Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4931-4940 )
4931 - Imam Malik'e ulastigina gore, Mervan,
Hz. Muaviye radiyallahu anh'a yazarak: "Kendisine adam olduren bir sarhos
getirildigini bildirir ve hukmunu sorar. Hz. Muaviye: "Onu oldur (kisas
uygula)!" cevabini verir."
Muvatta, Ukul 15, (2, 872).
4932 - Hz. Ali radiyallahu anh anlatiyor:
"Bir yahudi kadin Resulullah aleyhissalatu vesselam'a setimde bulunuyor,
hakaretler ediyordu. Bir adam onu bogarak oldurdu. Resulullah aleyhissalatu
vesselam kadinin kanini batil kildi."
Ebu Davud, Hudud 2, (4362).
4933 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma
anlatiyor: "Ama yani gozleri kor bir zat, ummu veled olan cariyesini,
Resulullah aleyhissalatu vesselam'a setmettigi icin oldurdu. Resulullah
aleyhissalatu vesselam cariyenin kanini heder eddetti."
Ebu Davud, Hudud 2, (4361); Nesai Tahrim 16,
(7, 107, 108).
AKRABALARIN CINAYETI
4934 - Sa'lebe Ibnu Zehdem el-Yerbu'i
radiyallahu anh anlatiyor: "Ensardan bir grup insan gelip:
"Ey Allah'in Resulu! Sunlar Beni sa'lebe
Ibnu Yerbu'dur. Cahiliye devrinde falan kimseyi oldurduler!" dedi.
Aleyhissalatu vesselam sesini yukselterek:
"Bir kimse digerinin cinayetinden sorumlu
olmaz" buyurdular."
Nesai, Kasame 39, (8, 53).
4935 - Tarik el-Muharibi anlatiyor: "Bir
adam (gelerek):
"Ey Allah'in Resulu! Sunlar, Cahiliye
devrinde falancayi olduren Beni Sa'lebe kabilesidir. Onlardan intikamimizi
aliver!" dedi. Bu soz uzerine Aleyhissalatu vesselam, ellerini oylesine
kaldirdi ki, koltuk altlarinin beyazligini gordum. Soyle diyordu: "Anne,
cocugu adina cinayet islemez (cinayeti kendi adinadir).!" Resulullah bu
sozu iki kere tekrar ettiler."
Nesai, Kasame 39, (8, 55).
DELIL OLMADAN ZANIYI OLDUREN
4936 - Sa'id Ibnu'l-Museyyeb merhum anlatiyor:
"Sam ehlinden bir kimse, haniminin yaninda bir erkek yakalamisti. Erkegi
de kadini da oldurdu. Muaviye radiyallahu anh, katil hakkinda hukum vermekte
zorluk icinde kaldi. Meseleyi Ali Ibnu Ebi Talib'e sormasi icin Ebu Musa
radiyallahu anhuma'ya yazdi.
Hz. Ali radiyallahu anh: "Bu benim
diyarimda (Irak'ta) vaki olmayan bir hadisedir, hukmunu bana sizin soylemenizi
istiyorum!" dedi. Ebu Musa radiyallahu anh da:
"Bu hususta sana sormam icin bana Muaviye
radiyallahu anh yazmisti" dedi. Hz. Ali radiyallahu anh:
"Ben Ebu'l-Hasan'im! Eger katil dort
sahid getiremezse ipiyle (maktul tarafa) verilir (kisas yapilir)!"
buyurdu."
Muvatta, Akdiye 18, (2, 737).
AGIR BIR CISIMLE OLDURMENIN HUKMU
4937 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor:
"Bir yahudi, gumus takilari icin bir cariyeyi tasla oldurmustu. Cariye
Resulullah aleyhissalatu vesselam'a getirildi. Henuz canini teslim etmemisti.
Kadincagiza (birkisim isimler sayilarak):"Seni falanca mi oldurdu?"
diye soruldu. Basiyla: "Hayir!" diye isaret etti. "Seni falan mi
oldurdu?" diye bir baska isim zikredildi. Kadincagiz yine:
"Hayir!" manasinda basiyla isaret etti. Ucuncu kere sordu. Bu sefer:
"Evet!" dedi ve basiyla isaret etti.
Bunun uzerine Aleyhissalatu vesselam adami
(yakalatti, adam sucunu itiraf etti) o da iki tasla oldurdu, basini iki tas
arasinda ezdi."
Buhari, Diyat 7, 4, 5, 12, 13, Husumat 1,
Vesaya 5; Muslim, Kasame 15, (1672); Ebu Davud, Diyaut 10, (4527, 4528, 4529),
14, (4538); Tirmizi, Diyat 6, (1394); Nesai Kasame 11, (8, 22).
ILAC VE ZEHIRLE OLDURME
4938 - Amr Ibnu Su'ayb an ebihi an ceddihi radiyallahu
anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kim sahte doktorluk yapar ve kendisinden
tedavi olunmazsa bu kimse (sebep olacagi neticeyi) tazmin eder."
Ebu Davud, Diyat 25, (4586); Nesai, Kasame 38,
(8, 52-53); Ibnu Mace, Tibb 16, (3466).
4939 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh
anlatiyor: "Yahudilerden bir kadin Resulullah aleyhissalatu vesselam'a
zehir katilmis bir koyun hediye etti. Resulullah aleyhissalatu vesselam,
(bidayette) kadina dokunmadi."
Ebu Davud, Diyat 6, (4509).
DIS
4940 - Imran Ibnu Husayn radiyallahu anhuma
anlatiyor: "bir adam bir adamin elini isirmisti. Eli isirilan, oburunun
agzindan elini (hizla) cekti. Bu yuzden isiranin iki disi dokuldu. Bunun
uzerine ihtilaf edip Resulullah aleyhissalatu vesselam nezdinde dava actilar.
"Biriniz digerininelini erkek deve gibi
isirmaya mi kalkti? Bunun icin sana diyet yok!" buyurdular."
Buhari, Diyat 18; Muslim, kasame 19, (1673);
Tirmizi, Diyat 20, (1416); Nesai, Kasame 17, (8, 28, 29).
Muslim'in bir diger rivayetinde su ziyade
gelmistir: "Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Bana ne emrediyorsun?
Elini agzina koymasini soyleyeyim de onu boga gibi disleyesin oyle mi? Ver
elini de isirsin, sonra cik!" buyurdular."
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4931-4940 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.