Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 481-490 )
481 - Cabir (radiyallahu
anh) anlatiyor: "Yahudiler: "Kadina arka istikametinden temas
edilirse cocuk sasi dogar" derlerdi. Bunun uzerine: "Kadinlariniz
sizin (evlad yetistiren) tarlanizdir. O halde tarlaniza dilediginiz gibi gelin"
ayeti nazil oldu" (Bakara 223).
Buhari, Tefsir, Bakara2,
39; Muslim, Nikah 117 (1435); Ebu Davud, Nikah 46, (2163); Tirmizi, Tefsir,
Bakara 2, (2982).
482 - Ibnu Abbas
(radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh), Resulullah
(aleyhissalatu vesselam)'a gelerek: "Ey Allah'in Resulu mahvoldum"
buyurdu. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Niye mahvoldun ne
var?" diye sorunca acikladi: "Bu gece binegimi ters cevirdim (arka
canibinden yanastim). "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hicbir cevap
vermedi. Cenab-i Hakk peygamberine su ayeti vahyetti: "Kadinlariniz sizin
tarlalarinizdir. Tarlaniza istediginiz gibi gelin." Duburunden ve hayiz
halinde temastan kacinmak sartiyla onden, arkadan, nasil istersen oyle
gel."
Tirmizi, Tefsir, Bakara 2,
(2984).
483 - Yine Ibnu Abbas
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Allah, Ibnu Omer (radiyallahu anh)'i
magfiret buyursun, bir hususta yanilmisti. Su Ensariler putperestti ve ehl-i
kitaptan Yahudilerle birlikte idiler. Ensar (Islam'dan once) ilim yonuyle
Yahudilerin kendilerinden ustun olduklarina inanirlardi. Bu sebeple onlarin
bircok davranislarini aynen taklid ediyorlardi. Ehh-i kitaba has adetlerden
biri de kadinlarina tek istikametten (yani on cihetten) yanasirlardi. Bu, kadin
icin de en uygun tarzdi. Ensar toplulugu, bu adeti de Yahudilerden aynen
almisti. Kureysliler ise, kadinlari hos olmayan sekilde acarlar, onlara arka
cihetlerinden, on cihetlerinden, sirt ustu yatmis vaziyette yenesirlardi.
Medine'ye muhacir olarak Mekkeliler gelince onlardan bir erkek Medineli bir
kizla evlendi. Erkek, kadina Kureys usulunce temas etmek istedi. Kadin buna
musaade etmedi. "Bizde kadina tek istikametten temas edilir, sen de oyle
yap, aksi halde bana dokunma" dedi.
Onlarin bu ihtilafi buyudu
ve herkes duydu. Oyle ki Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a da intikal etti.
Bunun uzerine Cenab-i Hakk su ayeti inzal buyurdu: "Kadinlariniz (cocuk
yetistirdiginiz) tarlanizdir. Tarlaya dilediginiz gibi gelin" (Bakara
223). "Diledigi gibi" den maksad (istikamet olarak) onlerinden, arkalarindan,
sirt ustu yatmis olarak. Ancak bu gelis cocuk mahalline olacak."
Ebu Davud, Nikah 46,
(2164).
484 - Ummu Seleme
(radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Kadinlariniz (cocuk yetistirdiginiz) tarlalarinizdir, tarlaniza
dilediginiz gibi gelin" ayetiyle ilgili olarak soyle buyurdu: "Tek
yoldan (ki o da cocuk yoludur) olmak kaydiyla dilediginiz sekilde temas
kurun"
Tirmizi, Tefsir, Bakara,
(2983).
485 - Hz. Aise (radiyallahu
anha) anlatiyor: "Kur'an'daki: "Allah sizi (dil aliskanligi olarak
maksadsiz yapilan) lagv yeminleriniz icin muaheze etmez"ayeti kisinin
sozunde sikca kullandigi, "vallahi evet", "billahi hayir"
gibi yeminleri icin nazil oldu."
Buhari, Eyman 14, Tefsir,
Maide 8; Ebu Davud, Eyman 7, (3254); Muvatta, Eyman 9, (2, 477).
Yukaridaki metin Buhari'den
alinmadir. Hadisi, Ebu Davud hem Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in sozu
olarak hem de Hz. Aise (radiyallahu anha)'nin sozu olarak iki sekilde rivayet
etmistir.
Imam Malik Muvatta'da bu
hadisle ilgili olarak sunu soyler: "Bu mevzuda isittigimin en guzeli
sudur: "Ayette gecen "Lagv", bir kimsenin oyle bildigi icin bir
sey hakkinda yaptigi yemindir, ancak sonradan, o seyin, bildigi gibi olmadigini
anlar. Bu durumda yaptigi yemin icin kefaret gerekmez. Ancak bir kimse de cikip,
gunahkar ve yalanci oldugunu bile bile, birilerini memnun etmek veya bir mali
elde etmek icin yemin ederse bu oylesine buyuk bir gunahtir ki, bunun kefareti
yoktur."
486 - Ibnu Abbas
(radiyallahu anhuma), "Kur'an-i Kerim'deki: "Kocalari, bekleme muddeti
icinde barismak isterlerse onlari geri almaya (herkesten) cok
layiktirlar..." (Bakara 228) ayeti hakkinda sunu soyledi: "Erkek
hanimini uc talakla da bosasa hanimini geri almaya herkesten daha cok hak
sahibi idi. Ancak bu hukum, Cenab-i Hakk'in su sozu ile neshedildi:
"Bosanma iki defadir. Ya iyilikle tutma ya da iyilik yaparak
birakmadir..." (Bakara 229).
Ebu Davud, Talak 10,
(2195); Nesai, Talak 74, (6, 212).
487 - Urvetu'bnu'z-Zubeyr
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Cahiliye devrinde kisi hanimini bosar,
iddeti sona ermeden geri almak isterse, alma hakkina sahipti. Bu sekilde bin
kere bosayip geri donebilirdi. (Bu hal bir adamin su hadisesine kadar devam
etti.) Bir gun adam hanimini bosadi ve iddeti dolmak uzere iken hanimini geri
aldi, sonra tekrar bosadi ve hanimina: "Allah'a kasem olsun seni evime
almiyorum ve ebediyen baskasina da helal olmayacaksin" dedi. Kadin:
"Bu nasil olur?" deyince, adam: "Seni bosuyorum, iddetin
dolmadan tekrar geri alacagim ve bu boylece devam edip gidecek" dedi.
Kadin Hz. Aise (radiyallahu anha)'ye gitti, durumu anlatti. Hz. Aise cevap
vermedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i bekledi. Gelince vak'ayi
anlatti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da cevap vermedi (vahiy bekledi).
Cenab-i Hakk su ayeti inzal buyurdu: "Bosama iki defadir ya iyilikle tutma
ya da iyilik yaparak birakmadir" (Bakara 229). O gunden itibaren insanlar
bu yeni talaka yoneldiler, bosayan da bosamayan da. "
Tirmizi, Talak 16, (1192);
Muvatta, Talak 80, (2, 588). (Parantez icindeki aciklayici kisimlar
Tirmizi'deki ziyadeden alinmistir.
488 - Ma'kil Ibnu Yesar
(radiyallahu anh) anlatiyor: Benim bir kizkardesim vardi. Evlenmek icin buna
muracaat edenler oldu. Fakat kimseye musbet cevap vermiyordum. Derken amcamin
oglu istedi. Kiz kardesimi ona nikahladim. Allah'in diledigi kadar bir muddet
beraber yasadilar. Sonra amcam oglu onu talak-i ric'i ile bosadi. Ancak tekrar
almadan terketti. Iddeti tamamlandi. Kiz kardesimle evlenmek isteyenler bana
muracaat edince amcam oglu da, muracaat ederek tekrar almak istedi. Kendisine:
"Daha once de cok isteyenler oldu, kimseye vermedim, seni hepsine tercih
ederek sana verdim, seninle evlendirdim. Sen onu talak-i ric'i ile bosadin.
(Geri alma hakkin oldugu halde terkettin ve iddeti doldu. Baskalari istemeye gelince,
sen de talib oldun, taleble almak istiyorsun. Allah'a kasem olsun onu asla sana
vermeyecegim" dedim. Ma'kil der ki: Bunun uzerine benim hakkimda su ayet
nazil oldu: "Kadinlari bosadiginiz zaman iddetlerini bitirdiler mi,
aralarinda mesru bir surette anlastiklari takdirde, artik kendilerini
kocalarina nikah etmelerin engel olmayin" (Bakara 232). Yine Ma'kil ilave
ediyor: "Ayet uzerine, yeminim icin kefarette bulundum ve kiz kardesimi,
eski kocasina nikahladim"
Buhari, Tefsir, Bakara 2,
40, Talak 44; Ebu Davud, Nikah 21,(2087); Tirmizi, Tefsir, Bakara 2, (298).
Buhari'nin bir rivayetinde
soyle denir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ma'kil'i cagirdi, ayeti
kendisine tilavet buyurdu. Bunun uzerine o, muskulpesendligi birakti ve
Allah'in emrine boyun egdi"
Buhari, Talak 44.
489 - Ibnu Abbas
(radiyallahu anhuma) Kur'an'in: "(Vefat iddeti bekleyen) kadinlari nikahla
isteyeceginizi citlatmanizda.... uzerinize bir vebal yoktur" (Bakara 235)
ayetinden maksadi, "Evlenmeyi arzu eden kisinin: "Ben nikahlanmak istiyorum,
kadina ihtiyacim var, saliha bir kadina kavusmak istiyorum"
demesidir" diye aciklamistir.
Buhari, Nikah, 34.
490 - Hz. Ali (radiyallahu
anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hendek Savasi
sirasinda "Allah onlarin evlerini ve kabirlerini atesle doldursun, bizim
orta namazimizamani oldular, gunas batincaya kadar kilamadik" buyurdu.
Bir rivayette: "Bizi,
salat-i vusta olan ikindi namazindan alikoydular" denir. Bir diger
rivayette: "Sonra ikindiyi aksamla yatsi arasinda kildik" denir.
Buharí, Tefsir, Bakara 2,
42, Cihad 98, Megazi 29, Daavat 58; Muslim, Mesacid 202-206, (627); Ebu Davud
5, (409); Tirmizi, Tefsir, Bakara 2, (2987); Nesai, Salat 14 (1, 236); Ibnu
Mace, Salat 6, (684).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 481-490 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.