Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3331-3340 )
3331 - Yine Ebu Musa
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular
ki: "Su hususlar da Allah'i buyuklemenin birer subesidir:
-Bir musluman yasliya
ikramda bulunmak.
-Icindekiyle amel hususunda
olcuyu asmayan ve ondan uzaklasmayan Kur'an hamiline (hafizina) ikramda
bulunmak.
-Adil olan iktidar sahibine
ikram."
Ebu Davud, Edeb 23, (4843).
3332 - Hz. Enes radiyallahu
anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Bir genc, ihtiyar bir
kimseye yasi sebebiyle ikramda bulunursa, Allah yasliliginda ona ikram edecek
kimseleri mutlaka takdir eder."
Tirmizi, Birr 75, (2023).
3333 - Resulullah
aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kucuklerimize
merhamet, buyuklerimize saygi gostermeyen bizden degildir."
Bir rivayette su ziyade
gelmistir: "...Ma'rufu emretmeyen, munkerden nehyetmeyen (de bizden
degildir)."
Tirmizi, Birr 15, (1920).
3334 - Hz. Aise radiyallahu
anha'nin anlattigina gore, "Kendisine bir dilenci ugramistir, o da bir
parca ekmek vermistir. (Bir muddet sonra) ustu basi duzgun, kiyafeti yerinde
bir dilenci daha ugramistir. Hz. Aise onu oturtup yemek yedirmistir.
Kendisine bunun sebebi
sorulunca su aciklamayi yapmistir: "Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Insanlara mevkilerine gore ikramda bulunun" buyurmustu."
Ebu Davud, Edeb 23, (4842).
ISTI'ZAN (IZIN TALEBI)
3335 - Rib'i Ibnu Hiras,
Beni Amir'e mensub bir adamdan naklediyor: "Resulullah aleyhissalatu
vesselam bir evde bulundugu sirada, yanina girmek icin:
"Girebilir
miyim?" diye izin istedi. Aleyhissalatu vesselam hizmetcisine:
"Cik, su gelene
isti'zan adabini ogret, bu maksadla ona: "Esselamun aleykum, girebilir
miyim?" demesini soyle!" buyurdu. Adam bunu isitmisti, (hizmetciyi
beklemeden):
"Esselamu aleykum,
girebilir miyim?" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam da adama izin
verdi, o da girdi."
Ebu Davud, Edeb 137, (5177,
5178, 5179).
3336 - Kays Ibnu Sa'd Ibni
Ubade radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam
bizi, evimizde ziyaret etti. Ve:
"Esselamu aleykum ve
rahmetullah!" dedi. Babam, cok hafif bir sesle mukabelede bulundu. Babama:
"Resulullah'a izin vermiyor musun?" dedim. O:
"Birak, bize cokca
selam okusun!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam tekrar:
"Esselamun aleykum ve
rahmetullah!" dedi. Sa'd yine hafif bir sesle mukabele etti. Sonra
Resulullah aleyhissalatu vesselam tekrar:
"Esselamun aleykum ve
rahmetullah!" dediler ve donduler. Sa'd pesine dustu ve:
"Ey Allah'in Resulu,
ben senin selamini isitiyordum. Ancak, bize daha fazla selam vermen icin alcak
sesle mukabele ediyordum" dedi. Bunun uzerine Aleyhissalatu vesselam
onunla birlikte geri dondu. Ondan su isteyip gusletti. Sonra Sa'd, zaferan veya
versle boyanmis bir havlu verdi, Aleyhissalatu vesselam ona sarindi. Sonra
ellerini kaldirip:
"Allah'im, Sa'd Ibnu
Ubade ailesine magfiret ve rahmet buyur!" diye dua etti. Sonra yemek yedi.
Geri donmek isteyince Sa'd, bir merkeb yaklastirdi. Uzerine kadife bir ortu
yaymisti. Resulullah aleyhissalatu vesselam merkebe bindi. Sa'd, bana:
"Ey Kays, Resulullah'a
refakat et!" dedi. Ben de refakat ettim. Yolda Aleyhissalatu vesselam
bana:
"Benimle sen de
bin!" dedi, ben imtina edince:
"Ya binersin, ya
donersin!" buyurdular. Ben de geri dondum."
Ebu Davud, Edeb 138,
(5185).
3337 - Avf Ibnu Malik
radiyallahu anh anlatiyor: "Tebuk Gazvesi sirasinda Resulullah
aleyhissalatu vesselam'a ugradim. Deriden yapilmis bir cadirda idi. Selam
verdim. Selamima mukabele etti ve:
"Gir!" buyurdu.
Ben:
"Tam olarak mi, ey
Allah'in Resulu?" dedim.
"Tam olarak gir!"
dedi. Ben de girdim."
(Ravi) der ki: "Tam
olarak mi gireyim?" diye sormasi, cadirin kucuklugunden dolayi idi."
Ebu Davud, Edeb 92, (5000,
5001); Buhari, Cizye 15; Ibnu Mace, Fiten 25, (4042).
3338 - Abdullah Busr
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bir kavmin
kapisina gelince, yuzuyle kapiya donmezdi. Sag veya sol omuzunu cevirirdi.
Sonra da:
"Esselamu aleykum,
esselamu aleykum!" derdi. Boyle yapisi o siralarda kapilarda ortu
olmayisindandi."
Ebu Davud, Edeb 138,
(5186).
3339 - Ibnu Abbas
radiyallahu anhuma anlatiyor: "Hz. Omer radiyallahu anh bana anlatmisti:
"Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'dan uc sefer izin istedim ve bana
izin verdi."
Tirmizi, Isti'zan 3,
(2692).
3340 - Ebu Hureyre radiyallahu
anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Goz iceri girdi mi
artik izin yok." Bir rivayette de su ziyade gelmistir: "Izin istemek
gorme sebebiyledir."
Ebu Davud, Edeb 136,
(5173).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 3331-3340 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.