Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4191-4200 )

4191 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Mallarinizi rukba kilmayin. Kim rukba kilarsa mal artik rukba kilinan kimsenin olur."

4192 - Bir baska rivayette: "Umra, umra kilinan sahis icin caizdir. Rukba da rukba kilinan kimse icin caizdir. Hibesinden donen, kusmuguna donen gibidir" buyrulmustur.

4193 - Yine Nesai'nin bir diger rivayetinde Ibnu Abbas der ki: "Ne rukba ne de umra helal degildir. Kime bir sey umra kilinmissa bu onundur, kime de bir sey rukba kilinmissa o sey onundur."
Nesai, Rukba 1-2, (6, 269).

4194 - Nafi' rahimehullah anlatiyor: "Ibnu Omer radiyallahu anhum'e, kiz kardesi Hafsa radiyallahu anha'dan bir ev tevarus etti. Hafsa radiyallahuf anha, bu eve hayati boyunca olmak kaydiyla Zeyd Ibnu'l Hattab'in kizini oturtmustu. Zeyd'in kizi olunce Ibnu Omer radiyallahu anhuma meskeni kabzetti. O bu evin kendine ait oldugu re'yinde idi."
Muvatta, Akdiye 45, (2, 756).

GAZVELER

4195 - Bureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam onalti gazve yapmistir."
Buhari, Megazi 89, 1, 77; Muslim, Hacc 218, (1254), Cihad 147, (1814); Tirmizi, Cihad 6, (1676).

4196 - Muslim'in rivayetinde: "(Bureyde radiyallahu anh) Resulullah'la birlikte onalti gazveye katildigini soyler."
Muslim, Cihad 146, 147, (1814).

4197 - Yine Muslim'in bir rivayetinde: "Resulullah aleyhissalatu vesselamondokuz gazve yapti, bunlardan sekizinde savasti" denmektedir.
Muslim, Cihad 146, (1819); Buhari, Megazi 87.

4198 - Seleme Ibnu'l-Ekva' radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselamile birlikte yedi gazve yaptim. Ayrica cikardigi seferlerden de dokuzuna katildim. Bir defasinda basimizda Ebu Bekr radiyallahu anh, bir defasinda da Usame Ibnu Zeyd radiyallahu anhuma vardi."
Buhari, Megaazi, 87; Muslim, Cihad 148, (1815).

BEDIR GAZVESI

4199 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, kendisine Ebu Sufyan'in gelmekte oldugu haber verilince, ashabiyla istisare etti. Once Ebu Bekr radiyallahu anh konustu. Ondan yuzun cevirdi (iltifat etmedi). Sonra Hz. Omer radiyallahu anh konustu. Ondan da yuzunu cevirdi. Derken sa'd Ibnu Ubade radiyallahu anh (Resulullah'in maksadini sezerek) ayaga kalkti ve "Ey Allah'in Resulu, biz (ensariler)i mi kastediyorsunuz? Nefsimi kudret elinde tutan zata yemin ederim, eger bize bineklerimizi denize surmemizi emredecek olsaniz, mutlaka (gozumuzu kirpmadan) daldiririz. Bize onlara binip Berki'l-Gimad'a gitmemizi emretseniz onu da yapariz!" dedi. Bunun uzerine Resulullah aleyhissalatu vesselamhalki hazirladi. Yola ciktilar ve Bedr'e kadar gelip indiler.
Orada, Kureys'in su almaya gonderdigi kimselerle karsilastilar. Iclerinde Beni Haccac'a ait siyahi bir kole vardi. Onu yakaladilar. Resulullah aleyhissalatu vesselam'in ashabi Ebu Sufyan ve arkadaslari hakkinda bilgi soruyorlardi. Kole:
"Ebi Sufyan hakkinda bilgim yok. Ancak (burada) Ebu Cehl, Utbe, Seybe ve Umeyye Ibnu Halef var!" dedi. O boyle soyleyince Ashab onu dovdu. O da: "Evet, ben size haber veriyorum. Bu Ebu Sufyan'dir!" dedi. Onu biraktiklari zaman baskalari sordular. O yine:
"Ben Ebu Sufyan hakkinda bir sey bilmiyorum, lakin burada halkin icinde Ebu Cehil, Utbe, Seybe, Umeyye Ibnu Halef var!" dedi. Boyle soyleyince onlar da ayni sekilde dovduler. Bu esnada Resulullah aleyhissalatu vesselam namaz kiliyordu. Bu hali gorunce namazi birakti ve: "Nefsimi kudret elinde tutan Zat-i Zulcelal'e yemin olsun, size dogruyu soyleyince onu dovuyorsunuz! Yalan soyleyince de birakiyorsunuz" dedi.
Ravi der ki: "Resulullah aleyhissalatu vesselam elini koyarak "burasi falancanin oldurulecegi yer, surasi fesmekancanin oldurulecegi yer" diye teker teker gosterdi."
Ravi der ki: "Allah'a yemin olsun onlardan hicbiri, Aleyhissalatu vesselam'in elini koydugu yerin disina sapmadan, gosterdigi yerlerde oldurulduler."
Muslim, Cihad 83, (1779); Ebu Davud, Cihad 125, (1681).

4200 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Bana Omer Ibnu'l-Hattab radiyallahu anh anlatti. Dedi ki: "Bedir gunu olunca, Aleyhissalatu vesselam musriklere bir bakti. Onlar bin kisiydiler. Halbuki ashabi ucyuzondokuz kisi. Hemen kibleye yonelip, ellerini kaldirdi. Rabbine sesli olarak soyle dua etmeye basladi:
"Ey Allahim! Bana vaadettigin (zaferi) yerine getir. Allahim! Bana zafer ver! Ey Allahim, eger ehl-i Islam'in bu bolugunu helak edersen artik yeryuzunde sana ibadet edilmeyecek!"
Ellerini uzatmis olarak yakarmalarina oyle devam etti ki, ridasi omuzundan dustu. Bunu goren Ebu Bekir radiyallahu anh yanina gelerek ridasini aldi omuzuna atti, sonra arkasindan yaklasip:
"Ey Allah'in Resulu! Rabbine olan yakarisin yeter. Allah Teala Hazretleri sana vaadini mutlaka yerine getirecek!" dedi. O sirada aziz ve celil olan Allah su vahyi inzal buyurdu: "Hani siz Rabbinizden imdad taleb ediyordunuz da O da: "Muhakkak ki ben size meleklerden birbiri ardinca bin(lercesi ile) imdad ediciyim" diyerek duanizi kabul buyurmustur" (Enfal 9). Gercekten Hak Teala Hazretleri o gun melerlerle yardim etti."

Muslim, Cihad 58, (1763); Buhari, Megazi 4; Tirmizi, Tefsir, Enfal (3081); Ebu Davud, Cihad 131, (2690).


Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4191-4200 ) -Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.

Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.