Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 681-690 )

681 - Yine Muvatta'da Ibnu Abbas (radiyallahu anh)'tan geldigine gore, Ibnu Abbas, duluku's-sems tabirini: "Iza fae'l-fey'u" diye aciklardi. (Bu da golgenin bati cihetinden cekilip doguya meyletmesidir. Bu da tam zeval dedigimiz ogle vaktini ifade eder. Gunes gokte tam tepededir ve artik bati cihetine meyletmektedir.)
Ayetin devaminda gelen "gasaku'l-leyl" tabirini de, "gece ile gece karanliginin birlesmesi" diye aciklardi.
Muvatta, Vukutu's-Salat 20, (1, 11).

682 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'nin rivayetine gore, "...Sabah namazi sahidlidir" (Isra, 78) ayeti hakkinda Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su aciklamayi yapmistir:
"Onda gece melekleri de gunduz melekleri de, hazir bulunurlar"
Tirmizi, Tefsir, Benu Israil, (3136). Tirmizi hadisin sahih oldugunu soylemistir.

683 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a: "...Umid edebilirsin, Rabbin seni bir Makam-i Mahmud'a gonderecektir." (Isra 79) ayetinde zikredilen "Makam-i Mahmud"dan sual edildi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Bu sefaat'tir" diye cevap verdi."
Tirmizi, Tefsir, Isra, (3136).

684 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Insanlar kiyamet gunu cemaatler halinde olacaklar. Her ummet kendi peygamberini takip edip: "Ey falan! bize sefaat et, ey falan bize sefaat et! diyecekler. Sonunda sefaat etme isi bana kalacak. Iste Makam-i Mahmud budur."
Buhari, Tefsir, Benu Israil, 11, Zekat 52.

685 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hicretle emredildigi zaman kendisine su ayet indi: "De ki: "Rabbim, beni dahil edecegin yere (Medine'ye) hosnudluk ve esenlikle dahil et; cikaracagin yerden de (Mekke'den) hosnudluk ve esenlikle cikar. Katindan beni destekleyecek bir kuvvet ver" (Isra, 80).
Tirmizi, Tefsir, Benu Israil, (3138).

686 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Yahudilerden bir gruba ugradi. Onlardan bazisi: "Muhammed'e ruh hakkinda sorun" dedi; bazisi da: "Sakin sormayin, hosunuza gitmeyecek seyler isitirsiniz" diye aralarinda konustular. Sonunda kalkip: "Ey Ebu'l-Kasim bize ruh'tan anlat, (ruh nedir?)" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir muddet sessiz durdu. Ben anladim ki kendisine vahiy inmektedir. Sonra okudu: "Sana ruhtan sorarlar; de ki, ruh Allah'in emrinden ibarettir. Size onun hakkinda az bir ilim verilmistir" (Isra, 85)
Bir rivayette: "Onun hakkinda az bir ilim verilmistir" denmektedir. A'mes: "Bizim kiraatimizda boyledir" demistir.
Buhari, Ilm 47, Tefsir, Benu Israil 13, I'tisam 3, Tevhid 28, 29; Muslim, Munafikun 32, (2794); Tirmizi, Tefsir (3140).

687 - Hz. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'tan gelen, Tirmizi'nin bir diger rivayeti soyledir:
"...Yahudiler: "Bize cok ilim verildi, bize Tevrat verildi. Kime Tevrat verilmisse ona cok ilim verilmis demektir" dediler. Bunun uzerine su ayet indi: "De ki Rabbimin sozlerini yazmak icin denizler murekkep olsa ve bir o kadarini da katsak, Rabbimin sozleri tukenmeden denizler tukenirdi" (Kehf, 109).
Tirmizi, Tefsir, Benu Israil, (3139).

688 - Saffan Ibnu Assal (radiyallahu anh) anlatiyor: "Iki Yahudi konusuyorlardi, biri arkadasina: "Gel seninle su Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gidelim ve birseyler soralim" dedi. Arkadasi: "Ona peygamber deme" diye mudahale edip ekledi: "Sayet o, kendisinden "peygamber" diye bahsettigini duyacak olursa sevincinden gozleri dort olur."
Beraberce gidip Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a imtihan niyetiyle dokuz acik ayetten soru sordular. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara "Allah'a hic bir seyi ortak kilmayin, hirsizlik yapmayin, zina fazihasini islemeyin. Allah7in haram kildigi cana kiymayin, masum kisiyi oldurtmek icinsultana gammazlamayin, sihir yapmayin, faiz yemeyin, gunahsiz kadina zina iftirasi atmayin, savas sirasinda cepheyi koyup kacmayin, ey Yahudiler, bilhassa sizin icin soyluyorum, cumartesi gunu yasagini ihlal etmeyin" dedi.
Saffan der ki: "Bu cevap uzerine Yahudiler, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in el ve ayaklarini optuler ve: "Sehadet ederiz ki, sen peygambersin" dediler.
Saffan diyor ki: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara: "Oyleyse niye bana uymuyorsunuz?" diye sordu. Onlar:
"Davud (aleyhisselam), neslinden peygamber kesilmesin diye dua etti. Biz, sana uydugumuz takdirde Yahudilerin bizi oldurmesinden korkuyoruz" cevabini verdiler."
Tirmizi, Isti'zan 33, (2734), Tefsir, Benu Israil (3143); Nesai, Tahrim 18, (7, 111); Ibnu Mace, Edeb 16, (3705).

689 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "... Ey Muhammed namaz kilarken sesini yukseltme, gizli de okuma, ikisi ortasinda bir yol tut" (Isra, 110) ayeti hakkinda su aciklamayi yapti:
"Bu ayet, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in gizli (tebligatta) bulundugu sirada nazil olmustur. O zaman sesini yukseltince musrikler isitiyor ve Kur'an'a onu indirene, onu getirene kufrediyorlardi. Allah Teala Hazretleri, "Namazini aciktan yapma." yani "aciktan, yuksek sesle okuma, ta ki musrikler duymasin, ashabin isitmeyecek kadar da kisma" buyurarak ikisi arasi, yani seslilikle sessizlik ortasi bir yol tutmasini emretti."
Buhari, Tefsir, Benu Israil 14, Tevhid 34, 44, 52; Muslim, Salat 145, (446); Tirmizi, Tefsir, Benu Israil, (3144); Nesai, Salat 80, (2, 177).

690 - Hz. Aise (radiyallahu anha) diyor ki: "Su ayet dua hakkinda nazil olmustur: "(Ey Muhammed) namaz kilarken sesini yukseltme, gizli de okuma..." (Isra, 110).

Buhari, Tefsir, Benu Israil 14, Da'avat 17, Tevhid 44; Muslim, Salat 146, (447); Muvatta, Kur'an 39, (1, 218).




Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 681-690 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.