Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1851-1860 )
1851 - Ebu Hureyre
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
buyurdular ki: "Belanin ezmesinden, helakin gelmesinden, kotu kazadan,
dusmanlarin samatasindan Allah'a istiaze edin."
Buhari, Kader 13, Daavat
28; Muslim, Zikr 53, (2707); Nesai, Istiaze 34, (8, 269, 270).
1852 - Yine Ebu Hureyre
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle
dua ederdi: "Allahim, sikak ve nifaktan ve kotu ahlaktan sana
siginirim."
Ebu Davud, Salat 367,
(1546); Nesai, Istiaze 21, (8, 264).
Bir rivayette soyle
denmistir: "Allahim! Acliktan sana siginirim, cunku o pek fena yatak
arkadasidir. Hiyanetten de sana siginirim, cunku o ne kotu huydur."
1853 - Yine Ebu Hureyre
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
buyurdular ki: "Mirac gecesi cinlerden bir ifrit gordum. Elinde atesten
bir sule oldugu halde beni takip ediyordu. Nazarimi her atisimda onu
goruyordum. Cibril (aleyhisselam) bana: "Istersen sana bir dua ogreteyim,
onu okursan, sulesi soner ve agzinin ustune duser" dedi." Resulullah
(aleyhissalatu vesselam): "Pekala!" dedi. Cibril (aleyhisselam) de
"Sunu oku!" buyurdu:
"Allah'in kerim olan
rizàsi icin, eksiksiz, mukemmel kelimatullah hakki icin -ki hic kimse muttaki
olsun, facir olsun onu asip daha guzelini soyleyemez- (bela olarak) semadan
inen, semaya yukselen, (ve ceza gerektiren) serlerden, yeryuzunde yarattigi
serden, yer(in altin)dan cikan serden, gece ve gunduz fitnelerinden, gece ve
gunduz gelen musibetlerden AIIah'a siginirim. Ey Rahman, hayir getiren
hadiseler haric."
Muvatta, Si'r 10, (2, 950,
951).
ISTIGFAR, TESBIH, TEHLIL,
TEKBIR, TAHMID VE HAVKALE
1854 - Abdullah Ibnu Amr
Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) buyurdular ki: "Iki haslet veya iki hallet -vardir ki onlari
Musluman bir kimse (devam uzere) soyleyecek olursa mutlaka cennete girer. Bu
iki sey kolaydir. Kim onlarla amel ederse, azdir da... Her (farz) namazdan
sonra on kere tesbih (subhanallah), on kere tahmid (elhamdulillah), on kere
tekbir (Allahu ekber) soylemekten ibarettir."
(Abdullah der ki:)
"Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bunlari soylerken
parmaklariyla saydigini gordum. Resulullah devamla buyurdular: "Bunlar bes
vakit itibariyle toplam olarak dilde yuzellidir. Mizanda bin bes yuzdur.
"Ikinci haslet" ise yataga girince Allah'a yuz kere tesbih, tekbir ue
tahmid'de bulunmanizdir. Bu da lisanda yuzdur, mizanda bindir. (Her ikisi
toplam iki bin bes yuz eder.)"
Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) sozlerine soyle bir soru ile devam etti:
"Hanginiz bir gunde,
gece ve gunduz iki bin bes yuz gunah isler?"
"Bunlari niye
soylemiyelim ey Allah'in Resulu?" dediler. Su cevabi verdi:
"Seytan, namazda iken
her birinize gelir: "Sunu sunu hatirla" der, ve namazdan cikincaya
kadar devam eder. (Bu hatirlatmalarin neticesi olarak) kisi bu tesbihati terk
bile eder. Kisi yatagina girince de seytan ona gelir, (zikir yapmasina imkan
vermeden) uyutmaya calisir ve uyutur da."
Tirmizi Daavat 25, (3407);
Ebu Davud, Edeb 209, (5065); Nesai, Sehv 90, (3, 74).
1855 - Ibnu Ebi Evfa
(radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Bir adam gelerek- "Ey Allah'in
Resulu! dedi, ben Kur'àn'dan bir parca secip alamiyorum. Bana kifayet edecek
bir seyi siz bana ogretseniz!"
"Oyleyse, buyurdu,
Subhanallah velhamduIillah, ve lailahe illallah, vallahu ekber, vela havle vela
kuvvete illa billah. (Allahim seni tenzih ederim, hamdler sana mahsustur.
Allah'tan baska ilah yoktur, Allah en buyuktur, guc kuvvet Allah'tandir) de."
"Ey Allah'in Resulu!
dedi, bu zikir Allah icindir. (O'nu senadir), kendim icin dua olarak ne
soyleyeyim?"
"Soyle dua et: Allahim
bana merhamet et, afiyet ver, hidayet ver, rizik ver!"
Adam (dinleyip, kalkinca)
ellerini sikip gostererek: "Soyle (simsiki belledim!)" dedi.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bunun uzerine:
"Iste bu adam iki
elini de hayirla doldurdu !.." buyurdu."
Ebu Davud, Salat 139,
(832); Nesai, Iftitah 32, (2, 143); Hadis Ebu Davud'da tam olarak, Nesai'de
kismi olarak rivayet edilmistir.
1856 - Hz. Aise
(radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
olumunden once su dualari cok tekrar ederdi: "Subhanallahi ve bihamdihi,
estagfirullahe ve etubu ileyh. (Allahim seni hamdinle tesbih ederim,
màgfiretini diler, gunahlarima tevbe ederim.)" Ben kendisinden bunun
sebebini sordum. Su aciklamayi yapti:
"Ràbbim bana bildirdi
ki, ben ummetim hakkinda bir alamet gorecegim. Ben onu gorunce Subhanallahi ve
bihamdihi, estagfirullahe ve etubu ileyh zikrini artirdim. Bu gordugum, Iza cae
nàsrullahi ve'l-fethu..suresidir. "
Buhari, Tefsir, Nasr, Ezan
123,139; Megazi 50; Muslim, Salat 220, (484).
1857 - Ebu Hureyre
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
buyurdular ki: "Subhanallahi, velhamdu lillahi, vela ilahe illallahu
vallahu ekber (Allah'i tesbih ederim, hamdler Allah'adir, Allah'tan, baska ilah
yoktur. Allah en buyuktur) demem, bana, uzerine gunesin dogdugu seyden
(dunyadan) daha sevgilidir."
Muslim, Zikr 32, (2695);
Tirmizi, Daavat 139, (3591).
1858 - Ibnu Mes'ud
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
buyurdular ki: "Mirac sirasinda Ibrahim (aleyhisselam)'le karsilastim.
Bana:
"Ey Muhammed, ummetine
benden selam soyle. Ve haber ver ki: Cennetin topragi temiz, suyu tatlidir.
Burasi (suyu tutacak sekilde) duz ve bostur. Oraya atilacak tohum da
subhanallah, velhamdulillah, ve lailahe illallah, vallahu ekber
cumlesidir."
Tirmizi, Daavat 60, (3458).
1859 - Hz. Ebu
Bekri's-Siddikin azadlisi Yuseyre (radiyallahu anhuma) -ki ilk muhacirlerden
idi- anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize dedi ki:
"Size tesbih, tehlil, takdis, tekbir cekmenizi tavsiye ederim. Bunlari
parmaklarla sayin. Zira parmaklar (Kiyamet gunu nelerde kullanildiklarindan)
suale maruz kalacaklar ve konusturulacaklardir."
Tirmizi, Daavat 131,
(3577); Ebu Davud, Salat 359, (1501).
1860 - Hz. Ebu
Bekri's-Siddik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) buyurdular ki: "Istigfar eden kimse gunde yetmis kere de
tevbesinden donse gunahta musir sayilmaz."
Tirmizi, Daavat 119,
(3554); Ebu Davud, Salat 361, (1514).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1851-1860 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.