Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4961-4970 )

KIFL KISSASI

4961 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Sizden once yasayanlar arasinda Kifl adinda biri vardi. Bildiginden hic sasmazdi. Ihtiyac icinde oldugunu bildigi bir kadina gelerek, altmis dinar verdi. Kadindan kam almak uzere tesebbuse gecince kadin, titredi ve agladi. "Niye agliyorsun?" diye sorunca, kadin:
"Bu benim hic yapmadigim (haram) bir amel. Bu gunaha beni razi eden de fakrimdir!" dedi. Adam da:
"Yani sen simdi Allah korkusuyla mi agliyorsun? Oyleyse, Allah'tan korkmaya ben senden daha layikim! Haydi git, verdigim para da senin olsun. Vallahi ben bundan boyle Allah'a hic asi olmayacagim!" dedi. Adam o gece oldu. Sabah, kapisinda su yazili idi:
"Alah Kifl'i magfiret etti!"
Halk bu duruma sasirdi kaldi. Allah o devrin peygamberine Kifl'in durumunu vahyen bildirinceye kadar saskinlik devam etti."
Tirmizi, Kiyamet 49, (2498).

AD KAVMINI HELAK EDEN RUZGARIN KISSASI

4962 - Ebu Vail, Rebi'a kabilesinden el-Haris Ibnu Yezid el-Bekri adinda bir adamdan naklen anlatiyor:
"Medine'ye gelmistim, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in yanina gittim. Mescid, cemaatle dolu idi. Orada dalgalanan siyah bayraklar vardi. Hz. Bilal radiyallahu anh kilicini kusanmis, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in yaninda duruyordu. Ben: "Bu insanlarin derdi ne, (ne oluyor)? diye sordum.
"Resulullah aleyhissalatu vesselam Amr Ibnu'l-As'i, Rebi'a'ya dogru gondermek istiyor, (onun hazirligi var)!" dediler. Ben:
"Ad elcisi gibi olmaktan Allah'a siginirim" dedim. Aleyhissalatu vesselam: "Ad elcisi de nedir?" buyurdular. Ben:
"Bunu cok iyi bilen kimseye dustunuz. Ad (kavmi) kitliga ugrayinca Kayl'i kendileri icin su aramaya gonderdi. Kayl da, Bekr Ibnu Muaviye'ye ugradi. O, buna sarap icirdi ve Mekke'de o siralarda seslerinin ve tegannisinin guzelligiyle meshur Cerade isminde iki cariye de sarkilar soyledi. (Bu suretle bir ay kadar kaldiktan) sonra, Muhre (Ibnu Haydan Kabilesi'nin) dagina muteveccihen oradan ayrildi. Dedi ki:
"Ey Allahim! Ben sana ne tedavi edecegim bir hasta, ne de fiyesini odeyecegim bir esir icin gelmedim. Sen kulunu, sulayici oldugun muddetce sula. Onunla birlikte Bekr Ibnu Muaviye'yi de sula. -Boylece kendisine icirdigi sarap icin ona tesekkur eder.-
Bunun uzerine onun icin uc parca bulut yukseltildi. Biri kizil, biri beyaz, biri de siyah. Ona: "bunlardan birini sec!" denildi. O, bunlardan siyah olanini secti. Ona:
"Ad kavminden tek kisiyi birakmayip helak edecek bu bulutu toz duman olarak al!" denildi."
Bunu soyleyince Aleyhissalatu vesselam: "(Onlara) sadece su -yuzuk halkasi- miktarinda ruzgar gonderildi" buyurdular ve arkasindan su mealdeki ayet-i kerimeyi tilavet ettiler: "Ad (kavminin helak edilmesinde) de (ibret vardir). hani onlarin uzerine o kisir ruzgari gondermistik. Oyle bir ruzgar ki, her ugradigi seyi (yerinde) birakmiyor, mutlaka onu kul gibi savuruyordu" (Zariyat 41-42).
Tirmizi, Tefsir, Zariyat, (3269, 3270).

KEL, ALATENLI VE AMA'NIN KISSASI

4963 - Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Beni Israil'den uc kisi vardi: Biri alatenli, biri kel, biri de ama. Allah bunlari imtihan etmek istedi. Bu maksadla onlara (insan suretinde) bir melek gonderdi.
Melek once alatenliye geldi. Ve: "En cok neyi seversin?" dedi. Adam:
"Guzel bir renk, guzel bir cild, insanlari benden tiksindiren halin gitmesini!" dedi. Melek onu meshetti. Derken cirkinligi gitti, guzel bir renk, guzel bir cild sahibi oldu. Melek ona tekrar sordu:
"Hangi mala kavusmayi seversin?"
"Deveye!" dedi, adam. Aninda ona on aylik hamile bir deve verildi.
Melek: "Allah bunlari sana mubarek kilsin!" deyip (kayboldu) ve Kel'in yanina geldi.
"En ziyade istedigin sey nedir?" dedi. Adam:
"Guzel bir sac ve halki ikrah ettiren su halin benden gitmesi!" dedi. Melek,keli elleriyle meshetti, adamin keli gitti. Kendisine guzel bir sac verildi. Melek tekrar:
"En cok hangi mali seversin?" diye sordu. Adam:
"Sigiri!" dedi. Hemen kendisine hamile biir inek verildi. Melek:
"Allah bu sigiri sana mubarek kilsin!" diye dua etti ve amanin yanina gitti. Ona da: "En cok neyi seversin?" diye sordu. Adam:
"Allah7in bana gozumu vermesini ve insanlari gormeyi!" dedi. Melek onu meshetti ve Allah da gozlerini aninda iade etti. Melek ona da:
"En cok hangi mali seversin?" diye sordu. Adam:
"Koyun!" dedi. Derhal dogurgan bir koyun verildi.
Derken sigir ve deve yavruladilar, koyun da kuzuladi. Cok gecmeden birinin bir vadi dolusu develeri, digerinin bir vadi dolusu sigirlari, oburunun de bir vadi dolusu koyunlari oldu.
Sonra melek, alatenliye, onun eski hali ve heyetine burunmus olarak geldi ve:
"Ben fakir bir kimseyim, yola devam imkanlarim kesildi. Su anda Allah ve senden baska yardim edecek kimse yok! Sana su guzel rengi, su guzel cildi ve mali veren Allah askina bana bir deve vermeni talep ediyorum! Ta ki onunla yoluma devam edebileyim!" dedi. Adam:
"(Olmaz oyle sey, onda nicelerinin) haklari var!" dedi ve yardim talebini reddetti. Melek de:
"Sanki seni taniyor gibiyim!Sen ala tenli, herkesin ikrah ettigi, fakir birisi degil miydin? Allah sana (sihhat ve mal) verdi" dedi. Ama adam:
"(Cok konustun!) Ben bu mali buyuklerimden tevarus ettim!" diyerek onu tersledi. Melek de:
"Eger yalanci isen Allah seni eski haline cevirsin!" dedi ve onu birakarak kel'in yanina geldi. Buna da onun eski halinde kel birisi olarak gorundu. Ona da oburune soylediklerini soyleyerek yardim talep etti. Bu da onceki gibi talebi reddetti. Melek buna da:
"Eger yalanciysan Allah seni eski halinne cevirsin!" deyip, ama'ya ugradi. Buna da onun eski hali heyeti uzere (yani bir ama olarak) gorundu. Buna da:
"Ben fakir bir adamim, yolcuyum, yola devam etme imkanim kalmadi. Bugun, evvel Allah sonra senden baska bana yardim edecek yok! Sana gozunu iade eden Allah askina senden bir koyun istiyorum; ta ki yolculuguma devam edebileyim!" dedi. Ama cevaben:
"Ben de ama idim. Allah gozumu iade etti, fakirdim (mal verip) zengin etti. Istedigini al, istedigini birak! Vallahi, bugun Allah adina her ne alirsan, sana zorluk cikarmayacagim!" dedi. Melek de:
"Malin hep senin olsun! Sizler imtihan olundunuz. Senden memnun kalindi ama diger iki arkadasina gadap edildi" (ve gozden kayboldu)."
Buhari, Enmiya 50, Muslim Zuhd 10, (2964).

BIN DINAR BORC ALANIN KISSASI

4964 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Beni Israil'den bin dinar borc para isteyen bir kimseden bahsetti. Beni Israil'den borc talep ettigi kimse: "Bana sahidlerini getir, onlarin huzurunda vereyim, sahid olsunlar!" dedi. Isteyen ise: "Sahid olarak Allah yeter!" dedi. Oburu: "Oyleyse buna kefil getir" dedi. Berikisi "Kefil olarak Allah yeter" dedi. Oburu:
"Dogru soyledin!" dedi ve belli bir vade ile parayi ona verdi. Adam deniz yolculuguna cikti ve ihtiyacini gordu. Sonra borcunu vadesi icinde odemek maksadiyla geri donmek uzere bir gemi aradi, ama bulamadi. Bunun uzerine bir odun parcasi alip icini oydu. Bin dinari sahibine hitabeden bir mektupla birlikte oyuga yerlestirdi. Sonra oyugun agzini kapayip duzledi. Sonra da denize getirip:
"Ey Allahim, biliyorsun ki, ben falanndan bin dinar borc almistim. Benden sahid istediginde ben: "Sahid olarak Allah yeter!" demistim. O da sahid olarak sana razi oldu. Benden kefil isteyince de: "Kefil olarak Allah yeter!" demistim. O da kefil olarak sana razi olmustu. ben ise simdi, bir gemi bulmak icin gayret ettim, ama bulamadim. Simdi onu sana emanet ediyorum!" dedi ve odun parcasini denize etti ve odun denize gomuldu.
Sonra oradan ayrilip, kendini memleketine goturecek bir gemi aramaya basladi. Borc veren kimse de, parasini getirecek gemiyi beklemeye basladi. Gemi yoktu ama, icinde parasi bulanan odun parcasini buldu. Onu ailesine odun yapmak uzere aldi. (Testere ile) parcalayinca parayi ve mektubu buldu.
Bir muddet sonra borc alan kimse geldi. Bin dinarla adama ugradi ve:
"Malini getirmek icin araliksiz gemi aradim. Ancak benni getirenden daha once gelen bir gemi bulamadim" dedi. Alacakli:
"Sen bana bir seyler gondermis miydin?" diye sordu. Oburu:
"Ben sana, daha once bir gemi bullamadigimi soyledim" dedi. Alacakli:
"Allah Teala Hazretleri, senin odun parcasi icerisinde gonderdigin parayi sana bedel odedi. Bin dinarina kavusmus olarak don" dedi."
Buhari, Kefalet 1, (muallak olarak); Buyu 10(muallak ve mevsul olarak), Isti'zan 25 (muallak olarak).

MUTEFERRIK HADISLER

4965 - Hz. Selman radiyallahu anh dedi ki: "Hz. Isa ile Hz. Muhammed aleyhimesselatu vesselam arasindaki fetret altiyuz senedir."
Buhari, Menakibu'l-Ensar 53.

4966 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Tubba' mel'un mudur bilemiyorum. Keza Uzeyr peygamber midir onu da bilemiyorum."
Ebu Davud, Sunnet 14, (4674).

4967 - Yine Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Eger Beni Israil olmasaydi, et kokusmazdi. Eger Havva olmasaydi, kadinlar kocalarina hicbir zaman ihanet etmezdi."
Buhari, Enbiya 1, 25; Muslim, Rada' 63, (1470).

HZ. ISA VE MEHDI

4968 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Nefsim kudret elinde olan Zat-i Zulcelal'e yemin ederim! Meryem oglu Isa'nin, araniza (bu seriatle hukmedecek) adaletli bir hakim olarak inecegi, istavrozlari kirip, hinzirlari oldurecegi, cizyeyi (Ehl-i Kitap'tan) kaldiracagi vakit yakindir. O zaman, mal oylesine artar ki, kimse onu kabul etmez; tek bir secde, dunya ve icindekilerin tamamindan daha hayirli olur."
Sonra Ebu Hureyre der ki: "Dilerseniz su ayeti okuyun. (Mealen): "Kitap ehlinden hicbir kimse yoktur ki, olumunden once onun (Isa'nin) hak peygamber olduguna iman etmesin. Kiyamet gununde ise Isa onlar aleyhine sahitlik edecektir" (Nisa 159).
Buhari, Buyu' 102, Mezalim 31, Enbiya 49; Muslim, Iman 242, (155); Ebu Davud, Melahim 14, (4324); Tirmizi, Fiten 54, (2234).

4969 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ummetimden bir grup, hak icin muzaffer sekilde mucadeleye Kiyamet gunune kadar devam edecektir. O zaman Isa Ibnu Meryem de iner. Bu muslumanlarin reisi: "Gel bize namaz kildir!" der. Fakat Hz. Isa aleyhisselam: "Hayir! der, Allah'in bu ummete bir ikrami olarak siz birbirinize emirsiniz!"
Muslim, Iman 247.

4970 - Ibnu Mes'ud radiyallahhu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Dunyanin tek gunluk omru bile kalmis olsa Allah, o gunu uzatip, benden bir kimseyi o gunde gonderecek."
Ibnu Mes'ud: "Resulullah yahut da soyle buyurmustu der: "...Ehl-i beytimden birini, ki bu zatin ismi benim ismime uyar, babasinin ismi de babamin ismine uyar. Bu zat, yeryuzunu, -eskiden cevr ve zulumle dolu olmasinin aksine- adalet ve hakkaniyetle doldurur."

Ebu Davud, Mehdi 1, (4282); Tirmizi, Fiten 52, (2231, 2232).


Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4961-4970 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.