Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4781-4790 )

4781 - Suveyd Ibnu Gafle radiyallahu anh anlatiyor: "Ali radiyallahu anh dedi ki: "Ben size Resulullah aleyhissalatu vesselam'dan bir hadis soyleyince, Allah'a yemin olsun Aleyhissalatu vesselam'in soylemedigi bir seyi soylemektense gokten atilmayi tercih ederim. Ancak benimle sizin aranizda cereyan eden seyler hakkinda konusunca, bilesiniz harp hiledir. Zira ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'in soyle soyledigini isittim:
"Ahir zamanda yasca kucuk, akilca kit birtakim gencler cikacak. Yaratilmisin en hayirlisinin sozunu soylerler, Kur'an'i okurlar. Imanlari girtlaklarindan oteye gecmez. Okun avi delip gectigi gibi dinden cikarlar. Onlara nerede rastlarsaniz onlari gebertin. Zira, onlari oldurene, Kiyamet gunu, Allah'in verecegi ucret var."
Buhari, Fezailu'l-Kur'an 36, Menakib 25, Istitabe 6; Muslim, Zekat 154, (1066); Ebu Davud, Sunnet 31, (4767); Nesai, Tahrim 26, (7, 119).

4782 - Ebu Said ve Enes radiyallahu anhuma anlatiyorlar: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ummetimde ihtilaf ve ayriliklar meydana gelecek, (Onlardan) bir grup lafiyla guzel, ameliyle kotu olacak. Bunlar Kur'an'i okuyacaklar, ancak koprucuk kemiklerinden asagi gecmeyecek. Bunlar, dinden tipki okun avu delip gecmesi gibi cikarlar. Onlar, ok kirisine donmedikce bir daha dine geri gelmezler. Bunlar mahlukatin en seriridir. Onlari oldurene ve onlar tarafindan oldurulene ne mutlu! Onlar insanlari Kitabullah'a cagirirlar, fakat kitaptan zerre kadar nasipleri yoktur."
Yaninda bulunan Ashab: "Ey Allah'in Resulu dediler. Onlarin alameti nedir?" diye sordular da:
"Tiras olmak!" buyurdular."
Ebu Davud, Sunnet 31, (4765).Benzer bir rivayeti Ebu Saidi'l-Hudri'den Sahiheyn kaydetmistir. Buhari, Fezailu'l-Kur'an 36, Menakib 25, Edeb 95, Istitabe 6, 7; Muslim, Zekat 143-148, (1064); Muvatta, Kur'an 10, (1, 204, 205); Nesai, Zekat 79, (5, 87), Tahrim 26, (7, 119).

4783 - Hz. Enes'ten gelen bir rivayette (Resulullah soyle) buyurmustur: "Onlarin alameti tiras ve sacin yolunmasidir. Onlari gordugunuz zaman oldurun."

4784 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in Huneyn donusunde bir adam yanina geldi. Bu sirada Hz. Bilal'in eteginde gumus (para) vardi. Resulullah aleyhissalatu vesselam bundan avuc avuc alip insanlara dagitiyordu. Gelen adam:
"Ey Muhammed! Adil ol!" dedi. Aleyhissalatu vesselam (ofkeli olarak):
"Yazik sana! Ben de adil olmazsam kim adil olabilir? Eger adil olmazsam zarara ve husrana duserim!" buyurdular. Hz. Omer atilip:
"Ey Allah'in Resulu! Bana musaade buyurun su munafigin kellesini ucurayim!" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Halkin "Muhammed arkadaslarini olduruyor" diye dedikodu yapmasindan Allah'a siginirim. Bu ve arkadaslari Kur'an okurlar (ama okuduklari) hancerelerini asagi gecmez. Dinden, okun avi delip gectigi gibi cikip giderler!" buyurdular."
Buhari, Humus 16; Muslim, Zekat 142, (1063). Metin Muslim'inkidir.

HAKEMEYN HADISESI VE YEZID IBNU MUAVIYE'YE BIAT VAKASI

4785 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Hz. Hafsa radiyallahu anha'nin yanina girdim ve:
"(Ali ile Muaviye radiyallahu anhuma'nin Siffin'deki hadiseleri sebebiyle halka gelenleri goruyorsun. (Simdi Harameyn ve baska yerde hayatta kalan sahabeleri toplayip fikirlerini almak istiyorlar.) Bu hilafet ve emirlik meselesinde bana hicbir hak tanimadilar (bu sebeple gitmek istemiyorum, ne dersin?)" dedim.
"Katil. Cunku onlar seni bekliyorlar. Onlardan geri durmani, onlarin bir muhalefet saymalarindan korkarim!" dedi ve Abdullah, oraya gidinceye kadar Hafsa onu birakmadi. (Hakemlerin hukum vermesinden sonra) Hz. Muaviye bir hutbe irad etti ve (Abdullah'la babasi Omer'i kastederek) dedi ki:
"Kim bu hilafet meselesi hakkinda bizimle konusmak isterse kendini bize gostersin (meydana ciksin). Surasi muhakkak ki biz, halifelige ondan da babasindan da ehakkiz."
Habib Ibnu Mesleme der ki: "Abdullah'a: "Ona cevap vermedin mi?" dedim. Abdullah cevaben:
"Bu ise senden daha ehak olan, Islam adina sana ve babana karsi (Uhud'da, Hendek'te) mucadele vermis olan Ali radiyallahu anh'tir!" demek istedim. Fakat, herkesin arasina tefrika sokup, kan akitacak ve istemedigim bir manaya cekilecek bir kelime sarfetmekten korktum. Allah'in sabredene) cennette hazirladigi mukafaatlari da hatirlayarak (Muaviye'ye karsilik vermedim) demistir. Habib Ibnu Mesleme: "Bu tavri takdir ederek: "Sen bir fitneden (inayet-i ilahi ile) korunmus ve (ciddi) bir felaketten muhafaza edilmissin!" dedm" der."
Buhari, Megazi 29.

4786 - Ibnu'l-Museyyeb radiyallahu anh anlatiyor: "Ilk fitne yani Hz. Osman radiyallahu anh'in sehid edilmesi vukua geldigi zaman Ashab-i Bedr'den kimseyi hayatta birakmadi. Sonra ikinci fitne yani Harra hadisesi vukua geldi. Bu da Hudeybiye ashabindan kimseyi hayatta birakmadi. Sonra ucuncusu vukua geldi. O da insanlar arasinda akil ve kuvvet(sahabe) birakmadi."
Buhari, Megazi 11.

IBNU'Z-ZUBEYR DEVRI

4787 - Ebu Nevfel anlatiyor: "Abdullah Ibnu'z-zubeyr radiyallahu anhuma'yi (Mekke'deki) Akabetu'l-Medine (denilen yerde) (asilmis) gordum. Kureys ve diger halk onun yanina gelmeye baslamisti. Derken Abdullah Ibnu Omer radiyallahu anhuma da geldi. Yaninda durdu. "es-Selamu aleyke ey Ebu Hubeyb!" dedi ve bu selami uc kere tekrar etti. Sonra sozlerine devamla (uc kere de) "Vallahi seni bu isten men etmistim (ama beni dinlemedin)" deyip sunlari soyledi: "Vallahi, benim biildigime gore sen, cok oruc tutan, cok namaz kilan, yakinlara cokca yardimci olan bir kimseydin. Vallahi, en kotusu sen olan bir ummet mutlaka en hayirli bir ummettir!"
Haccac'a, Abdullah Ibnu Omer radiyallahu anhuma'nin Ibnu'z-Zubeyr karsisindaki tavri ve soyledigi bu sozleri ulasti. Derhal adam gondererek Ibnu'z-Zubeyr'in cesedini asili oldugu kutukten indirip, yahudilerin kabirlerine attirdi. Sonra annesi Esma Bindu Ebi Bekr radiyallahu anha'ya da bir adam gonderip cagirtti. Fakat kadincagiz gitmekten imtina etti. Haccac ikinci bir elci gonderdi ve: "Ya bana kendi rizanla gelirsin ya da, sana sac orgulerinden suruyerek getirecek birisini gonderirim!" dedi. Esma yine imtina edip:
"Sen, orgulerimden tutup beni surukleyecek birini gonderinceye kadar vallahi gelmeyecegim!" dedi. Haccac:
"Bana ayakkabilarimi gosterin!" dedi. Papuclarini alip, calimla kosup Esma'nin yanina girdi.
"Allah dusmanina ne yaptigimi gordun mu?" dedi.
"Ona dunyasini berbat ettigini, onun da senin ahiretini berbat ettigini gordum. Bana ulastigina gore ona: "Ey iki kusaklinin oglu!" demissin. Vallahi iki kusakli benim. Onlardan biriyle ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'in ve Ebu Bekr'in (hicret sirasindaki) yiyeceklerini bagladim. Digeri de, kadinin belinden ayirmadigi kusagidir. Sunu ilave edeyim ki, Resulullah aleyhissalatu vesselam bana: "Sakif'te bir yalanci, bir de zalim var!" demisti. Yalanciyi gorduk. Zalime gelince; bunun da ancak sen olacagini zannediyorum!" dedi. Haccac, hic cevap vermeden yanindan ayrildi."
Muslim, Fezailu's-Sahabe 229, (2545)
Rezin su ilavede bulundu: "Haccac (bilahare) demis ki: "Ben Esma'nin yanina onu uzmek icin girmistim, ama o beni uzdu."

HACCAC

4788 - Zubeyr Ibnu Adiy rahimehullah anlatiyor: "Hz. Enes Ibnu Malik radiyallahu anh'in yanina girdik. Haccac'in bize yaptiklarini sikayet ettik.
"Sabredin, buyurdu. Zira oyle gunlerle karsilasacaksiniz ki, her yeni gun, gidenden daha kotu olacak. Bu hal Rabbinize kavusuncaya kadar devam edecek. Ben bunu, Resulunuz aleyhissalatu vesselam'dan isittim."
Buhari, Fiten 6; Tirmizi, Fiten 35, (2207).

4789 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Sakif'ten bir yalanci, bir de zalim cikacaktir."
Tirmizi, Fiten 44, (2221).

4790 - Hisam Ibnu Hisan rahimehullah anlatiyor: "Haccac'in hukmen oldurdugu insanlarin miktari sayilmis. 120 bin kisiye ulastigi gorulmustur."

Tirmizi, Fiten 43, (2221).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4781-4790 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.