4581 - Sa'd radiyallahu anh
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Tebuk'ten donunce, (sefere
katilmayip Medine'de kalmis olan) mutehallifinden bazilari onu karsiladilar. Bu
sirada toz kaldirdilar. Bunun uzerine beraberinde bulunanlardan bazilari
burunlarini sardi. Resulullah aleyhissalatu vesselam yuzundeki sargiyi cikardi
ve: "Nefsimi kudret elinde tutan zata yemin olsun. Medine'nin tozu, her
hastaliga sifadir!" buyurdu ve O'nun devamla "Cuzzamdan, barastan
(ala tenlilikten)" diye saydigini gordum."
Rezin tahric etmistir.
KUBA MESCIDI
4582 - Ibnu Omer
radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam her
cumartesi gunu Kuba mescidini binekli ve yaya olarak ziyaretederdi ve icinde
iki rek'at namaz kilardi."
Buhari, Fazlu's-Salat 3, 4,
I'tisam 16; Muslim, Hacc 516, (1399); Muvatta, Salat fi's-Sefer 71, (1, 167);
Nesai, Mesacid 9, (2, 37); Ebu Davud, Menasik 99, (2040).
4583 - Sehl Ibnu Huneyf
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular
ki:
"Kim evinden cikip
Kuba mescidine gelir ve orada iki rek'at namaz kilarsa bu ona bir umreye bedel
olur."
Nesai, Mesaciid 9, (2, 37).
UHUD DAGI
4584 - Hz. Enes radiyallahu
anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Uhud oyle bir dagdir
ki biz onu severiz, o da bizi sever."
Buhari, Cihad 71, 74,
Enbiya 8, 27, Et'ime 28, Da'avat 36, I'tisam 16; Muslim, Hacc 504, (1393);
Muvatta, Cami' 10, (2, 889); Tirmizi, Menakib, (3918).
AKIK VE ZU'L-HULEYFE
4585 - Ibnu Omer
radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Zu'l-huleyfe'de,
vadinin icinde istirahatgahinda iken yanina gelip kendisine: "Sen mubarek
Batha'dasin!" diyen olmus. Musa Ibnu Ukbe der ki: "Salim
rahimehullah, Abdullah'in devesini ihdirdigi mescidin yanina bizim de devemizi
ihdirirdi. Abdullah Ibnu Omer orada Resulullah'in istirahat ettigi yeri
arastirmak gayesiyle devesini ihtirirdi. Orasi, vadinin dibindeki mescidin
asagisinda, mescidle kible arasinda orta bir yerdir."
Buhari, Hacc 16, Hars 15,
I'tisam 16; Muslim, Hacc 434, (1346); Nesai, Hacc 24, (5, 126, 127).
4586 - Ibnu Abbas Hz. Omer
radiyallahu anhum ecmain'den naklen anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu
vesselam'in Akik vadisinde oldugu sirada soyle soyledigini isittim:
"Bana Rabbimden bir
elci geldi ve "Bu vadide namaz kil ve "Hacc icin de umre(ye niyet
ediyorum) de!" emretti."
Buhari, Hacc 16, Hars 15,
I'tisam 16; Ebu Davud, Menasik 24, (1800).
4587 - Imam Malik'ten
nakledildigine gore, soyle demistir: "Medine'ye giden hic kimseye, en az
iki rek'at namaz kilmadan Mu'arras'i gecmesi muvafik olmaz. Cunku bana
ulastigina gore, Resulullah aleyhissalatu vesselam, orada gecelemistir. Orasi
Medine'ye alti mil mesafededir."
Ebu Davud, Menasik 100,
(2045).
HICAZ
4588 - Amr Ibnu Avf
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular
ki:
"Bu din Hicaz'a
cekilecek. Tipki yilanin deligine cekildigi gibi. (Allah'a kasem olsun)! Yaban
kecisinin dagin tepesine siginmasi gibi, din de Hicaz'a siginacaktir. Bu din
garip olarak basladi, tekrar gariplige donecektir. Gariplere ne mutlu. O
garipler ki, benden sonra insanlarin sunnetimden bozduklari seyi islah
edecektir."
Tirmizi, Iman 13, (2632).
4589 - Hz. Cabir
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular
ki:
"Kalabalik ve kalp
katiligi sarktadir. Iman ise Hicaz ahalisi icerisindedir."
Muslim, Iman 92, (53).
ARAP YARIMADASI
4590 - Hz. Cabir
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'i isittim,
soyle diyordu:
"Seytan artik Arap
yarimadasinda namaz kilanlarin kendisine ibadet etmelerinden umidi kesti. Ancak
onlari aldatacaktir."
Muslim, Munafikun 65,
(2812).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.