Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 621-630 )

621 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ebu Cehl (birgun) soyle dedi: "Allahimiz, eger bu Kitap, gercekten senin senin katindan ise, bize gokten tas yagdir veya can yakici bir azab ver" (Enfal, 32) diye dua etmisti. Su ayet indi: "Sen iclerinde iken Allah onlara azab etmez. Onlar bagislanma dilerken de elbette Allah azab edecek degildir" (Enfal, 33).
Musrikler mu'minleri Mekke'den cikardiklari zaman da su ayet indi: "Yoksa Mescid-i Haram'a girmekten men ederlerken Allah onlara nicin azab etmesin?..." (Enfal, 34).
Buhari, Tefsir, Enfal 3, 4; Muslim, Sifatu'l-Munafikin 37, (2796).

622 - Ukbe Ibni Amir (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i minberde iken dinledim, su ayeti okudu: "Ey iman edenler! Onlara karsi gucunuzun yettigi kadar -Allah'in dusmani ve sizin dusmanlarinizi ve bunlarin disinda Allah'in bilip sizin bilmediklerinizi yildirmak uzere kuvvet ve savas atlari hazirlayin..." (Enfal, 60). Ayette gecen "kuvvet"i "Bilesiniz, kuvvet "atmak"tir" diye acikladi ve bunu uc kere tekrar etti."
Muslim, Imare 167, (1917); Tirmizi, Tefsir, Enfal (3083); Ebu Davud, Cihad 24, (2514).

623 - Muslim ve Tirmizi'de su ziyade vardir: "...Haberiniz olsun! Allah, arzi fethetmenizi muyesser kilacak. Ihtiyaclariniz (Allah tarafindan) karsilanacaktir. Sizden kimse oklariyla oynamaktan sakin geri kalmasin."
Muslim, Imaret 168, (1918).

624 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Ey peygamber! Mu'minleri savasa tesvik et. Sizin sabirli yirmi kisiniz onlardan iki yuz kisiyi yener. Sizin yuz kisiniz, inkar edenlerden bin kisiyi yener; cunku onlar anlayissiz bir guruhtur" (Enfal, 65) ayeti inince bir kisinin on kisinin onunden kacmamasi, yirmi kisinin de iki yuz kisinin onunden kacmamasi farz kilindi. Sonra da su ayet indi: "Simdi Allah yukunuzu hafifletti, zira icinizde zaaf bulundugunu biliyordu. Sizin sabirli yuz kisiniz, onlardan iki yuz kisiyi yener. Sizin bin kisiniz, Allah'in izniyle, iki bin kisiyi yener. Allah sabredenlerle beraberdir. (Enfal, 66). Boylece yuz kisinin, iki yuz kisinin onunden kacmamasi farz kilindi."
Buhari, Tefsir, Enfal 6, 7; EbuDavud, Cihad 106, (2646).

625 - Bir rivayette de soyle denir: "...Sizin sabirli yirmi kisiniz, onlardan iki bin kisiyi yener" ayeti nazil olunca bu, Muslumanlara agir geldi ve su ayet indi: "Simdi Allah yukunuzu hafifletti. Zira icinizde zaaf bulundugunu biliyordu. Sizin sabirli yuz kisiniz onlardan iki yuz kisiyi yener. Sizin bin kisiniz, Allah'in izniyle onlardan iki bin kisiyi yener..." (Enfal, 66) Allah onlardan miktari hafiflettikce, Muslumanlarin sabri da -azaltilan miktar nisbetinde- eksildi."
Ebu Davud, Cihad 106, (2646).

626 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ganimetler sizden once hicbir basi siyaha (yani ademogluna) helal kilinmadi. Ganimet alindigi zaman gokten inen bir ates onu yakardi." -Ravi Suleyman el-A'mes der ki: "(Basi siyah tabirini) simdilerde Ebu Hureyre'den baska kullanan birini goremiyorum- Bedir savasi sirasinda henuz helal edilmezden once, Muslumanlar ganimetleri aldilar. Bunun uzerine Cenab-i Hakk su ayeti indirdi: "Daha onceden Allah'tan verilmis bir hukum olmasaydi, aldiklarinizdan oturu size buyuk bir azab erisirdi..." (Enfal, 68).
Tirmizi, Tefsir, Enfal, (3084).

627 - Hz. Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: Bedir savasinda Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) (esirlerin serbest birakilmalari mukabilinde) fidye-i necat alinca Cenab-i Hakk su ayeti indirdi: "Yeryuzunde savasirken, dusmani yere sermeden esir almak hicbir peygambere yarasmaz. Gecici dunya malini istiyorsunuz. Oysa Allah ahireti kazanmanizi ister. Allah gucludur, hakimdir. Daha onceden Allah'tan verilmis bir hukum olmasaydi, aldiklarinizdan oturu size buyuk bir azab erisirdi. Elde ettiginiz ganimetleri temiz ve helal olarak yiyin..." (Enfal 67-69). Ganimetler sonradan helal kilindi."
Ebu Davud, Cihad (2690); Muslim, Cihad 58, (1763).

628 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) su iki ayet hakkinda asagidaki aciklamayi yapmistir: "Dogrusu inanip hicret edenler, Allah yolunda mallariyla canlariyla cihad edenler ve Muhacirleri barindirip onlara yardim edenler, iste bunlar birbirlerinin dostudurlar" ve "Inanip hicret etmeyenlerle, -hicret edene kadar- sizin dostlugunuz yoktur. Fakat din ugrunda yardim isterlerse, aranizda anlasma olmayan topluluktan baskasina karsi onlara yardim etmeniz gerekir. Allah islediklerinizi gorur. Inkar edenler birbirlerinin dostlaridir. Eger siz aranizda dost olmazsaniz yeryuzunde kargasalik, fitne ve buyuk bozgun cikar. Inanip hicret eden, Allah yolunda savasanlar ve Muhacirler'i barindirip, onlara yardim edenler, iste onlar gercekten inanmis olanlardir. Onlara magfiret ve comertce verilmis riziklar vardir. Sonra inanip hicret eden ve sizinle birlikte savasanlar, iste onlar sizdendir." Bedeviler muhacire varis olmazdi, muhacir de ona varis olmazdi. Bu durum nesh edildi. Ayet soyle buyurdu: "Birbirinin mirascisi olan akraba Allah'in kitabina gore birbirine daha yakindir. Dogrusu Allah her seyi bilir" (Enfal, 22-25).
Ebu Davud, Feraiz 16, (2924).

BERAET SURESI

629 - Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Osman (radiyallahu anh)'a dedim ki: "Siz nicin, mesani grubuna giren Enfal suresini miun grubuna giren Beraet suresine yaklastirdiniz ve aralarina da besmeleyi yazmadiniz?" Hz. Osman (radiyallahu anh) su cevabi verdi: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a vahiy sirasinda, bir cok sure birlikte gelirdi. Bu durumda herhangi bir vahiy geldi mi, vahiy katiblerini cagirir, onlara: "Su ayetleri, su su meselelerin zikredildigi sureye koyun" diye irsad ederdi. Bir ayet geldigi zaman da "Bu ayeti icinde su su seylerin zikredildigi sureye koyun" derdi. Enfal suresi, Medine'de ilk nazil olanlardandi. Beraet suresi ise, inis itibariyle Kur'an'in sonuncusu idi. Bunun kissasi da Enfal'in kissasina benzemekte idi. Bu sebeple Beraet'i oburunden zannettim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu surenin oncekinden oldugunu belirtmeden vefat etti. Bu sebeple ben bunlarin arasini yakin tuttum ve ikisinin arasina bismillahirrahmanirrahim satirini koymadim. Boylece onu yedi uzunlar'in (Seb'ut-Tival) arasina koydum."
Ebu Davud, Salat 125, (786); Tirmizi, Tefsir, Tevbe, (3086), Ebu Davud'un rivayetinde "Beraet'i oburunden zannettim" cumlesi yoktur.

630 - Ibnu Cubeyr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a sordum:
-Tevbe suresi nedir? Su cevabi verdi:
-Tevbe mi? Bilakis o fazihadir (Islam dusmanlarini rezil etmektedir).
"Onlardan bir kismi soyledir..." "Onlardan bir kismi soyledir..." diyerek o kadar cok saymistir ki, halk "Bizden kimseyi birakmiyacak, herkesi zikredecek" zannina kapildilar.
Ben tekrar sordum:
-Ya Enfal suresi?
-Bu, dedi, Bedir Savasi hakkinda nazil oldu.
Ben tekrar sordum:
-Pekala Hasr suresi?
-O da, dedi, Benu'n-Nadir Yahudileri hakkinda nazil oldu."

Buhari, Tefsir, Hasr 1, Enfal 1, Megazi 14; Muslim, Tefsir 31, (3031).




Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 621-630 ) -Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.

Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.