Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4061-4070 )

4061 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, bir ihtiyaci gormek uzere (yola) ciktigi zaman ya rasid (ugurlar olsun)! ya necih (hayirli muvaffakiyetler) temennilerini isitmekten hoslanirdi."
Tirmizi, Siyer 47, (1616).

4062 - Urve Ibnu Amir el-Kuresi radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in yaninda ugursuzluktan bahsedilmisti. Buyurdular ki:
"Bunun en iyisi fe'l (ugur cikarma)dir. (Ugursuzluk inanci) bir muslumani yolundan alikoymasin. Biriniz, hoslanmadigi bir sey gorecek olursa su duayi okusun: "Allahumme la ye'ti bi'l-hasenati illa ente ve la yedfe'u's-Seyyiati illa ente vela havle ve la kuvvete illa bike. (Allahim! Hayri ancak sen verebilirsin, kotulugu de ancak sen defedebilirsin. Ibadet, calisma, korunma vs. icin muhtac oldugumuz) guc ve kuvvet de ancak sendendir.)"
Ebu Davud, Tibb 24, (3919).

4063 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ugursuzluk cikarmak sirktir, ugursuzluk cikarmak sirktir, ugursuzluk cikarmak sirktir. (Ihtiyarsiz kalbine ugursuzluk vehmi gelip icinde bazi seylere karsi nefret duyan) haric bizden kimsede bu yoktur. Lakin Allah onu tevekkulle giderir."
Ebu Davud, tibb 24, (3910); Tirmizi, Siyer 47, (1614).

4064 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ne sirayet (bulusma), ne de ugursuzluk vardir. Benim fe'l hosuma gider." Yanindakiler sordu: "Fe'l nedir?"
"Guzel bir sozdur!" buyurdu."
Buhari'nin rivayetinde su ziyade mevcuttur: "Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Benim, dedi, fe'l-i salih, guzel bir kelime hosuma gider."
Buhari, Tibb 44, 54; Muslim, Selam 113, (2224); Ebu Davud, Tibb 24, (3916); Tirmizi, Siyer 47, (1615).

4065 - Sehl Ibnu Sa'd radiyallahu anh: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "bir seyde (ugursuzluk) olsaydi, bu atta, kadinda, meskende olurdu."
Buhari, Cihad 47, Nikah 17; Muslim, Selam 119, (2226); Muvatta, Isti'zan 21.

4066 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ne sirayet, ne safer, ne de gul vardir."
Muslim, Selam 109, (2222).

4067 - Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ne sirayet, ne safer ne de hame vardir!" Bunu isiten bir bedevi atilip:
"Ey Allah'in Resulu! Oyle de, kumda geyik gibi olan develer, uyuzlu bir deve aralarina girince hepsine uyuz bulasmasi nasil oluyor?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam su cevabi verdi: "Peki birinciye kim sirayet ettirdi?"
Buhari, Tibb 54; Muslim, Selam 101, (2220); Ebu Davud, Tibb 24, (3911, 3912, 3913, 3914, 3915).

4068 - Katan Ibnu Kubeysa babasi radiyallahu anh'tan naklen anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in soyle soyledigini isittim: "Iyafe, tiyere, tark sihirdendir."
Ebu Davud, Tibb 23, (3907).

4069 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Bir adam dedi ki: "Ey Allah'in Resulu! Biz bir evdeydik, oradayken sayimiz cok, malimiz bol idi. Sonra bir baska eve gectik. Burada sayimiz da azaldi, malimiz da."
Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Burayi zemim (addederek) terkedin!" buyurdular."
Ebu Davud, Tibb 24, (3924).

ZIHAR

4070 - Seleme Ibnu Sahr el-Beyazi radiyallahu anh anlatiyor: "Ben, bir baskasinda rastlanmayacak derecede kadin mevzuunda zaafi olan (ve siddetli ihtiyac duyan) bir kimseydim. Ramazan ayi girince (tahammul edemeyip oruclu iken) hanima temas ediveririm diye korktum. Ve Ramazan boyu devam edecek bir ziharda bulundum. Bir gece o bana hizmet ederken, onun bazi yerleri acildi. Kendimi tutamayip temasta bulundum. Sabah olunca yakinlarima gidip durumu haber verdim. Ve: "Benimle Resulullah aleyhissalatu vesselam'a gelin (durumumu sorayim)" dedim."
"Vallahi hayir! Gelmeyiz!" dediler.
Resulullah'a tek basima gittim, durumu haber verdim.
"Yani sen boyle mi yaptin ey seleme?" buyurdular.
Ben: "Evet, ben oyle yaptim! Evet ben oyle yaptim. Ancak Allah'in emri karsisinda sabirliyim, allah size her ne gostermisse onu bana hukmedin!" dedim. "Bir kole azad et!" emrettiler. Ben: "Sizi hak peygamber olarak gonderen Zat-i Zulcelal'e yemin olsun sundan baska rakabem yok" deyip rakabeme elimle saplattim." "Oyleyse pes pese iki ay oruc tutacaksin!" buyurdular. Ben: "Ama ben bu gunahi oruc yuzunden isledim, (dayanamam)!" dedim. "Oyleyse buyurdular, altmis fakire bir vask kuru hurma taksim et!"
"Seni hak peygamber gonderen Zat-i Zulcelal'e yemin olsun (ben ve hanim, her) ikimiz ac ve yiyeceksiz olarak geceyi gecirdik" dedim. (Aleyhissalatu vesselam bu sozum uzerine):
"Beni Zureyk'in sadaka mallarina bakan memura git, o miktar (hurmay)i sana versin, sen altmis fakire yedir. Geri kalan bakiyeyi de sen ve iyaliniz yeyin!" buyurdular. Ben kavmime dondum. Onlara: "Sizden zorluk ve bed fikir gordum. Resulullah aleyhissalatu vesselam'da ise genislik ve guzel fikir buldum. Bana sadakanizdan verilmesini emretti!" dedim."

Ebu Davud, Talak 17, (2213); Tirmizi, Talak 20, (1200), Tefsir, Mucadile 3295; Ibnu Mace, talak 25, (2062).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4061-4070 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.