sulh 5, Surut 9, Eyman 3, Ahkam 39,
Haberu'I-Vahid I, I'tisam 2; Muslim, Hudud, 25, f1697,1698); Muvatta, Hudud 6,
(2, 822); Tirmizi, Hudud 8, (1433); Ebu Davud, Hudud 25, (445); Nesai, Kudat
21, (8, 240, 241); Ibnu Mace, Hudud 7, (2549).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1571-1580 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.