Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4291-4300 )
GIYBET EDENE NASIL MUKABELE EDILMELI?
4291 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Giybetin ne oldugunu biliyor
musunuz?"
"Allah ve Resulu daha iyi bilir!"
dediler. Bunun uzerine:
"Birinizin, kardesini hoslanmayacagi
seyle anmasidir!" aciklamasini yapti. Orada bulunan bir adam:
"Ya benim soyledigim anda varsa, (Bu da
mi giybettir?)" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Eger soyledigin onda varsa giybetini
yapmis oldun. Eger soyledigin onda yoksa bir de buhtanda (iftirada) bulundun
demektir."
Ebu Davud, Edeb 40, (4874); Tirmizi, Birr 23,
(1935); Muslim, Birr 70, (2589).
4292 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor:
"Ey Allah'in Resulu, sana Safiyye'deki su su hal yeter!" demistim.
(Bundan memnun kalmadi ve:)
"Oyle bir kelime sarfettin ki, eger o
denize karistirilsaydi (denizin suyuna galebe calip) ifsad edecekti"
buyurdu. Hz. Aise ilaveten der ki: "Ben Resulullah aleyhissalatu
vesselam'a bir insanin (tahkir maksadiyla) taklidini yapmistim. Bana hemen sunu
soyledi:
"Ben bir baskasini (kusuru sebebiyle soz
veya fiille) taklid etmem. Hatta (buna mukabil) bana, su su kadar (pek cok
dunyalik) verilse bile!"
Ebu Davud, Edeb 40, (4875); Tirmizi, Sifatu'l-Kiyame
52, (2503, 2504).
4293 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Mirac gecesinde, bakir tirnaklari olan
bir kavme ugradim. Bunlarla yuzlerini (ve goguslerini) tirmaliyorlardi.
"Ey Cebrail! Bunlar da kim?" diye
sordum.
"Bunlar, dedi, insanlarin etlerini
yiyenler ve irzlarini (sereflerini) payimal edenlerdir."
Ebu Davud, Edeb 40, (4878, 4879).
4294 - Mustevrid radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kim bir musluman(i giybet ve serefini
payimal etmek) sebebiyle tek lokma dahi yese, Allah ona mutlaka onun mislini
cehennemden tattiracaktir. Kime de musluman bir kimse(ye yaptigi iftira, giybet
gibi bir) sebeple (mukafaat olarak) bir elbise giydirilirse, Allah Teala
Hazretleri mutlaka, onun bir mislini cehennemden ona giydirecektir. Kim de
(mali, makami olan buyuklerden) bir adam sebebiyle bir makam elde eder (orada
salah ve takva sahibi bilinerek para ve makama konmak icin riyakarliklara girer)se
Allah Teala Hazretleri Kiyamet gunu onu murailer makamina oturtarak (rezil eder
ve murailere munasib azabla azablandirir.)"
Ebu Davud, Edeb 40, (4881).
4295 - Sa'id Ibnu Zeyd radiyallahu anh
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ribanin en kotusu, haksiz yere
muslumanin irzini (manevi sahsiyetini) rencide etmektir."
Ebu Davud, Edeb 40, (4876).
4296 - Muaz Ibnu Esed el-Cuheni radiyallahu
anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kim bir mu'mini bir munafiga
(giybetciye) karsi himaye ederse, Allah da onun icin, Kiyamet gunu, etini
cehennem atesinden koruyacak bir melek gonderir. Kim de muslumana kotulenmesini
dileyerek bir iftira atarsa, Allah onu, Kiyamet gunu, cehennem koprulerinden
birinin ustunde, soylediginin (gunahindan paklanip) cikincaya kadar
hapseder."
Ebu Davud, Edeb 41, (4883).
4297 - Hz. Cabir ve Hz. Ebu Hureyre
radiyallahu anhuma anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam
buyurdular ki:
"Ne fasik ne de mucahir (gunahi aciktan
isleyen) kimse icin soylenen giybet sayilmaz. Mucahir olan haric, butun ummetim
affa mazhar olmustur."
Rezin ilavesidir. Buhari'de ikinci kisim
mevcuttur. Edeb, 60; Muslim, zuhd 52, (2990).
4298 - Hz. Huzeyfe raadiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kattat (soz
tasiyan) cennete girmeyecektir."
Muslim'in rivayetinde "nemmam cennete
girmeyecektir" seklinde gelmistir.
Buhari, Edeb 50, Muslim, Iman 169, (105); Ebu
Davud, Edeb 38, (4771); Tirmizi, Birr 79, (2027).
4299 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bana kimse,
ashabimin birinden (canimi sikacak bir) sey getirmesin. Zira ben, sizin
karsiniza, icimde hic bir sey olmadigi halde cikmak istiyorum."
Tirmizi, Menakib (3893); Ebu Davud, Edeb 33,
(4860).
MUSIKI VE EGLENCE
4300 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam, benim yanimda iki cariye, Buas (savasi
ile ilgili hamasi) turkuler soylerken cikageldi. Gidip yatagin uzerine (yan
ustu uzandi ve yuzunu de (aksi istikamete) cevirdi. Derken (babam) Hz. Ebu Bekr
radiyallahu anh girdi. Derhal beni azarladi ve: "Resulullah'in hane-i
saadetlerinde seytan calgisi ha!" dedi. Bunun uzerine Resulullah
aleyhissalatu vesselam, ona yonelip.
"Birak onlari (soylesinler!)"
buyurdu. (Onlar sohbete dalip, bizden) dikkatlerini cekince, ben cariyelere goz
isareti yaptim, kalkip gittiler."
Hz. Aise devamla der ki: "Bir bayram
gunuydu. Siyahiler, mescidde kilinc-kalkan oyunu oynuyorlardi. Ben mi
Resulullah aleyhissalatu vesselam'dan taleb etmistim (bilemiyorum), yoksa o
(kendiliginden) mi "Seyretmek ester misin?" buyurdular. Ben:
"Tabii!" dedim. Kalkti, beni geri
tarafina aldi, yanagim yanaginin ustunde oldugu halde durduk.
"Ey Erfideogullari goreyim sizi
(oynayin)!" diyordu. Ben usaninca(ya kadar boyle devam ettik. Usandigimi
farkedince):
"Yeter mi?" buyurdular. Ben:
"Evet!" dedim.
"Oyleyse git!" dediler."
Buhari, Iydeyn 2, 3, 25, Cihad 81, Menakib 15,
Menakibu'l-Ensar 46, Nikah 82, 114; Muslim, Iydeyn 19, (892); Nesai, Iydeyn 35
- 36, (3, 195-197).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4291-4300 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.