Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 231-240 )
231 - Sehl Ibnu Ebi Hasme
(radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) yas hurmayi
kuru hurma ile degistirmeyi yasakladi ve "Bu riba'dir, buna muzabene
denir" buyurdu. Ancak ariyye satisini bundan istisna etti. Ariyye bahce
sahibinin ayirdigi bir veya iki hurma agacidir. Onlarin basindaki meyvenin
kuruyunca ne kadar olacagini goz karariyla tahmin eder. Bunun bedelince yas
hurma (satin alip) yer".
Buhari, Buyu 83, Surb 17;
Muslim, Buyu 64, (1540); Ebu Davud, Buyu 20, (3363); Tirmizi, Buyu 64, (1303);
Nesai, Buyu 35, (7, 268).
Tirmizi bir baska rivayette
su ilaveyi kaydeder: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yas uzumu kuru
uzumle her meyveyi, meyve cinsinden tahmini karsiligiyla satmayi
yasakladi." Yahya Ibnu Said ariyye'yi soyle acikladi: "Kisinin
ailesine yedirmek maksadiyla birkac hurma agacinin yas meyvesini, -miktarini
tahmin yoluyla takdir edip- kuru hurma karsiliginda satin almasidir."
232 - Ebu Hureyre
(radiyallahu anh) dedi ki: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), kuru hurma
vererek, tahmin yoluyla ariyyelerin satin alinmasina, bes vask veya bes vasktan
az miktar icin izin verdi." Ravilerden biri, "bes vask" mi dedi,
yoksa "bes vasktan az" mi dedi diye suphe etmistir.
Buhari, Buyu, 83 (Surb 17);
Muslim, Buyu 71, (1541); Ebu Davud, Buyu 21, (3364); Nesai, Buyu 35, (7, 268);
Tirmizi, Buyu 63, (1301); Muvatta, Buyu 14, (2, 620).
233 - Ebu Sa'id
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)
muzabene ve muhakala'yi yasakladi. Muzabene, yeni meyvenin daha hurma, agacinin
basinda iken satin alinmasidir. Imam Malik "...kuru hurma vererek"
ziyadesini kaydetti.
Muhakale de bugday
karsiliginda tarlanin kiralanmasidir.
Buhari, Buyu 82; Muslim,
Buyu 105, (1546); Muvatta, Buyu 23-25 (2, 625); Nesai, Muzara'a 45, (7,39).
234 - Ibnu Omer (radiyallahu
anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) muzabene'yi
yasakladi. Muzabene, yas hurmayi, olcege vurarak kuru hurma mukabili satmaktir,
keza taze uzumu olcege vurarak kuru uzum karsiliginda satmaktir."
Buhari, Buyu 75, 82;
Muslim, Buyu 74 (1542); Ebu Davud, Buyu 18 (3361); Nesai, Buyu 33, (7, 266);
Tirmizi, Buyu 63, (1300); Muvatta, Buyu 23, (2, 624).
235 - Ebu Davud'un bir
diger rivayetinde: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ekini, olcekli
olarak bugdayla satmaktan yasakladi."
Ebu Davud, Buyu 19, (3361).
236 - Sahiheyn'in Hz.
Cabir'den kaydettikleri bir rivayet de soyle: "Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) Muhabere ve Muhakale'yi yasakladi. Ata der ki: "Cabir bize su
aciklamayi yapti: Mahabere: Bos araziyi, sahibi bir baskasina verir. Alan adam
butun masraflari karsilayarak tarlayi eker. Tarla sahibi mahsulden hisse alir.
Muzabene'ye gelince, bunun "daha agacta iken yas hurmayi, kuru harma ile
olcekle satmak" oldugunu soyledi. Muhakale ise, ekinden cari bir
alis-veris, muzabene'ye benzer, ekinin olcekle bugday mukabili satilmasidir.
Buhari, Surb 17, Muslim,
Buyu 53, (1536); Tirmizi, Buyu' 55, (1290), 72, (1313); Ebu Davud, Buyu 24,
(3374-3375); Nesai, Buyu 39, (7, 270).
237 - Muslim'in bir diger
rivayetinde soyle denir: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) muhakale,
muzabene, muaveme ve muharebe suretiyle yapilan alis-verisleri yasakladi. -Ravi
der ki: Muaveme, bir kac yili icine alan bir satistir.- Keza, sunya'yi da
yasakladi" Sunen muellifleri su ziyadeyi kaydederler. "...bilinme
durumu haric"
Muslim, Buyu, 85 (1536).
238 - Nesai'nin diger bir
rivayetinde: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)... muhadara ve muhabere
satislarini yasakladi" der. Ravi su aciklamayi yapti: Muhadara, hurmanin
alaca dusmezden once satilmasidir, muhabere de, yiginin, (miktarini goz
karariyla tahmin edip) su kadar bu kadar sa'ya satmaktir.
Buhari, Enes'ten su
ziyadeyi kaydetti: "...mulamese ve munabeze'yi de... yasakladi."
ALIM-SATIMI CAIZ OLMAYAN
ESYALAR HAKKINDA
239 - Ibnu Omer
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh) buyurdu ki:
"Efendisinden cocuk doguran cariyeyi efendisi artik satamaz, hibe edemez,
miras olarak da birakamaz. Hayatta kaldigi muddetce ondan istifade eder. Olecek
olursa cariye hur olur."
Muvatta, Itk 6, (2, 776).
240 - Rezin, Hz. Cabir
(radiyallahu anh)'in su sozunu kaydeder: "Biz Hz. Peygamber (aleyhissalatu
vesselam) ve Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) zamaninda ummu veled'i satardik.
Hz. Omer bu alis-veristen bizi yasaklayinca terk ettik." Ibnu'l-Esir:
"Bu rivayeti ana kaynaklarda (Usul) goremedim" der.
Ebu Davud, Itk 8, (3953);
Ibnu Mace, Itk 2, (2517).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 231-240 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.