Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3271-3280 )
3271 - Bir baska rivayette:
"Kadin kuskunlukle kocasinin yatagindan ayri olarak sabahlarsa, melekler
onu lanetler" denmistir.
Buhari, Nikah 85,
Bed'u'l-Halk 6; Muslim, Nikah 120 - 122 (1436); Ebu Davud, Nikah 41, (2141).
3272 - Yine Ebu Hureyre
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu. dendi, hangi kadin daha
hayirlidir?''
"Kocasi bakinca onu
surura garkeden, emredince itaat eden nefis ve malinda, kocasinin hosuna
gitmeyen seyle ona muhalefet etmeyen kadin!" diye cevap verdi."
Nesai, Nikah 14 (6,68).
3273 - Hz. Omer
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular
ki: "Erkege, hanimini ne sebeple dovdugu sorulmaz."
Ebu Davud, Nikah 43,
(2147).
3274 - Ebu Sa'id
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Safvan Ibnu Muattal (radiyallahu anh)'in
hanimi, yaninda Safvan da bulundugu bir anda Resulullah (aleyhissalatu
vesselam)'a gelerek:
"Ey Allah'in Resulu,
namaz kildigim zaman kocam beni dovuyor, oruc tuttugum zaman da orucumu
bozduruyor, gunes doguncaya kadar da sabah namazi kilmiyor!'' dedi. Resulullah
(aleyhissalatu vesselam), haniminin bu soyledikleri hakkinda Safvan'a sordu.
Safvan:
"Ey Allah'in Resulu!
"Namaz kildigim zaman dovuyor '' sozune gelince, o zaman (bir rekatte
uzun) iki sure okuyor. Halbuki ben bunu yasakladim'' dedi. Resulullah kadina:
"Insanlara tek surenin
okunmasi yeterlidir '' buyurdu. Safvan devam etti:
"Oruc tuttugum zaman
bozduruyor '' sozune gelince, "Hanimim oruc tutup duruyor. Ben gencim, hep
sabredemiyorum." dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Bir kadin kocasinin
izni olmadan (nafile) oruc tutamaz!'' buyurdular.
Safvan devamla: "Gunes
doguncaya kadar sabah namazi kilmadigim sozune gelince, biz (gece calisan) bir
aileyiz, bunu herkes biliyor. (Sabaha yakin yatinca) gunes doguncaya kadar
uyanamiyoruz'' diye aciklama yapti. Aleyhissalatu vesselam:
"Ey Safvan, uyaninca
namazini kil!" buyurdular."
Ebu Davud, Savm 74, (2459).
3275 - Ebu'I - Verd Ibnu
Sumame anlatiyor: "Hz. Ali (radiyallahu anh) Ibnu Agyed'e dedi ki:
"Sana kendimden ve Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'in kizi Fatima
(radiyallahu anha)'dan -ki o, babasina, ailesinin en sevgili olani
idi-bahsedeyim mi?''
"Evet, bahsedin!''
dedim. Bunun uzerine:
"Fatima radiyallahu
anha degirmen cevirirdi; elinde yaralar meydana gelirdi. Kirba ile su tasirdi.
Bu da boynunda yaralar acti. Evi supuruyordu. Ustu basi toz-toprak oldu. (Bu
siralarda) Rasulullah'a bir kisim koleler getirilmisti.. Fatima 'ya:
"Babana kadar gidip
bir kole istesen!" dedim. Gitti. Aleyhisselatu vesselam'in yaninda
bazilarinin konusmakta olduklarini gordu ve geri dondu. Ertesi gun Resulullah
Fatima'ya gelerek:
"Kizim ihtiyacin ne
idi?" diye sordu. Fatima sukut edip cevap vermedi.Ben araya girip:
"Ben anlatayim Ey
Allah'in Resulu!'' dedim ve acikladim: "Fatima'nin degirmen kullanmaktan
elleri yara oldu, kirba ile su tasimaktan da omuzlari incindi. Koleler gelince
ben kendisine, size ugramasini, sizden bir hizmetci istemesini ve boylece biraz
rahata kavusmasini soyledim. Bu aciklamam uzerine Resulullah:
"Ey Fatima, Allah'tan
kork, Allah'a olan farzlarini eda et, aileyin islerini yap. Yatagina girince
otuzuc kere subhanallah, otuzuc kere elhamdulillah, otuzuc kere Allahuekber de.
Boylece hepsi yuz yapar. Bu senin icin hizmetciden daha hayirlidir.."
buyurdular. Fatima (radiyallahu anha):
"Allah'dan ve Allah'in
Resulunden raziyim" dedi. Resulullah ona hizmetci vermedi."
Buhari, Fedailul Ashab 9,
Humus 6, Nafakat 6, 7, Da'avat 11; Muslim, 80, (2727); Tirmizi, Da'avat 24,
(3405); Ebu Davud, Harac 20, (2988, 2989), Edeb 109, (5062, 5063).
KADININ KOCA UZERINDEKI
HAKKI
3276 - Ebu Hureyre
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
buyurdular ki: "Kadinlara hayirhah olun, zira kadin bir eyegi kemiginden
yaratilmistir. Eyegi kemiginin en egri yeri yukari kismidir. Onu dogrultmaya
kalkarsan kirarsin. Kendi haline birakirsan egri halde kalir. Oyleyse kadinlara
hayarhah olun."
Buhari, Nikah 79, Enbiya 1,
Edeb 31, 85, Rikak 23; Muslim, Rada 65, (1468); Tirmizi, Talak 12, (1188).
3277 - Amr Ibnu'I-Ahvas
(radiyalIahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
buyurdular ki: "Kadinlara karsi hayirhah olun. Cunku onlar sizin yaninizda
esirler gibidirler. Onlara iyi davranmaktan baska bir hakkiniz yok, yeter ki
onlar acik bir cirkinlik islemesinler. Eger islerlerse yatakta yalniz birakin
ve siddetli olmayacak sekilde dovun. Size itaat ederlerse haklarinda asiri
gitmeye bahane aramayin. Bilesiniz, kadinlariniz uzerinde hakkiniz var,
kadinlarinizin da sizin uzerinizde hakki var. Onlar uzerindeki hakkiniz,
yataginizi istemediklerinize cignetmemeleridir. Istemediklerinizi evlerinize
almamalaridir. Bilesiniz onlarin sizin uzerinizdeki haklari, onlara giyecek ve
yiyeceklerinde iyi davranmanizdir.''
Tirmizi, Tefsir Tevbe,
(3087).
3278 - Hakim Ibnu Mu'aviye
babasi Mu'aviye (radiyallahu anh)'den anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu!
dedim, bizden her biri uzerinde, zevcesinin hakki nedir?''
"Kendin yiyince ona da
yedirmen, giydigin zaman ona da giydirmen, yuzune vurmaman, takbih etmemen,
evin ici haric onu terketmemen."
(Ebu Davud, Nikah 42,
(2142, 2143, 2144).
UMMU ZER' HADISI
3279 - Hz. Aise
(radiyallahu anha) anlatiyor: "Onbir kadin oturup, kocalarinin ahvalini
haber vermede ve hicbir seyi gizlemiyecekleri hususunda birbirlerine kesin soz
verip anlastilar:
Birincisi (zemmederek):
"Benim kocam (yalcin) blr dagin basindaki zayif bir devenin eti gibidir.
Kolay degil ki cikilsin, semiz degil ki goturulsun '' dedi. (Yani kocasinin
sert mizacli, huysuz, gururlu olusuna, ailenin kendisinden istifade etmedigine
isaret etti.)
Ikincisi (de zemmederek):
"Ben kocamin haberini fas etmek istemem, cunku korkarim. Eger zikretmeye
baslarsam buyuk-kucuk herseyini soyleyip birakmamam gerekir, (bu ise kolay
degil) '' dedi.. (Bu sozuyle kocasinin cok kotu olduguna isaret etti).
Ucuncusu (zemmederek):
"Benim kocam uzun boyludur, konusursam, bosanirim, konusmazsam muallakta
birakilirim '' dedi. (Bu da kocasinin akilca kit oldugunu belirtmek istedi).
Dorduncusu (overek):
"Kocam Tihame gecesi gibidir. Ne sicaktir, ne soguktur. Ne korkulur, ne
usanilir '' dedi.
Besincisi: "Kocam iceri
girince pars, disari cikinca arslan gididir. Bana biraktigi (ev islerinden
hesap) sormaz'' dedi.
Altincisi: "Kocam,
yedi mi (ust uste katlayip) cokyer, icti mi somurur, yatti mi sarinir. Benim
kederimi anlamak icin (elbiseme) elini sokmaz.'' (Bu da kocasinin kendisiyle
ilgilenmedigini, yiyip icmekten baska birsey dusunmedigini soylemek ister.)
Yedincisi: "Kocam
tohumsuzdur (erlik yapmaktan acizdir). Her dert onundur (vucudunda cesitli
hastaliklar var). Basimi yarar, vucudumu yaralar, (bunlari yapmak icin) herseyi
toplar, (her eline geceni kullanir, vurur) '' dedi.
Sekizincisi: "Onun
(vucuduna) dokunmak tavsana dokunmak gibi (yumusak)tir. Guzel kokulu bitki gibi
hos kokar" dedi.
Dokuzuncusu: "Kocamin
diregi yuksektir (evi rahattir), kilicinin kini uzundur (boylu posludur),
ocaginin kulu coktur, evi meclise yakin (misafirperver) bir adamdir'' dedi.
Onuncusu: "Kocam
maliktir, hem de ne malik! Artik akil ve hayalinizden gecen her hayra maliktir.
Onun cok devesi vardir. Develerin cokecek yerleri cok, yaylaklari azdir. Calgi
sesini duydular mi helak olacaklarini anlarlar. (Yani develer yayilmaya
salinmaz, kesilmek uzere bekletilir, calgi ve eglence sesi duyunca
kesileceklerini anlarlar demektir.)
Onbirincisi: "Kocam
Ebu Zerr'dir. Amma ne Ebu Zerr'dir! Anlatayim: Kulaklarimi zinetlerle doldurdu,
bazularimi yagla tombullastirdi. Beni hosnut kildi, kendimi bahtiyar ve yuce
bildim. O beni Sikk denen bir dag kenarinda bir miktar davarla gecinen bir
ailenin kizi olarak buldu. Beni atlari kisneyen, develeri boguren, ekinleri
surulup daneleri harmanlanan mureffeh ve mesud bir cemiyete getirdi. Ben onun
yaninda soz sahibiyim, hic azarlanmam. (Aksam) yatar sabaha kadar uyurum. Doya
doya sut icerim. Ebu Zerr'in annesi de var: Ummu Ebu Zerr. Ama o ne annedir!
Onun zahire anbarlari buyuk, hararlari iri, evi genistir.
Ebu Zerr 'in oglu da var.
Ama ne nezaketli genctir o. Onun yattigi yer, kilici cekilmis kin gibidir. Onu
dort aylik bir kuzunun tek budu doyurur, (az yer). Ebu Zerr'in bir de kizi var.
Ama o ne terbiyelidir. Babasina itaatkardir. Anasina da itaatkardir. Vucudu
elbisesini doldurur. Endamiyla (kuma ve akranlarini) catlatir.
Ebu Zerr'in bir de cariyesi
var. O ne sadakatli, ne iyi cariyedir. Aile sirrimizi kimseye soylemez,
evimizin azigini asla ifsad ve israf etmez, evimizde cer cop birakmaz, temiz
tutar. Namusludur, eve kir getirmez.
Bir gun Ebu Zerr evden
cikti. Her tarafta sut tulumlari yag cikarilmak icin calkalanmakta idi. Yolda,
bir kadina rastladi. Kadinin, beraberinde, pars gibi cevik iki cocugu vardi,
koltugunun altindan kadinin memeleriyle oynuyorlardi. (Kocam bu kadini sevmis
olacak ki) beni birakti, onunla evlendi. Ondan sonra ben de seref sahibi bir
adamla evlendim. O da guzel ata binerdi. Hatti mizragini alir ve aksam uzeri
deve ve sigir nev'inden bircok hayvan surer, bana getirirdi. Getirdigi her
cesit hayvandan bana bir cift verirdi. (Bu kocam da bana:)
"Ey Ummu Zerr! Ye, ic
ve akrabalarina ihsanda bulun! '' derdi. Ummu Zerr der ki: "Buna ragmen,
ben bu ikinci kocamin bana verdiklerinin hepsini bir araya toplasam, Ebu
Zerr'in en kucuk kabini dolduramaz."
Bu hadisi rivayet eden Hz.
Aise der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (gonlumu almak icin):
"Ey Aise, buyurdular,
ben sana Ebu Zerr'in Ummu Zerr'e nisbeti gibiyim. (Su farkla ki Ebu Zerr Ummu
Zerr'i bosamistir, ben seni bosamadim. Biz beraber yasayacagiz).''
Buhari, Nikah 82 ; Muslim,
Fedailu's-Sahabe 92, (2448).
3280 - Hz. Cabir
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam
buyurdular ki: "Bir mu'min erkek, bir mu'minn kadina bugzetmesin. Cunku
onun bir huyunu begenmezse baska bir huyunu begenir."
Muslim, Rada 61, (1469).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3271-3280 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.