Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 661-670 )
YUSUF
(ALEYHISSELAM) SURESI 661 - Urve tu'bnu Zubeyr (rahimehullah) anlatiyor:
"Ben, diyor, Hz. Aise (radiyallahu anha)'ye su ayetten sordum: "Oyle
ki, peygamberler umidsizlige dusup, yalanlandiklarini sandiklari bir sirada
onlara yardimimiz gelmistir" (Yusuf 110).
-Bu ayette
gecen bir kelime kuzzibu seklinde seddeli mi okunmali, kuzibu seklinde seddesiz
mi okumali? dedim. Bana: "Onlari kavimleri yalanladi" diye cevap
verdi.
Urve der ki:
"Oyle ise, yemin olsun, onlar kesinlikle bildiler ki, kavimleri
kendilerini tekzib etmistir, (boyle okununca) "tekzib edildikleri zannina
dustuler" diye bir mana verme ihtimali kalmaz" dedim. Hz. Aise:
"Ey Urvecik, oyledir. Peygamberler bu hususta kesin kanaate
vardilar!" dedi. Ben tekrar: "Ama ayet belki de "kuzibu"
diye okunmali" dedim. Cevaben: "Allah korusun, peygamberler, Rableri
hakkinda boyle bir zanna dusmezler" dedi.
Ben tekrar:
"Bu ayet nedir? (kimlerden bahsediyor?)" diye sordum.
Cevaben:
"Onlar peygamberlerin kendilerine tabi olan adamlaridir, bu kimseler
Rablerine inanmis, peygamberlerini de tasdik etmislerdir. Ancak maruz
kaldiklari bela uzamis, Allah'tan onlara gelecek yardim da gecikmistir. O kadar
ki, kavimlerinden kendilerini tekzib edenler sebebiyle peygamberler umidlerini
kestikleri ve artik etbalarinin kendilerini tekzib ettigi zannina dustukleri
bir anda Allah'in yardimi onlara ulasmistir. (Iste ayet-i kerimede bu durumdaki
peygamberler ve onlarin etbalari kastedilmektedir.)"
Buhari,
Enbiya 19, Tefsir, Bakara 38, Yusuf 6.
662 - Ibnu
Abbas (radiyallahu anhuma) su ayet hakkinda: "Onlarin cogu, ortak kosmadan
Allah'a inanmazlar" (Yusuf, 106) su aciklamayi yapmistir: "Yani,
"Onlara kendilerini kim yaratti, semavat ve arzi kim yaratti diye
sorarsiniz, "Allah" diye cevap verirler, iste bu onlarin imanidir.
Ibadet etmeye gelince Allah'tan baskasina taparlar, bu da onlarin ortak
kosmalari, sirkleridir."
Rezin'in
ilavesidir. (Taberi 13, 51).
RA'D SURESI
663 - Hz. Ebu
Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam),
Cenab-i Hakk'in: "Arzda birbirine komsu kit'alar vardir, uzum baglari,
ekinler, catalli ve catalsiz hurmaliklar vardir ki hepsi bir su ile sulaniyor.
(Boyle iken) biz onlardan bazisini yemislerinde (ve tadlarinda), bazisindan
ustun kiliyoruz. Iste bunlarda da aklini kullanacak zumreler icin elbette
ayetler vardir" (Ra'd, 4). Kelam-i Ilahisinde gecen "ustunluk"u
soyle acikladilar: "Bu onlarin, kalitesiz, farisi cesitten tatli ve eksi
oluslaridir."
Tirmizi,
Tefsir, Ra'd, (3117).
IBRAHIM
(ALEYHISSELAM) SURESI
664 - Ebu
Umame (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Ardinda cehennem vardir, orada kendisine irinli su icirilecektir"
(Ibrahim 14, 16) ayeti hakkinda su aciklamayi yapti: "Irin agzina
yaklastirilir, ondan ikrah eder, igrenir. Biraz daha yaklastirilinca surati
yanar ve basinin derisi dokulur. Irini icince kicindan cikincaya kadar,
(gectigi yerleri ve bu meyanda) bagirsaklarini param parca eder."
Resulullah bu
aciklama uzerine su ayetleri okudu: "...Ateste ebedi kalan ve
bagirsaklarini parca parca edecek kaynar su icirilen kimseler..."
(Muhammed, 15).
"...Onlar
yardim istediklerinde erimis maden gibi, yuzleri kavuran bir su kendilerine
sunulur" (Kehf, 29).
Tirmizi,
Cehennem, 4, (2586).
665 - Enes
Ibnu Malik (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Allah'in hos bir sozu; koku saglam, dallari goge dogru olan -Rabbinin
izniyle her zaman meyve veren- hos bir agaca benzeterek nasil misal verdigini
gormuyor musun?" (Ibrahim, 24-25) ayetinde zikredilen agac hakkinda:
"O hurma agacidir" buyurdu. Ve muteakip ayette ifade edilen kotu
agaci da hanzale'ye (zakkum, Ebu Cehil karpuzu da denir, mercimek agacidir)
benzetti. Ayet soyle: "Cirkin bir soz de yerden koparilmis, hic bir sebati
olmayan kotu bir agaca benzer" (Ibrahim, 26).
Tirmizi,
Tefsir, Ibrahim (3118).
666 - el-Bera
Ibnu'l-Azib (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) buyurdular ki: "Musluman, kabirde suale maruz kalinca:
"Allah'tan baska ilah bulunmadigive Muhammed'in O'nun kulu olduguna
sehadet eder". Bunun delili su ayettir: "Allah inananlari dunya
hayatinda ve ahirette saglam bir soz uzerine tutar; zalimleri de
saptirir..." (Ibrahim, 27).
Buhari,
Cenaiz 87, Tefsir, Ibrahim 2; Muslim, Sifatu'l-Cenne, 13, (2871); Tirmizi,
Tefsir, Ibrahim (3119); Ebu Davud, Sunne 27, (4750); Nesai, Cenaiz 114, (4,
101); Ibnu Mace, Zuhd 32, (4269).
667 - Ibnu
Abbas (radiyallahu anhuma), "Allah'in verdigi nimetleri nankorlukle
karsilayanlari ve milletlerini helak yurduna, yaslanacaklari cehenneme
goturenleri gormuyor musun?" (Ibrahim, 27-28) ayetini aciklama sadedinde:
"Onlar vallahi Kureys kafirleridir. Nankorlukle karsilanan nimet de
Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'dir. "Helak yurduna... goturduler"in
manasi, "Bedir gunu atese ... goturduler" demektir.
Buhari,
Megazi 7, Tefsir, Ibrahim 3.
668 - Hz.
Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e su
ayetten sordum: "Yerin baska bir yerle, goklerin de baska goklerle degistirildigi,
her seye ustun gelen tek Allah'in huzuruna ciktiklari gunde sakin, Allah'in
peygamberlerine verdigi sozden cayacagini sanma..." (Ibrahim, 47-48). Ve
dedim ki: "Ey Allah'in Resulu, o gun insanlar nerede olacaklar?"
-"Sirat
uzerinde" cevabini verdi.
Muslim,
Munafikun 29, (2791); Tirmizi, Tefsir, Ibrahim, (3120).
HICR SURESI
669 - Ibnu
Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu
vesselam)'in arkasinda cok guzel bir kadin namaz kiliyordu. Cemaatten bazilari
onu gormemek icin on safa kaciyor, (munafik ve cahil takimindan) bazilari da en
arka safa geliyor, rukuya vardigi zaman koltugunun altindan ona bakiyordu. Bu
durum uzerine Cenab-i Hakk su ayeti indirdi: "Andolsun, sizden one
gecenleri de biz biliriz, geri kalanlari da biz biliriz" (Hicr, 24).
Nesai, Imamet
(2, 118); Tirmizi Tefsir, Hicr, (3122).
670 - Ebu
Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Mu'minin ferasetinden kacinin, cunku o Allahu Teala'nin nuruyla
bakar" buyurup sonra su ayeti okudular: "Elbette bunda fikr u
firaseti olanlar icin ibretler vardir" (Hicr, 75)
Tirmizi,
Tefsir, Hicr, (3125).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 661-670 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.