Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3251-3260 )

SADAKANIN AHKAMI

3251 - "Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sadakanin en hayirlisi zenginlik halinde verilendir. Nafakasini vermek zorunda olduklarindan basla.''
Buhari, Zekat 18; Nafakat 2; Ebu Davud, Zekat 39, (1676); Nesai, Zekat, 53, (5,62).
Yine Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun sadaka (nafaka) vermeyi emretmisti. Bir adam:
"Ey Allah'in Resulu, dedi yanimda bir dinarim var!''
"Onu kendine tasadduk et (kendi nafakan icin harca)!'' buyurdu. Adam:
"Yanimda bir dinar daha var(sa)?'' dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Onu da cocuklarina tasadduk et" buyurdular. Adam tekrar:
"Bir baska dinarim daha var(sa)?'' deyince:
"Onu da zevcene tasadduk et" emrettiler. Adam bu sefer:
"Baska bir dinarim daha var(sa)?'' dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Onu da hizmetcine tasadduk et!" deyince, adam tekrar atildi:
"Bir baska dinarim daha var(sa)?'' Aleyhissalatu vesselam:
"Onun nereye verilecegini sen daha iyi bilirsin'' cevabini verdi.''
Ebu Davud, Zekat 45, (1691); Nesai, Zekat 54, (5, 62).

3252 - Hz. Ebu Saidi'I-Hudri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sadaka vermeyi emrettigi sirada mescide, dusuk kiyafetli bir adam girdi. Halk bagista bulundu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) adama iki parca giyecek verdi. Sonra halka tekrar:
"Sadaka verin!'' diye hitabetti. Derken o adam uzerindeki iki parcalik elbisesinin bir parcasini cikarip (sadaka olarak) atti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Benim kilik kiyafetini dusuk gorerek iki parca giyecek verdigim su adami siz de goruyor musunuz? "Sadaka verin!" dedigim zaman, kendisine az once verdigim iki parcadan birini cikarip (sadaka olarak) atti.'' (Resulullah adama yonelip:) "Elbiseni al!" dedi ve adami (niye boyle yapiyorsun? diye) azarladi."
Ebu Davut, Zekat 39, (1575); Nesai, Cuma 26, (3, 106), Zekat 59, (5, 63).

3253 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Adamin biri yumurta buyuklugunde bir altin getirip:
"Ey Allah'in Resulu, sunu bir madende ele gecirdim, bunu alin, tasadduk ediyorum! Bundan baska birseyim de yok'' dedi. Aleyhissalatu vesselam (memnuniyetsizligini ifade icin ondan yuzunu cevirdi. Sonra adam Resulullah'in sag tarafindan yaklasip ayni seyleri soyledi. Efendimiz yine adamdan yuzunu cevirdi. Adam bu sefer sol tarafindan yaklasti, ayni seyleri soyledi. Resulullah yine adamdan yuzunu cevirdi, sonra adam arka cihetinden yine yaklasip onceki sozlerini aynen tekrar etti. Bunun uzerine Aleyhissalatu vesselam onu aldi ve adama atti. Eger degseydi canini yakacakti. Buyurdular ki:
"Biriniz butun sahib oldugu serveti getirip: "Bunu sadaka olarak veriyorum" diyor ve sonra da oturup halka avuc aciyor! Hayir. Sadakanin hayirlisi zenginlikten sonrakidir.''
Ebu Davud, Zekat 39, (1673).

3254 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Eger kadin, evin yiyeceginden zarar vermeyecek sekilde infak ederse, kadin infak ettigi icin, erkek de kazandigi icin sevaba kavusurlar, mali koruyan vekil harc icin de ayni sekilde sevab vardir. Bunlardan birinin sevabi digerinin sevabindan hicbir sey noksanlastirmaz."
Buhari, Zekat 26, 17,25, Buyu' 12; Muslim, Zekat 80, (1024); Ebu Davud, Zekat 44, (1685); Tirmizi, Zekat 34, (671, 672); Nesai, Zekat 57, (5, 65).

3255 - Ebu Umame (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Kadin kocasinin evinden, onun izni olmadan infak edemez!'' buyurmustu ki sordular:
"Ey Allah'in Resulu! Yiyecek de mi veremez?''
"Evet buyurdular, o, mallarimizin en kiymetlisidir.''
Tirmizi, Zekat 34 (670).

3256 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'I-As radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah (aIeyhissalatu vesselam):
"Kadinin ihsanda bulunmasi, ancak kocasinin izniyle caizdir!'' buyurdular. ''

3257 - Bir rivayette soyle buyurmustur: "Koca, kadinin ismetine (nikahina) sahipse, kadinin kendi malinda da tasarrufu caiz olmaz.''
Ebu Davud, Buyu 86, (3546, 3547); Nesai, Zekat 58, (5, 65, 66).

3258 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: ''Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Musluman emin vekilharc, kendisine emredilen mali, gonul hoslugu ile verdigi taktirde tasadduk edenlerden biri olur ve sevaba istirak eder.''
Buhari,Zekat 25; Muslim, Zekat 79, (1023).

3259 - Hz. Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ben Allah yolunda bir at tasadduk etmis idim. Ona sahip olan kisi, hayvanin bakimini ihmal etti. Bunun uzerine ati satin almak istedim. Biraz ucuza satar diye dusunuyordum. Once Resulullah aleyhissalatu vesselam'a bir sorayim dedim.
"Sakin ha! buyurdu, ne onu satin al ne de sadakana don, hatta onu sana bir dirheme verse bile. Zira sadakasina donen, kustuguna donen gibidir!.'' buyurdular.''
Buhari, Zekat 59, Yesaya 31, Cihad 119, 137; Muslim, Hibat 3, (1621); Muvatta, Zekat 50, (1, 282); Ebu Davud, Zekat 9, (1793); Tirmizi, Zekat 23, (668); Nesai, Zekat 100, (5, 108, 109).
Muvatta'nin bir rivayetinde su ziyade vardir: ". . . (Sadakasina donen) kusmuguna donen kopek gibidir."

3260 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor:
"Bir adam gelerek:
"Ey Allah'in Resulu, annem vefat etti. Ben onun icin tasaddukta bulunsam ona faydasi olur mu?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam:
"Evet!" deyince, adam:
"Benim bir meyveligim var. Sizi sahid kiliyorum, onu annem icin tasadduk ediyorum!" dedi."

Buhari, Vesaya 15, 20, 26, Ebu Davud, Vesaya 15 (2882); Tirmizi, Zekat 33, (669); Nesai, Vesaya 8, (6, 252, 253).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.



----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3251-3260 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.