Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4271-4280 )
ALI IBNU EBI TALIB VE HALID IBNU VELID'IN
YEMEN'E GONDERILMESI (Veda Haccindan once)
4271 - Hz. Bureyde radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Ali radiyallahu anh'i humusu
(ganimetin beste birini) almak uzere Halid'e gonderdi. Halid radiyallahu anh,
humusu ona verdi. ali, ondan (kendine) bir cariye secti. Ali, geceleyin gusul
yapmis olarak sabahha erdi. Ali'ye kizmistim. Halid radiyallahu anh'a:
"Sunu gormuyor musun?" diye
soylendim. Sonra da Resulullah aleyhissalatu vesselam'a gelince durumu
anlattim.
"Ey Bureyde! buyurdular, sen Ali'ye
kiziyor musun?"
"Evet!" dedim.
"Kizma! buyurdular, zira onun humustaki
hissesi aldigindan fazladir." (Ondan sonra Ali en cok sevdigim insan
oldu.)"
Buhari, Megazi, 61.
ZU'L-HALASA GAZVESI
4272 - Cerir Ibnu Abdillah radiyallahu anh
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, bana: "Beni,
Zu'l-Halasa'dan kurtarmaz misin?" buyurdu. Bu, Has'am'da bir bina idi.
el-Kabetu'l Yemaniyye denmekte idi. Ahmes kabilesinden yuzelli atli ile oraya
vardim. Ahmesliler at besleyen insanlardi. Ben ise at uzerinde duramiyordum.
(Durumu Resulullah'a soyledim.) Aleyhissalatu vesselam gogsume vurdu; oyle ki,
parmaklarinin izini gogsumun uzerinde gordum. Sonra:
"Allah'im, Cerir'i (atinin ustunde) sabit
kil, onu hidayete ermis ve hidayet edici kil!" buyurdu. Ben gittim, onu
kirdim ve yaktim."
Buhari, Megazi 62, Cihad 154, 162,
Menakibu'l-Ensar 21, Edeb 68, Da'avad, 19; Muslim, Fadailu's-Sahabe 137; Ebu
Davud, Cihad 172, (2772).
ZATU'S-SELASIL GAZVESI
4273 - Ebu Osman en-Nehdi radiyallahu anh
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Amr Ibnu'l-As radiyallahu
anh'i Zatu's-Selasil ordusunun basinda gondermisti.
Amr Ibnu'l-As der ki: "(Ya Resulullah)
sana en sevgili insan kimdir?" dedim. "Aise'dir!" buyurdular.
Ben tekrar sordum:
"Erkeklerden kim?"
"Onun babasidir!" buyurdular. Ben
bir kere daha sorayim dedim:
"Sonra kim?"
"Omer" buyurdular ve bazi erkek
saydilar. Beni en sona atacak korkusuyla sukut edip baska sormadim."
Buhari, Megazi 63, Fedailu'l-Ashab 5; Muslim,
Fedailu'l-Ashab 8, (2384).
TEBUK GAZVESI
4274 - Ebu Musa radiyallahu anh anlatiyor:
"Ashabim, Resulullah aleyhissalatu vesselam'a usre (darlik) ordusu, yani
Tebuk Gazvesi sirasinda yuklerini koyacaklari deve hakkinda sormam icin beni
gonderdiler.
Yanina vardigimda meger ofkeliymis de ben
hissedememisim.
"Ey Allah'in Resulu, dedim, arkadaslarim
size, beni gonderdiler, kendilerine yuk devesi vermenizi istiyorlar."
"Vallahi ben onlara hicbir yuk devesi
veremem!" buyurdular. Ayrildim, ama uzgundum, hem yuk devesi
verilmeyisine, hem de bana kizmis olabilecegi korkusuyla uzgundum.
Arkadaslarimin yanina varip Aliyhissalatu vesselam'in soyledigini kendilerine
haber verdim.
Sonra Resulullah bana birini (Bilal'i)
gondererek beni cagirdi ve:
"Su cifti, su cifti, su cifti al! Bunlari
arkadaslarina gotur. Ve de ki:
"Allah -veya Resulullah- sizi bunlarla
tasiyacak, bunlara binin" dedi. Ben onlari arkadaslarima goturdum ve:
"Resulullah sizleri bunlarla tasiyacak.
Lakin, vallahi sizden biri, sizin icin ilk istedigim zaman, Resulullah'in
soyledigini ve vermen dedigini duyan birine gitmedikce yakanizi birakmam"
dedim. Arkadaslarim:
"Vallahi sen yanimizda (muttehem
degilsin), dogru soyledigine inaniyoruz. Ama sen yine de diledigini yap!"
dediler. Ebu Musa, onlardan bir grupla gitti. Resulullah aleyhissalatu vesselam'in
once soylemis oldugu sozu isitenlere vardilar. Bunlar Ebu Musa'nin kendilerine
soyledigi seyleri aynen soylediler."
Buhari, Megazi 78, 74, Humus 15, Zebaih 26,
Eyman 1, 4, 18, Kefaret 9, 10, Tevhid 56; Muslim, Eyman 8, (1649).
4275 - Vasile Ibnu'l-Eska' radiyallahu anh
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Tebuk Gazvesine katilmak
icin cagrida bulundu. Ben hemen ehlime gittim. Gazveye gitmeye yoneldim.
Resulullah'in ashabinin ilk kismi yola cikmisti bile. Medine'de seslenmeye basladim:
"(Ganimetten gelecek) hissesi tasiyana
olacak bir kimseyi (devesiyle) tasiyacak bir kimse yok mu?" diyordum.
Ensar'dan yasli bir zat:
"Kendisini munavebe ili bindirmem ve
yiyecegini de vermem karsiliginda (savastan elde edecegi) hissesi bize olmak
kaydiyla gotururum!" dedi. Ben:
"Anlastik!" dedim. Ensari:
"Oyleyse Allah'in bereketi uzere
yuru!" dedi. Boylece en hayirli bir arkadasla yola ciktim. Allah ganimet
de nasib etti, hisseme bir miktar deve isabet etti. Bunlari surup, (beni
devesine alan Ensariye) getirdim. Adam cikip devesinin havidindaki cullardan
biri uzerine oturdu, ve:
"Bu develeri sen geri sur!" dedi.
Sonra tekrar:
"Sen bu develeri ileri sur. (bana
getirme)!" dedi ve ilave etti: "Ben senin bu develerini degerli
goruyorum" dedi. Vasile de:
"Bu baslangicta anlastigimiz sarta gore
senin ganimetin!" dedim. Ama Ensari:
"Ey kardesimin oglu, ganimetini al. Ben
senin bu maddi payini istememistim (sevaba, manevi kazanca istirak etmeyi
dusunmustum)" dedi."
Ebu Davud, Cihad 123, (2676).
KISKANCLIK BOLUMU
4276 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah
kiskanctir, mu'min de kiskanctir. Allah'in kiskanmasi, mu'minin Allah'in haram
ettigi seyi yapmasidir."
Buhari, Nikah 107, Muslim, Tevbe 36, (2761);
Tirmizi, Rada' 14, (1168).
4277 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam'i isittim, soyle diyordu:
"Allah'dan daha kiskanc kimse yoktur. Bu sebeptendir ki fevahisin acigini
da kapalisini da haram kildi. Medihten Allah kadar hoslanan bir kimse de
yoktur. Bu sebeptendir ki nefsini medhetmistir."
Buhari, Nikah 107, Tefsir, en'am 7, Tefsir,
A'raf 1, Tevhid 15; Muslim, Tevbe 33, (2760); Tirmizi, Daavat 97, (3520).
4278 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh
anlatiyor: "Sa'd Ibnu Ubade radiyallahu anh dedi ki: "Ey Allah'in
Resulu, ben zevcemle birlikte bir adam yakalasam, dort sahid getirinceye kadar
ona muhlet mi taniyacagim?"
"Evet!" buyurdu Aleyhissalatu
vesselam. Sa'd:
"Asla dedi, seni hakla gonderen Zat-i
Zulcelal'e yemin olsun, sahid aramazdan once kilincimi indiririm."
Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Su efendinizin soyledigine bakin! Evet
(biliyoruz ki) o kiskanc bir adamdir. Ama ben ondan da kiskancim, Allah da
benden kiskanc."
Muslim, Li'an 16, (1498); Muvatta, Akdiye 17,
(2, 737); Ebu Davud, Diyat 12, (4532).
4279 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam bir gece yanimdan cikip gitmisti.
(Benim nobetimde) hanimlarindan birinin yanina gitmis olabilir diye icime
kiskanclik dustu. Geri gelince halimi anladi ve:
"Kiskandin mi yoksa?" dedi. Ben de:
"Evet! Benim gibi biri senin gibi birini
kiskanmaz da ne yapar?" dedim. Aleyhissalatu vesselam:
"Sana yine seytanin gelmis olmali"
dedi. Ben:
"Benimle seytan mi var?" dedim.
"Seytani olmayan kimse yoktur" dedi.
"Seninle de var mi?" dedim
"Evet, Ancak ona karsi Allah bana
yardimci oldu da musluman oldu!" buyurdu."
Muslim, Munafikun 70, (2815); Nesai,
Isretu'n-Nisa 4, (7, 72).
4280 - Yine Hz. Aise radiyallahu anha
anlatiyor: "Safiyye radiyallahu anha gibi guzel yemek yapani gormedim.
(Bir defasinda) Resulullah aleyhissalatu vesselam benim odamda iken, Safiyye
ona yemek yapip (gondermisti). Cok siddetli bir kiskanclik hissettim. Oyle ki
beni bir titreme sardi. (Gidip) kabini kirdim, sonra da pisman oldum ve:
"Ey Allah'in Resulu dedim, yaptigim bu
hareketin keffareti nedir?"
"Tabaga ayniyla tabak, yemege misliyle
yemek!" buyurdular."
Ebu Davud, Buyu 91, (3568); Nesai,
Isretu'n-Nisa 4, (7, 71).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4271-4280 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.