Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3241-3250 )

3241 - Bir rivayette de: "Sizden kim, bir yarim hurma ile de olsa atesten korunabilirse, bunu yapsin'' buyurmustur.''
Buhari, Zekat 10, 9, Menakib 25, Edeb 34, Rikak 49, 51, Tevhid 24, 36; Muslim, Zekat 66-67, (1016); Nesai, 63, (5, 74-75).

3242 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir gun: "Ey Allah'in Resulu! dendi, hangi sadaka daha ustundur?''
"Fakirin comertligidir. Sen bakimiyla mukellef olduklarindan basla."
Ebu Davud, Zekat 40, (1677).

3243 - Said Ibnu'l Museyyeb (radiyallahu anh) anlatiyor: "Sa'd Ibnu Ubade (radiyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek sordu:
"Senin hosuna giden sadaka hangisidir?''
"Su!'' cevabini verdi.''
Ebu Davud, Zekat 41, (1679-1680).

3244 - Zeyd Ibni Eslem (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Dilenci at uzerinde de gelse ona sadaka verin."
Muvatta, Sadaka 3, (2, 992 ).

3245 - Ebu Davud'daki bir rivayette: "Dilenci icin bir hak vardir, at uzerinde de gelse bile" buyurmustur.''
Ebu Davud, Zekat 33, (1665).

3246 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Mal sadaka ile eksilmez.''
"Allah affi sebebiye kulun izzetini artirir.''
"Allah icin mutevazi olan bir kimseyi Allah yuceltir.''
Muslim, Birr, 69 (2588); Tirmizi, Birr 82, (2030); Muvatta, Sadaka 12, (2, 1000).

3247 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), hurma mahsulunden her on vask miktara, fakirler icin, bir salkim hurmanin mescide asilmasini emretti.''
Ebu Davud, Zekat 32,(1662).

3248 - Avf Ibnu Malik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), birgun elinde asasi oldugu halde cikti. Adamin biri curuklu bir hurma salkimi asmis idi. Aleyhissalatu vesselam salkima degnegini durtuyor ve:
"Bu sadakanin sahibi, keske bundan daha iyisini tasadduk etmek isteseydi. Bu sadakanin sahibi, Kiyamet gunu curuk hurma yiyecek" diyordu.
Ebu Davud, Zekat 16 (l608): Nesai, Zekat 27, (5, 43, 44)

3249 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ustu basi yok, ayaklari ciplak, sadece kaplan postu gibi cizgili bedei pestamali -veya abalarina- sarinmis, kiliclari boyunlarinda asili olduklari halde hepsi de Mudarli olan bir grup geldi. Onlarin bu fakir ve sefil halini gormekten Resulullah aleyhissalatu vesselam'in yuzu degisti. Odasina girdi tekrar geri geldi. Hz. Bilal'e ezan okumasini soyledi. O da ezan okudu, sonra ikamet getirdi.Namaz kilindi. Aleyhissalatu vesselam namazdan sonra cemaate hitabetti ve:
"Ey insanlar! Sizi tek bir nefisten yaratip, ondan zevcesini halk eden ve ikisinden de pek cok erkek ve kadin var eden Rabbinizden korkun. Kendisi adina birbirinizden dilekte bulundugunuz Allah'in ve akrabanin haklarina riayetsizlikten de sakinin. Allah suphesiz hepinizi gorup gozetmektedir" (Nisa 1) ayetini okudu. Bundan sonra Hasir suresindeki su ayeti okudu:
"Ey insanlar, Allah'tan korkun. Herkes yarina ne hazirladigina baksin. Allah'tan korkun, cunku Allah islediklerinizden haberdardir" (Hasr 18).
Resulullah sozune devamla: "Kisi dinarindan, dirheminden, giyeceginden, bir sa' bugdayindan, bir sa' hurmasindan tasaddukta bulunsun. Hicbir seyi olmayan, yarim hurma da olsa mutlaka bir bagista bulunmaya gayret etsin" buyurdu. Derken Ensar'dan bir zat, nerdeyse tasiyamayacagi kadar agir bir bohca ile geldi. Sonra halk sokun ediverdi (herkes bir sey getirmeye basladi). Oyle ki, az sonra biri yiyecek, digeri giyecek maddesinden mutesekkil iki yiginin meydana geldigini gordum. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) memnun kalmisti, yuzunun yaldizlanmis gibi parladigini gordum. Soyle buyurdular:
"Islam'da kim bir hayirli yol acarsa, ona bu hayrin ecri ile, kendisinden sonra o hayri isleyenlerin ecrinin bir misli verilir. Bu, onlarin ecrinden hicbir sey eksiltmez de. Kim de Islam'da kotu bir yol acarsa, ona bunun gunahi ile, kendinden sonra onu isleyenlerin gunahi da verilir. Bu da onlarin gunahindan hicbir eksilmeye sebep olmaz.''
Muslim, Zekat 69, (1017); Nesai, Zekat 64, (5, 75 - 76).

3250 - Hz. Ebu Hureyre (radiyaIlahu anh) anIatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir adam: "Bu gece mutlaka bir sadaka verecegim!'' deyip, sadakasiyla cikti. Fakat (farkina varmadan) onu bir hirsizin avucuna sikistirdi. Sabah olunca herkes:
"Bu gece bir hirsiza sadaka verilmis!" diye dedikodu yapti. Adam:
"Ya Rabbi bir hirsiza sadaka verdigim icin sana hamdediyorum'' dedi ve ilave etti: "Ancak mutlaka bir sadaka daha verecegim!''
Yine sadakasiyla cikti. (Gece karanliginda bu sefer de) bir zaniyenin avucuna sikistirdi. Sabahleyin herkes:
"Bu gece bir zaniyeye sadaka verilmis!" diye dedikodu yapti. Adam:
"Allah'im bir hirsiz ve zaniyeye sadaka verdigim icin sana hamdolsun! yine de bir sadakada bulunacagim!'' dedi. Sadakasiyla birlikte sokaga cikti. (Karanlikta) bu sefer de bir zenginin eline sikistirdi. Sabahleyin herkes:
"Bu gece bir zengine sadaka verilmis!'' diye dedikodu yapti. Adam:
"Allah'im, bir hirsiz, bir zaniyeye ve bir zengine sadaka verdigim icin sana hamdediyorum!'' dedi. (Bilahare ruyasinda ona gelip soyle denildi):
"Senin sadakalarin kabul edildi. Soyle ki: (Ihlasla yani Allah rizasi icin vermen sebebiyle) hirsizin hirsizliktan vazgecip iffete gelmesi, zaniyenin ziinadan vazgecmesi, zenginin ibret alip Allah'in kendine verdiklerinden tasadduk etmesi umulur."

Buhari, Zekat 14; Muslim, Zekat 78, (1022); Nesai Zekat 47, (5, 55-56)



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.



----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3241-3250 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.