Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2371-2380 )

2371 - Kasim Ibnu Muhammed anlatiyor: "Ben, Ashab'i ogle namazini asiyy'de kilar gordum."
Muvatta, Vukut 13, (1, 9).

2372 - Enes Ibnu Malik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hava sicaksa ogleyi serinleyince kiliyordu, hava serinse ta'cil (edip ilk vaktinde) kiliyordu."
Nesai, Mevakit 4, (1, 248).

2373 - Ali Ibnu Seyban (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yanina geldik. Ikindi namazini, gunes gokte beyaz ve (sariliktan ari ve) parlak oldugu muddetce tehir ediyordu."
Ebu Davud, Salat 5, (408).

2374 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Aksam yemegi hazirlanmis ise, yemege namazdan once baslayin. Yemeginizi aceleye de getirmeyin."
Buhari, Et'ime 58, Ezan 42; Muslim, Mesacid 64, (557); Tirmizi, Salat 262, (353); Nesai, Imamet 57, (2,111).

2375 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Namaz baslar ve aksam yemegi de hazir olursa aksam yemegiyle baslayin."
Buhari, Et'ime 58, Ezan 42; Muslim, Mesacid 65. (558).

2376 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Birinizin aksam yemegi konur, (bu sirada) namaz da baslarsa, siz aksam yemegi ile baslayin. Ondan bosalincaya kadar acele de etmeyin."
"Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) icin yemek konunca namazin basladigi olurdu. O, yemekten bosalmadikca namaza gelmezdi. Ancak o, imamin kiraatini dinlerdi."

2377 - Ebu Davud'un bir diger rivayetinde AbduIlah Ibnu Ubeyd Ibni Umeyr sunu anlatir: "Ibnu'z-Zubeyr zamaninda, ben Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'in yaninda babamla birlikte bulunuyordum. Abbad Ibnu Abdillah Ibni'z-Zubeyr sordu:
"Biz isittik ki, aksam yemegine namazdan once baslanirmis, (dogru mu?)"
Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) su cevabi verdi:
"Bak hele! Onlarin aksam yemekleri nasildi? Zanneder misin ki, bu, babanin aksam yemegi gibiydi?"
Buhari, Ezan 42; Muslim, Mesacid 66, (559); Muvatta Isti'zan 19, (2, 971); Ebu Davud, Et'ime 10, (3757, 3759); Tirmizi, Salat 262, (353, 354).

2378 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Yemek veya bir baska sey icin namazinizi tehir etmeyin."
Ebu Davud, Et'ime 10, (3758).

2379 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (bir gun) yatsiyi tehir etmisti. Omer (radiyallahu anh) cikip:
"Ey Allah'in Resulu, namazi kilalim. Kadinlar ve cocuklar yattilar" dedi. Aleyhissalatu vesselam basi su damliyor oldugu halde cikip:
"Ummetime mesakkat vermemis olsam yatsiyi bu vakitte kilmalarini emrederdim!" buyurdu."
Buhari, Mevakit 24; Muslim, Mesacid 225, (642); Nesai, Mevakit 20, (1, 265).

2380 - Hz. Enes (radiyallahu anh)'den rivayet edilir ki, kendisine: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yuzuk kullandi mi?" diye sorulmustur da su cevabi vermistir:
"Bir gece, yatsiyi gece yarisina kadar (satru'l-leyl) tehir etti. Sonra yuzu bize donmus olarak yanimiza geldi -sanki su anda yuzugunun pariltisini goruyor gibiyim- ve soyle dedi: "Insanlar namazlarini kildilar ve yattilar. Siz ise, namazi beklediginiz muddetce namaz kilma (sevabini almaktasiniz.

Buhari, Mevakit 25, 40, Ezan 36, 156, Libas 48; Muslim, Mesacid 223, (640); Nesai, Mevakit 21, (1, 268).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2371-2380 ) -Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.

Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.