Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4731-4740 )

4731 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Yaklasan bir serden yazik Araplara! Elini ceken ondan kurtulur."
Ebu Davud, Fiten 1, (4249).

ISMI ZIKREDILEN FITNELER

4732 - Huzeyfe radiyallahu anh anlatiyor: "Hz. Omer radiyallahu anh'in yaninda idik. Bize:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam'in fitne hakkindaki hadisini kim hafizasinda tutuyor?" dedi. Ben atilip: "Ben biliyorum!" dedim.
"Sen iyi cur'etlisin, nasilmis soyle bakalim!" dedim.
"Resulullah aleyhissalatu vesselam'i isittim. Demisti ki: "Kisinin fitnesi ehlinde, malinda, cocugunda, nefsinde ve komsusundadir. Oruc, namaz, sadaka, emr-i bi'l-maruf ve nehy-i ani'l-munker bu fitneye kefaret olur!"
Omer radiyallahu anh atilip: "Ben bu fitneyi kastetmemistim. Ben oncelikle denizin dalgalari gibi dalgalanacak (butun cemiyeti sarsacak) fitneyi kastetmistim!" dedi. Bunun uzerine ben:
"Ey mu'minlerin emiri! O fitne ile sizin ne alakaniz var! Sizinle onun arasinda kapali bir kapi mevcut!" dedim.
"Bu kapi kirilacak mi, acilacak mi?" dedi.
"Hayir acilmayacak, bilakis kirilacak!" dedim. Hz. Omer (hayiflanarak):
"(Eyvah!) Oyleyse ebediyen kapanmayacak!" buyurdu." Ravi der ki: "Biz Huzeyfe radiyallahu anh'a sorduk:
"Omer bu kapinin kim oldugunu biliyor muydu?"
"Evet dedi. Yarindan once bu gecenin olacagini bildigi katiyette onu biliyordu. Ben size hadis rivayet ettim; bos soz (ve efsane) anlatmadim."
Huzeyfe radiyallahu anh'a soruldu:
"O kapi kimdir?"
"Omer radiyallahu anh'tir!" buyurdu."
Buhari, Mevakitu's-Salat 4, Zekat 23, Savm 3, Menakib 25, Fiten 17, Muslim, Fiten 17, (144), Tirmizi, Fiten 71, (2259).

4733 - Muslim rahimehullah'in bir rivayetinde (Huzeyfe radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'i isittim. Demisti ki:
"Fitneler, tipki (kamislardan orulen) hasir gibi, (insanlarin kalbine) cubus cubuk atilir. Hangi kalbe bir fitne nufuz ederse onda siyah bir leke hasil olur. Hangi kalp de onu reddederse onda beyaz bir benek hasil olur. Boylece iki ayri kalp ortaya cikar: Biri cilali tas gibi bembeyazdir; dinyalar durdukca buna hicbir fitne zarar vermez. Digeri ise, alaca siyahtir. Tepetaklak duran testi gibidir; bu kalp, ne iyiyi iyi bilir, ne de kotuyu kotu. O, hevadan (beseri degerlerden) kendisine ne yutturulmussa, onu (hak veya batil) bilir."
Bu rivayette Huzeyfe radiyallahu anh der ki: "(Ey Omer!) Seninle o fitne arasinda kapali bir kapi vardir, kirilmasi yakindir!"
Hz. Omer atildi: "Ey babasiz kalasica! O kirilacak mi? Keske acilsaydi. Boylece tekrar (kapatilarak eski normal hale) donulurdu!"
Huzeyfe der ki: "Ben ona bu kapi ile oldurelcek veya olecek bir sahsin kinaye edildigini bildiren bir hadis soyledim. Mugalata (ve efsane anlatip bos laf) etmedim."
Ravi der ki: "Sa'd Ibnu Tarik'a (hadiste gecen) "esvedu murbad" tabiri ne demektir" diye sordum.
"Siyah uzerinde siddetli beyazliktir" dedi. Ben tekrar "el-Kuzu mechiyy" nedir? dedim. "Tepetaklak (ters cevrilmis) testi!" diye cevap verdi."
Muslim, Iman 231, (144).

4734 - Hz. Ebu Bekr radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ummetimden birkisim insanlar Dicle denen bir nehir yaninda. Basra denen genis bir duzluge inerler. Nehrin uzerinde bir kopru vardir. Oranin halki (kisa zamanda) cogalir ve muhacirlerin (muslumanlarin) beldelerinden biri olur. Ahir zamanda genis yuzlu, kucuk gozlu olan Beni Kantura gelip nehir kenarina inerler. Bundan boyle (Basra) halki uc firkaya ayrilir:
-Bir firka sigir ve kir develerinin peslerine takilip (kir ve ziraat hayatina donerler, bunlar) helak olurlar.
-Bir firka nefislerini(n kurtulusunu esas) alirlar (ve Beni Kantura ile sulh yolunu) tutarlar. Boylece bunlar kufre duserler.
-Bir firka da cocuklarini geride birakip onlarla savasirlar. Iste bunlar sehit olurlar."
Ebu Davud, Melahim 10, (4306).

4735 - Hassan Ibnu Atiyye, Cubeyr ibnu Nufeyr'den, o da Resulullah aleyhissalatu vesselam'in Zi-Mihber denen bir sahabisinden naklen anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Rumlarla guvenilir bir sulh yapacaksiniz. Onlar arkanizda (baskalarina) dusman olacaklar, sizler (de diger dusmanlarinizla) savasacak ve (Allah'in keremiyle) yardima mazhar olacaksiniz; ganimet elde edecek, selamete ereceksiniz. Sonra donup tepelikli bir cayira ineceksiniz. Hiristiyanlardan biri salibi kaldiracak ve: "Salib galebe caldi!" diyecek. Muslumanlardan bir adam ofkelenip onu (salibi) kiracak. Bunun uzerine Rum, (antlasmasina) ihanet edip buyuk bir savas icin toplanacak. Muslumanlar da silaha sarilip savasacaklar. Allah bu orduya sehadet lutfedecek."
Ebu Davud, Melahim 2, (4292, 4293) .

4736 - Resulullah aleyhissalatu vesselam'in zevcelerinden Ummu Seleme radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Bir halifenin olumu aninda (ehl-i hal ve akd arasinda) ihtilaf olacak. (O zaman) Medine ahalisinden bir adam (Mehdi), kacarak Mekke'ye gidecek. Mekke halkindan bir kismi ona gelecek ve (fitne cikar korkusuyla) istemedigi halde onu (evinden) cikaracaklar. Rukn ile Makam arasinda ona biat edecekler. Onlari (ortadan kaldirmak icin) Sam'dan bir ordu gonderilecek. Ordu Mekke-Medine arasindaki el-Beyda'da yere batirilacak. Insanlar bu (kerameti) gorunce ona Sam'in Ebdal'i ve Irak ahalisinin velileri ona gelip biat ederler. Sonra Kureys'ten, dayilari Kelb kabilesinden olan bir adam zuhur eder ve (Mehdi ve adamlarina) karsi bir ordu gonderir. Ama onlar bu orduya galebe calarlar. Bu ordu, Kelbi'nin (ihtirasiyla cikarilmis) bir ordudur. Bu Kelbi'nin ganimetine istirak edemeyen zarara ugramistir. (Mehdi), mali taksim eder. Halk arasinda peygamberlerinin sunnetini (ihya eder ve onun) ile amel eder. Islam yeryuzune yerlesir. Yedi yil hayatta kalir. -Bazi raviler dokuz yil demistir.- Sonra olur ve muslumanlar cenaze namazini kilarlar.-
Ebu Davud, Melahim 1, (4286, 4288, 4289).

4737 - Hz. Sevban radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Size cullanmak uzere, yabanci kavimlerin, tipki sofraya cagrisan yiyiciler gibi, birbirlerini cagiracaklari zaman yakindir."
Orada bulunanlardan biri: "O gun sayica azligimizdan mi?" diye sordu.
"Hayir, buyurdular. Bilakis o gun siz coksunuz. Lakin sizler bir selin getirip yigdigi cer-copler gibi hicbir agirligi olmayan cer-copler durumunda olacaksiniz. Allah, dusmanlarinizin kalbinden size karsi korku duygusunu cikaracak ve sizin kalplerinize zaafi atacak!"
"Zaaf da nedir ey Allah'in Resulu?" denildi.
"Dunya sevgisi ve olum korkusu!" buyurdular."
Ebu Davud, Melahim 5, (4297).

4738 - Hz. Huzeyfe radiyallahu anh diyor ki: "Vallahi bilemiyorum! Arkadaslarim gercekten unuttular mi yoksa unutmus mu gozukuyorlar? Allah'a kasem olsun, Resulullah aleyhissalatu vesselam, Kiyamete kadar gelecek fitne basilardan ucyuz ve daha fazla etbai bulunan herkesi, hicbirini birakmadan, bize ismiyle, babasinin ismiyle, kabilesiyle soyleyip haber verdi."
Ebu Davud, Fiten 1, (4243).

ISMEN ZIKREDILMEYEN FITNELER

4739 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Karanlik gecenin parcalari gibi olan fitnelerden once, hayirli ameller islemede acele edin. O fitne geldi mi kisi mu'min olarak sabaha erer de kafir olarak aksama girer. Mu'min olarak aksama erer de kafir olarak sabaha ulasir; dinini basit bir dunya menfaatine satar."
Muslim, Iman 186, (118); Tirmizi, Fiten 30, (2196).

4740 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Bu ummette dort (buyuk) fitne olacak. Sonuncusunda Kiyamet kopacak!"

Ebu Davud, Fiten 1, (4241).


Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4731-4740 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.