Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1601-1610 )

1601 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a dalindaki meyveden sorulmustu. Su cevabi verdi:
"- Ihtiyac sahibi olmak kaydiyla, etegine almaksizin, sadece yiyene bir Sey gerekmez."
Tirmizi, Buyu 54, (1289); Ebu Davud, Hudud 12, (4390); Nesai, Sarik 11-12, (8, 84-86).
Ebu Davud ve Nesai'de su ziyade mevcuttur: "Kim agactan beraberinde meyve gotururse, aldiginin bedelini. iki katiyla borclanir ve ayrica ceza da ceker. Kim de kurutma yerine getirilmis olan meyveden bir seyler calar ve bunun miktari da bir kalkanin degerine ulasirsa kolunun kesilmesi gerekir. Kim de bu miktardan az calarsa aldigi miktarin iki misli borc oder ve ayrica ceza ceker."
Nesai'de su ziyade vardir: "Meradan calinan koyun icin el kesilmez. Eger bu hayvan agilda idiyse kalkan degerinde olani icin el kesilir.

1602 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hurma ozu icin, agacin basindaki meyve icin, dagda otlayan (agila girmemis) koyun icin, ihanet edilen emanet icin, yagmalanilan icin, kapip kacirilan icin el kesilmez."
Rezin ilavesidir.

1603 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor "Resulullah aleyhissalatu vesselam)'a bir hirsiz getirilmisti.
"-Oldurun onu!" diye emretti. Kendisine:
"-Ey Allah'in Resulu, bu adam sadece caldi" denildi. Bunun uzerine
"-Oyleyse (elini) kesin!" dedi ve derhal eli kesildi. Sonra ayni adam ikinci sefer getirildi. Yine:
"-Oldurun onu!" diye emretti. Kendisine:
"-Ey Allah'in Resulu, bu adam hirsizlik yapti" dendi. Bunun uzerine
"-Oyleyse kesinl" dedi ve derhal (sol ayagi) kesildi. Sonra ucuncu sefer getirildi ve hirsizlik yaptigi soylendi. Hz. Peygamber:
"-Oldurun onu!" diye emretti. Kendisine:
"Ey Allah'in Resulu, bu adam hirsizlik yapti" denildi. Bunun uzerine :
"-(Sol elini) kesin!" diye emretti. Sonra ayni adami dorduncu kere getirdiler.
"-Oldurun onu !" buyurdu. Kendisine:
"-Ey Allah'in Resulu, bu adam hirsizlik yapti" dediler. Bunun uzerine
"-(Sag ayagini da) kesin!" diye emir buyurdu. Ayni adam besinci sefer getiririldi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Oldurun onu" diye emretti. Hz. Cabir (radiyallahu anh) der ki: "Adami goturup oldurduk. Sonra suruyerek goturup bir kuyuya attik. Uzerini de tasla doldurduk."
Ebu Davud, Hudud 20, (4410); Nesai, Sarik 15, (890, 91)

1604 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resullah (aleyhissalatu vesselam): "Kole hirsizlik yaparsa, onu bir mangira da olsa satin gitsin"' buyurdular."
Ebu Davud, Hudud 22, (4412); Nesai, Sarik 16, (8,91).

1605 - Ezher Ibnu Abdillah el-Harazi anlatiyor: "(Yemenli) Kela' kabilesinden bir grubun mali calindi. Bunlar, bir kisim dokumacilari itham ettiler. Dokumacilari alarak Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in ashabindan olan Nu'man Ibnu Besir'e getirdiler. Nu'man onlari bir kac gun hapsetti, sonra saliverdi. (Sikayetciler), Nu'man'a gelip: "Sen onlari dayaksiz, azarsiz saliverdin, olur mu?" dediler. Nu'man onlara:
"-Ne istiyorsunuz? Onlari dovmemi istiyorsaniz doverim. Maliniz cikarsa alirsiniz. Ama dovdugum halde maliniz cikmazsa, onlara vurdugum kadar da size vururum" dedi.
"-Yani hukmun bu mu?" dediler. Nu'man (radiyallahu anh):
"-(Hayir bu benim degil), Allah ve Resulu'nun (aleyhissalatu vesselam)in hukmudur"' cevabini verdi."
Ebu Davud, Hudud 10, (4382); Nesai, Sarik 2, (8, 66).

1606 - Hz. Ebu Zerr (radiyallahu anh) anlatiyor: "(Bir gun) Resulullah (aleyhissalatu vesselam) beni cagirarak;
"-Insanlara (kitleler halinde) olum gelip, ev, yani kabir kole mukabilinde temin edilince halin ne olacak ?" buyurdu. Ben:
"-Allah ve Resulu bilir- veya Allah ve Resulu benim icin neyi (uygun bulup) secerlerse olur-" diye cevap verdim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"-Sana sabir tavsiye ederim -veya sabret-" buyurdu."
Hammad der ki: "Nebbasin (yani mezarlari acarak kefenleri calanlarin) eli kesilmelidir" diye hukmedenler bu hadisle amel ettiler. Cunku, nebbas olunun evine girmis olmaktadir".
Ebu Davud, Hudud 19 (4409).

1607 - Abdurrahman Ibnu Avf (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesslam) :"Hirsiz, kendisine hadd tatbik edildi ise borclandirilamaz" buyurdu".
Nesai, Sarik 17 (8, 93).

1608 - Useyd Ibnu Hudayr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle hukmetti: "Kisi calinan malini, hirsizlik ittihami yapilmayan kimsenin elinde gorunce dilerse malini hirsiza odemis oldugu bedeli ona odeyerek alir, dilerse, hirsizin pesine duser".
Hz. Ebu Bekir, Hz. Omer ve Hz. Osman (radiyallahu anhum) boyle hukmettiler."
Nesai, Buyu' 96 (7,313).

1609 - Cunade Ibnu Umeyye'den rivayete gore, Busr Ibnu Ertat (radiyallahu anh) demistir ki: "Resulullah (aleyissalatu vesselam)'i dinledim: "Seferde eller kesilmez" diyordu." Tirmizi deki rivayette "gazvede. . ." denmistir.
Tirmizi, Hudud 20, (1450), Ebu Davud, Hudud 18, (4408); Nesai, Sarik 16,(8,91).

1610 - Sa'bi (rahimehullah) anlatiyor: "Iki kisi, ucuncu bir sahsin hirsizlik yaptigina dair sahitlikte bulundular. Bunun uzerine Hz. Ali (radiyallahu anh) adamin kolunu kesti. Bu iki kisi gidip bir muddet sonra diger bir adami getirip: "Biz hata etmisiz, hirsizligi yapan o degilmis (bu imis)" dediler. Hz. Ali (radiyallahu anh) bunlarin sahidligini iptal ederek (getirdikleri bu sahis aleyhinde kabul etmedi. Ayrica) onlara, onceki adamin diyetini yukledi ve: "Bilsem ki siz bu isi bilerek yaptiniz, kollarinizi keserdim" dedi".

Buhari, Diyat 21 (Bab basliginda senetsiz olarak kaydedilmistir).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1601-1610 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.