Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4941-4950 )
4941 - Hz. Enes Ibnu Malik radiyallahu anh
anlatiyor: "Halasi Rubeyyi', bir genc kizin on disini kirmisti. Ondan
affetmesini talep ettiler, kabul etmediler; diyet teklif ettiler, bunu da kabul
etmediler. Resulullah aleyhissalatu vesselam'a gittilerse de, kiz tarafi kisas
talebinde direndiler. Aleyhissalatu vesselam bunun uzerine kisas emretti.
Enes Ibnu'n-Nadr: "Rubeyyi'nin disi
kirilir mi? Hayir! Seni hak ile gonderen Zat-i Zulcelal'e yemin olsun, onun
disi kirilmaz!" dedi. Bunun uzerine Aleyhissalatu vesselam:
"Allah'in oyle kullari var ki, (bir is icin)
Allah'a yemin etse, Allah onu bos cevirmeyip diledigini yerine getirerek
yemininde hanis kilmaz" buyurdular."
Buhari, Diyat 19, Sulh 8, Tefsir, Bakara 23,
Tefsir, Maide 6; Muslim, Kasame 24, (1675); Ebu Davud, Diyat 39, (4595); Nesai,
Kasame 16, (8, 27).
KULAK
4942 - Imran Ibnu Husayn radiyallahu anhuma
anlatiyor: "Fakirlere ait bir oglan cocugu, zenginlere ait bir oglan
cocugunun kulagini kopardi. Oglanin ailesi Aleyhissalatu vesselam'a gelip:
"Ey Allah'in Resulu! Bizler fakirleriz!" dediler. Resulullah
aleyhissalatu vesselam cani tarafa bir ceza takdir etmedi."
Ebu Davud, Diyat 27, (4590); Nesai, Kasame 14,
(8, 26).
TOKAT
4943 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma demistir
ki: "Bir adam, Cahiliye devrinde yasamis bir atamiza sovmustu. (Babam)
Abbas radiyallahu anh ona bir tokat asketti. Bunun uzerine adamin yakinlari
gelerek:
"O nasil tokat askettiyse mutlaka biz de
ona tokat vuracagiz!" dediler ve silahlarini kusandilar. Bu durum
Aleyhissalatu vesselam'a ulasti. Hemen gelip minbere cikti ve: "Ey
insanlar! Yeryuzu ahalisinden kimin Allah katinda en mukerrem oldugunu
biliyorsunuz?" buyurdular. Hepsi birlikte:
"Siz ey Allah'in Resulu!" cevabini
verdiler Aleyhissalatu vesselam:
"Bilesiniz! Abbas bendendir, ben de
ondanim! Olulerimize sovmeyin, aksi halde dirilerimizi uzersiniz!"
buyurdular. bunun uzerine halk gelip:
"Ey Allah'in Resulu! senin gadabindan
Allah'a siginiriz, bizim icin magfiret dileyiverin!" dediler."
Nesai, Kasame 21, (8, 33).
KISASIN YERINE GETIRILMESI
4944 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Oldurme tarzinda insanlarin en olculusu,
iman sahipleridir."
Ebu Davud, Cihad 120, (2666); Ibnu Mace, Diyat
30, (2681, 2682).
4945 - Abdullah Ibnu Zeyd el-Ensari
radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam musle
(denen goz cikarmak, burun, dudak, kulak kesmek, karin desmek gibi
tecavuzler)'den, yagmaciliktan men etti."
Buhari, Mezalim 30, Zebaih 25.
4946 - Ibnu Firas, Hz. Omer radiyallahu
anh'tan nakladiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'i gordum,
(baskasinin lehine olarak) kendi nefsine kisas uyguluyordu."
Nesai, Kasame 23, (8, 34).
AFFETME HAKKINDA
4947 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam'i, kendisine her ne zaman kisas bulunan
bir dava getirildiginde, mutlaka her seferinde affetmeyi emrediyor gordum."
Ebu Davud, Diyat 3, (4497); Nesai, Kasame 27,
(8, 37, 38).
4948 - Hz. Bureyde radiyallahu anh anlatiyor:
"Bir adam Resulullah aleyhissalatu vesselam'a bir adam getirip:
"Bu adam kardesimi oldurdu!" diye
sikayette bulundu. Resulullah da:
"Git sen de onu oldur, tipki kardesini
oldurdugu gibi!" buyurdular. Adamcagiz sikayetciye:
"Allah'tan kork, beni affet! Cunku af
senin icin buyuk bir ucrete sebeptir.. Senin icin de, kardesin icin de Kiyamet
gunu daha hayirlidir!" dedi. Adam da onu saliverdi. Durum Resulullah
aleyhissalatu vesselam'a haber verildi. Resulullah (onu cagirtip) sordu. Adam
(caninin) kendisine soylediklerini haber verdi."
(Ravi devamla) der ki: "(Resulullah
aleyhissalatu vesselam): "Onu azat et! Aslinda onu azad etmen, onun icin,
Kiyamet gunu onun sana yapacagindan daha hayirliydi. O gun: "Ey Rabbim!
diyecek, suna sor bakalim, beni niye oldurmustu?"
Nesai, Kasame 6, (8, 18).
4949 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Maktulun kisas talep eden velilerine,
(katillerden) birini affederek kisastan kacinmalari gerekir. Kadin dahi olsa,
en yakin olan baslasin."
Ebu Davud, Diyat 16, (4538); Nesai, Kasame 29,
(8, 39).
KASAME
4950 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor:
"Cahiliye devrinde gorulen ilk kasame hadisesi, biz, Beni Hasim icinde
cereyan etmisti. Beni Hasim'dan (Amr Ibnu Alkame Ibni'l-Muttalib Ibni Abdi
Menaf adinda) bir erkegi, Kureys'in bir baska koluna mensup (Hidas Ibnu
Abdillah Ibni Ebi Kays el-Amiri adinda) bir adam ucretle tutmustu. (Amr)
develerle birlikte (Hidas'la) yola cikti. Beni Hasim'den bir kimse ona ugradi.
Bu adamin deri cuvallarinin ipi kopmustu.
"Bana yardim et, ip ver de su cuvallarima
baglayayim, develer urkmesin!" dedi, o da ona bir ip verdi ve onunla
cuvallari bagladi. Konakladiklari vakit bir tanesi haric butun develer
baglandi. Onu ucretle tutan patron:
"Bu deve niye baglanmadi?" diye
sordu. Oburu: "Bunu baglayacak ip yok!" dedi.
"Pekiyi onun bagi nerede?" diye
sordu ve efendi hizmetciye bir sopa firlatti. Megerse onun eceli bu degnekte
imis. (Adam yaralanir, fakat daha olmeden) Yemenli bir zaz kendisine ugrar.
Yemenliye sorar:
"Sen hacc mevsiminde Mekke'de hazir
bulunur musun?"
Adam: "Bazan bulunurum, bazan
bulunmam" der. Yarali ona:
"Benim icin bir elcilik yapar
misin?" diye ilave eder. Adam:
"Evet yapar (istediginizi
duyururum)" der. Yarali:
"Sen hacc mevsiminde hazir bulundugun
zaman: "Ey Kureysliler!" diye bagir. Sana "Buyur!"
ettikleri vakit: "Ey Hasimogullari!" de.! Onlar: "Buyur!"
edince Ebu Talib'i sor. Ona: "Benni falancanin bir ip sebebiyle
oldurdugunu haber ver!" der.
Bunu soyledikten sonra o isci vefat eder.
Onu ucretle tutan patron, (Mekke'ye) donunce
Ebu Talib yanina gelerek (oleni) sorup: "Arkadasiniza ne oldu?" der.
O da:
"Hastalandi, (tedavisi icin) elimizden
geleni yaptik. (Ama maalesef) oldu, defin isini de ben uzerime aldim!"
diye cevap verir. Ebu Talib:
"O, senin bu alakani hak etmisti"
der. Aradan bir muddet gecer.
Sonra olen ucretlinin vasiyette bulundugu
Yemenli zat hacc mevsiminde gelir ve:
"Ey Kureysliler!" diye seslenir.
(Kureysliler toplanip):
"Iste biz Kureyslileriz!" derler. Bu
sefer adam:
"Ey Hasimogullari!" der. Onlar:
"Iste biz Beni Hasimiz!" derler.
Adam bu sefer de:
"Ey Ebu Talib!" der. Kendisine:
"Iste su Ebu Talib'tir!" derler. Adam:
"Bana falan kimse, size bir elcilik
(yapmami, bir haber) teblig etmemi soylemisti. O da su: Onu falan kimse bir ip
yuzunden oldurmus" der. Bunun uzerine Ebu Talib ona gidip:
"Bizden uc seyden birini sec: Istersen
yuz deve ode, zira sen bizim adamimizi oldurdun. (Bu iddiamizi inkar edecek
olursan), dilersen, kavminden elli kisi senin oldurmedigine dair yemin
etsinler. Bunlara itiraz edecek olursan, biz de seni onun sebebiyle
oldurecegiz.!" der. Adam kavmine gelip durumu haber verir.
"Yemin edelim!" derler. Onlardan bir
erkege nikahli olup, dogum da yapmis olan Beni Hasimli bir kadin gelip:
"Ey Ebu Talib! Benim su oglumu o elli
kisiden bir adam yerine tutmani, fakat ona, (yeminlerinin yaptirildigi Ka'be
ruknu ile
Makam-i Ibrahim arasinda) yemin
ettirilmemesini talep ediyorum!" der. Ebu Talib bu kadinin diledigi
sekilde hareket eder. Derken onlardan bir baska adam gelir ve:
"Ey Ebu Talib! Sen yuz deveye bedel elli
kisinin yemin etmesini diledin. Bu durumda her adama iki deve dusuyor. al su
iki deveyi benim hesabima kabul et, yeminlerin yapildigi yerde bana yemin
ettirme!" der. ebu Talib bu iki deveyi kabul eder. Kirksekiz kisi de gelip
yemin ederler.
Ibnu Abbas radiyallahu anhuma der ki:
"Nefsimi kudret eliyle tutan Zat-i
Zulcelal'e yemin olsun, yeminleri uzerinden bir yil gecmeden o kirksekiz
kisiden hicbir kimildayan goz kalmadi (hepsi helak oldu)."
Buhari, Menakibu'l-Ensar 26; Nesai, Kasame 1,
(8, 2-4).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4941-4950 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.