Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4891-4900 )
4891 - Ebu'l-Hakem el-Beceli anlatiyor:
"Ebu Hureyre ve Ebu Said radiyallahu anhuma'yi dinledim. Resulullah
aleyhissalatu vesselam'in soyle soyledigini muzakere ediyorlardi:
"Eger sema ve arz ehli bir mu'minin
kanini (haksiz yere dokmede) istirak etselerdi, Allah her ikisini birden
cehenneme atardi."
Tirmizi, Diyat 8, (1398).
4892 - Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Iman, ihanetle oldurmeye bagdir, mu'min
ihanet suretiyle oldurulmez."
Ebu Davud, Cihad 169, (2769).
4893 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Yeryuzunde haksiz yere oldurulen bir
insan yoktur ki katilin gunahindan bir misli Hz. Adem'in ilk ogluna (Kabil'e)
gitmemis olsun. Cunku o, haksiz oldurme yolunu ilk acandir."
Buhari, Diyat 2, Enbiya 1, I'tisam 15; Muslim,
Kasame 27, (1677); Tirmizi, Ilm 14, (2675); Nesai, Tahrim 1, (7, 82).
4894 - Yine Ibnu Mes'ud radiyallahu anh
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"(Kiyamet gunu) bir adam bir baskasinin elinden tutmus olarak gelir ve:
"Ey Rabbim! Bu, beni oldurdu!" der.
Aziz ve celil olan Allah da:
"Onu niye oldurdun?" diye sorar.
Adam:
"Izzet senin icin olsun diye
oldurdum!" der. Rab Teala:
"Izzet benim icindir!" buyurur. Bir
baska adam da bir baskasinin elinden tutmus olarak gelir ve:
"Ey Rabbim! Bu, beni oldurdu!" der.
Aziz ve Celil olan Allah:
"Onu niye oldurdun?" diye sorar.
Adam:
"Izzet falancanin olsun diye
oldurdum!" der Rab Teala:
"Izzet falancanin degildir!"
buyurur. Adam (oburunun) gunahiyla doner."
Nesai, Tahrim 2, (7, 84).
4895 - Mikdad Ibnu'l-Esved radiyallahu anh'in
anlattigina gore soyle demistir:
"Ey Allah'in Resulu! Ben kuffardan bir
adama rastlasam ve aramizda mukatele ciksa. O kiliciyla vurup elimin birini
kesip atsa. Sonra adam (sikisip) bana karsi bir agaca siginsa ve:
"Allah icin musluman oldum!" dese,
bu sozunden sonra ben onu oldurebilir miyim?" Resulullah aleyhissalatu
vesselam:
"Hayir! Sakin onu oldurme" buyurdu.
Ben israr ettim:
"Ama ey Allah'in Resulu! O benim bir
elimi kesti ve sonra musluman oldugunu soyledi" dedim. Resulullah
aleyhissalatu vesselam:
"Hayir! Sakin onu oldurme, eger oldurursen,
o adam, sen onu oldurmezden onceki senin makamindadir ve sen de, onun soyledigi
kelimeyi soylemezden onceki durumunda olursun!" buyurdular."
Buhari, Diyat 1, Megazi 11; Muslim, Iman 155,
(95); Ebu Davud, Cihad 104, (2644).
4896 - Harise Ibnu Mudarrib anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam, Furat Ibnu Hayyan'in oldurulmesini
emretti. Bu adam Ebu Sufyan'in casusu ve ayni zamanda Ensar'dan bir zatin
halifi (muttefiki) idi. Derken o, ensar'dan mutesekkil bir halkaya ugradi ve:
"Ben muslumanim!" dedi. Bunun uzerine:
"Ey Allah'in Resulu! Furat Ibnu Hayyan
"Ben muslumanim" diyor!" denildi. Resulullah aleyhissalatu
vesselam da:
"Sizden bir kisim erkekler var.
Kendilerini (dilleriyle itiraf ettikleri) imanlarina havale ediyor(soylediklerini
tasdik ediyor)uz. Iste onlardan biri de Furat Ibnu Hayyan'dir!"
buyurdular."
Ebu Davud, Cihad 109, (2652).
KATLIN MUBAH OLDUGU YERLER
4897 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Allah'tan baska ilah olmadigina ve benim
de Allah'in Resulu bulunduguma sehadet eden kimsenin kani, uc hal disinda helal
degildir:
-Zina yapan dul.
-Cana can kisas.
-Dinden cikip cematten ayrilan."
Buhari, Diyat 6; Muslim, Kasame 25, (1676);
Ebu Davud, Hudud 1, (4352); Tirmizi, Diyat 10, (1402); Nesai, Tahrim 5, (7, 90,
91), Kasame 5, (8, 13).
4898 - Muharik anlatiyor: "Resulullah
aleyhissalatu vesselam'a bir adam gelerek: "Ey Allah'in Resulu! Bir adam
gelip malimi almaya kalkarsa (ne yapayim)?" dedi.
"Ona Allah'i hatirlat!" cevabini
verdi. Adam tekrar:
"Hatirlamazsa! (ne yapayim?)" dedi.
Aleyhissalatu vesselam:
"Etrafindaki muslumanlardan yardim talep
et!" buyurdu. Adam:
"Etrafimda hic musluman yoksa ne
yapayim?" dedi.
"Oyleyse sultandan yardim iste!"
buyurdu. Adam:
"Sultan benden uzaksa?" dedi.
Aleyhissalatu vesselam:
"Bir ahiret sehidi oluncaya veya malini
koruyuncaya kadar malin icin mucadele et!" buyurdular."
Nesai, Tahrim 21, (7, 113).
4899 - Cundub radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sihirbaza
tatbikedilecek hadd cezasi kilicla vurmaktir."
Tirmizi, Hudud 27, (1460).
4900 - Abdurrahman Ibnu Sa'd Ibnu Zurare'nin
anlattigina gore, kendisine, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in zevcelerinden
Hz. Hafsa radiyallahu anha'nin mudebber kildigi bir cariyesi, kendisine sihir
yaptigi icin, sihri sebebiyle oldurtmustur."
Muvatta, Ukul 14, (2, 871).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4891-4900 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.