Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1901-1910 )
1901 - Hilal Ibnu Sirac
Ibni Muccaa an ebihi an ceddihi tarikinden anlattigina gore: "(Ceddi
Muccaa) Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelerek Beni Zuhl kabilesine
mensup Benu Sedus tarafindan oldurulmus olan kardesinin diyetini taleb etti.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona:
"Eger ben bir musrik
icin diyete hukmetseydim kardesin icin hukmederdim. Fakat ben sana (diyet
degil, bunun yerini tutacak) bir bedel vereyim" dedi ve ona, aleyhissalatu
vesselam, Beni Zuhl musriklerinden elde edilecek ilk humustan yuz deve
verecegine dair (senet) yazdi.
(Muccaa bu yuz deveden) bir
miktarini almisti. (Tamanini almadan) Beni Zuhl kabilesi Musluman oldu.
Bilahare Muccaa geri kalan develeri Hz. Ebu Bekr (radiyallahu anh)'den taleb
etmek uzere, ona geldi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in borc senedini
gosterdi.
Hz. Ebu Bekir (radiyallahu
anh) kendisine Yemame'den gelecek zekattan odenmek uzere on iki bin sa', yani
dort bin sa' bugday, dort bin sa' arpa, dort bin sa' hurma yazdi. Resulullah'in
verdigi yazida (borc senedinde) sunlar yaziliydi:
"Bismillahirrahmanirrahim. Bu Peygamber Muhammed (aleyhissalatu
vesselam)'den Beni Suleymli Muccaa Ibnu Murare'ye (verilmis bir borc)
senedidir. Ben kendisine (oldurulen) kardesine bedel olarak, Beni Zulh
musriklerinden gelecek ilk humustan yuz deve verecegim."
Ebu Davud, Harac 20,
(2990).
1902 - Hz. Cabir
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) her
kabileye bir diyet yazdi. Hicbir azadliya kendini azad edenden baska bir
Muslumani kendine mevla ittihaz etmesi, asil azad edenin izni olmadan helal
degildir."
Nesai, Kasame 38, (8, 52).
1903 - Ibnu Sihab
(radiyallahu anh) anlatiyor: "(Diyete istirakte) tatbikat (sunnet)
soyledir: Akile amden yapilan oldurmelerin diyetine (hukuken) istirak etmez.
Gonul rizasiyla ederse o baska. Keza, akileye az da olsa cok da olsa kolenin
bedelinden yuklenmez. Kolenin bedeli, ne miktara balig olursa olsun, ona, mali
olarak tasarruf edenedir. Cunku o, su hadise binaen ticaret mallarindan bir
ticaret malidir: Amden oldurenin diyetine sulhen tesbit edilen diyete; itiraf
yoluyla subut bulan cinayete terettup eden (diyete); islenen bir cinayete
terettup eden ers'e (diyete) ve kolenin bedeline akile istirak etmez, kendi
arzusu ile istirak ederse o baska."
(Keza bir baska) tatbikat
dahi soyledir: "Kisi hataen hanimini yaralarsa, diyet oder, fakat kisas
yapilmaz. Ancak kadina amden ulasan (kotulugu sebebiyle) kisas yapilir."
Bana ulastigina gore, Hz.
Omer (radiyallahu anh) buyurmustur ki:
"Kadin, nefsinin ucte
birine ulasan ve asan yaralamalar amden oldugu takdirde, erkekten kisas
isteyebilir."
Rezin ilavesidir.
1904 - Tarik Ibnu Sihab
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Buzaha heyeti Hz. Ebu Bekir es-Siddik
(radiyallahu anh)'agelip sulh istediler. Hz. Ebu Bekir onlari yerlerinden
yurtlarindan edecek harp ile, rezil rusvay edecek sulh arasinda muhayyer
birakti. Heyet mensuplari:
"Yerden yurttan
edecegi (mucliyyeyi) anladik, rezil-rusvay edecek (muhziye) ne demektir?" diye
sordular.
"Sizden silahlari ve
binekleri alacagiz. Sizin mal ve mulkunuzden elimize gecenleri ganimet
yapacagiz, bizden ele gecirdiklerinizi bize iade edeceksiniz, bizden
oldurduklerinizin (diyetini) borclanacaksiniz, sizin oluleriniz cehennemlik olacak
(onlar icin herhangi. bir odeme yapmayacagiz). Allah Resulu'nun halifesine ve
muhacirlerine sizi mazur kilmalarina sebep olacak bir durum (iyi hal)
gosterinceye kadar kabileleri, develerin pesini takib etmeye birakacak (onlara
karismayacak)siniz."
Hz. Ebu Bekir (radiyallahu
anh) bu soylediklerini heyet mensuplarina teklif olarak arzetti. Hz. Omer
(radiyallahu anh) soz alip sunu soyledi: "Bahsettigin "yerden
-yurttan edecek savas ve rezil- rusvay edecek sulh" sozun var ya! Ne guzel
de soyledin. Ya su, "Sizden ele gecirdiklerimizi ganimet yapacagiz, bizden
ele gecirdiklerinizi iade edeceksiniz!" sozun var ya! Ne guzel soyledin.
"Bizden oldurdukleriniz icin borclanacaksiniz, sizin oluleriniz
cehennemlik" sozune gelince, bizim olulerimiz Allah'in emri uzerine
savastilar ve oldurulduler, onlarin ecirleri Allah'in uzerinedir, onlar icin
diyet yoktur."
Heyet, Hz. Omer
(radiyallahu anh)'in soyledigi sartlar uzere beyat yapti.
Derim ki: Bu rivayeti tam
olarak Serefuddin el-Barizi zikretti. Rivayeti tahric edene nisbet etmedi. Bu
rivayeti Camiul Kebir muellifi zikretmedi.
Ancak Buhari, rivayetten
sadece Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'in su sozunu kaydetti: "A!lah
Resulu'nun halifesine ve Muhacirlere sizi mazur kilmalarina sebep olacak bir
durum gosterinceye kadar kabileleri develerin pesini takib etmeye birakacak,
(onlara karismayacak)siniz." Bu kisim Kitabu'l Ahkam'in sonunda senetsiz
olarak mevcuttur, gerisi yoktur.
BORC VE ODEME ADABI BOLUMU
1905 - Ebu Musa
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
buyurdular ki: "AIIahu Teala nazarinda, bir kulun Allah tarafindan
yasaklanan kebirelerden sonra, beraberinde getirebilecegi en buyuk gunahlardan
biri, kisinin odenecek karsilik birakmadan uzerinde borc oldugu halde
olmesidir. "
Ebu Davud, Buyu 9, (3342).
1906 - Ebu Hureyre
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
buyurdular ki: "Kim, odemek arzusu iIe insanlarin malini alir ise, Allah
(onun borcunu) ona bedel eda eder. Kim de telef etmek niyetiyle halkin malini
alirsa Allah onu telefeder."
Buhari, Istikraz 2.
1907 - Imran Ibnu Huzeyfe
(rahimehullah) anlatiyor: "Meymune (radiyallahu anha) fazlaca borca
giriyordu. Ailesi bu meselede mudahale edip ayipladilar. Su cevabi verdi:
"Borcu birakmayacagim. Ben dostum ve can yoldasim aleyhissalatu vesselam'i
soyle soylerken dinledim: "Bir borcla borclanan bir kimsenin odeme
niyetinde oldugunu Allah bilince, onun borcunu Allah mutlaka dunyada iken
oder."
Nesai, Buyu 99, (7, 315);
Ibnu Mace, Sadakat 10, (2408).
1908 - Hz. Ebu Hureyre
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
buyurdular ki.: "Borcunu odeyebilecek durumda olan zengin kimsenin odemeyi
geciktirmesi zulumdur. Biriniz bir zengine havale olunursa (havaleyi kabul
etsin.)"
Buhari, Istikraz 12,
Havalat 1, 2; Muslim, Musakat 33, (1564); Muvatta, Buyu 84, (2, 674); Ebu
Davud, Buyu 10, (3345); Tirmizi, Buyu 68, (1308); Nesai, Buyu 101, (7, 317).
1909 - es-Serrid
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselàm)
buyurdular ki: "Zenginin borcunu savsaklamasi, haysiyetinin ihlal
edilmesini ve cezalandirilmasini helal kilar."
Ibnu'l-Mubàrek der ki:
"Irzini helal kilar", kendisine kaba davranilir demektir.
"Cezalandirilmasi" da, hapsedilmesidir."
Ebu Davud, Akdiye 29,
(3628); Nesai, Buyu 100, (7, 316); Ibnu Mace, Sadakat 18, (2427); Buhari de bab
basliginda kaydetmistir. Istikraz 13.
1910 - Hz. Aise
(radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kapida
yuksek sesle munakasa edenlerin gorultulerini isitti. Bunlardan biri,
digerinden borc indirmesini taleb ediyor, bir hususta da merhametli olmasini
istiyor. Oburu de:
"Vallahi yapmam!"
diyordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanlarina gitti ve:
"Hanginiz, hayir
yapmamak uzere Allah adina yemin etti?" dedi. Birisi:
"Benim ey Allah'in
Resulu! (Borc indirimi ile, merhametli davranmadan) hangisini dilerse onun
olsun (teklifini kabul ettim)" dedi."
Buhari, Sulh 10; Muslim,
Musakat 19, (1557).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1901-1910 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.