Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 81-90 )
81 - Imam Malik'in
kaydettigine gore Hz. Aise (radiyallahu anha) yatsidan sonra ailesine birini
yollayarak: "(Bos sozleri keserek) yazici melekleri rahatlatmak istemez
misiniz?" diye haber gonderdi."
Muvatta, Kelam 9, (2, 987).
82 - Ibnu Abbas (radiyallahu
anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e azadli bir cariyenin
geceleri namaz, gunduzleri de orucla gecirdigi haber verilince soyle buyurur:
"Her calisanda bir sevk mevcuttur, her sevkin de bir sonu vardir. Kimin
sevkinin sonu sunnetimde kalirsa dogru yoldadir. Kim de hata eder (sunnetimin
haricinde kalir) ise o da sapitmistir."
83 - Ebu Hureyre
(radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdu:
"Islerin en hayirlisi orta ve itidal uzere olanidir". (Bu son iki
hadisi Rezin tahric etti).
el-Makasidu'l-Hasene bu
rivayeti Ibnu's-Sem'ani'nin Zeylu Tarihi'l-Bagdad'da kaydettigini, senedinde
mechul ravinin yer aldigini belirtir.
KITABU'L-EMANET
84 - Huzeyfetu'bnu'l-Yeman
(radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), bize iki
hadis irad buyurmustu. Ben bunlardan birini gordum, digerini de bekliyorum.
Buyurmustu ki: Emanet (din, adalet duygulari) insanlarin kalplerinin
derinliklerine (yaratilislarinda, fitri meyiller olarak) konmustur. Sonradan
Kur'an-i Kerim indi. (Insanlar kalplerine konmus olan bu fitri temayullerin)
Kur'an ve hadiste te'yidini buldular. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize
bu emanetin kalplerden kalkmasindan da bahsetti ve buyurdu ki: "Kisi
uykuda imis gibi farkinda olmadan kalbinden emanet alinir. Geride, benek izi
gibi bir iz kalir. Sonra ikinci sefer, yine uykuda imiscesine, kisi farkinda
olmadan kalbindeki emanet duygusundan bir miktar daha alinir. Bunun da, kalpte
bir kabarcik izi gibi bir izi kalir, yani soyle ki, ayagin uzerinden bir kor
parcasini yuvarlayacak olsan degdigi yerleri kabarmis gorursun. Ne var ki,
icinde ise yarar bir sey yoktur. Sonra Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)
bir cakil tanesi aldi, onu ayaginin uzerinde yuvarladi. (Ve sozune devam etti:)
"Emanet bu sekilde
peyder pey azalmaya devam eder, o hale gelinir ki artik) alis verise giden
insanlarda (itimad, guven, dogruluk ve) emanet tamamen kaybolur. Hatta
durustler "falanca kabilede durust insanlar varmis" diye parmakla
gosterilirler. Bazan da, kalbinde zerre miktar iman olmayan bir kimsenin
"ne civanmerd, ne kibar, ne akilli kisi" diye ovuldugu olur."
(Huzeyfe devam etti:)
-Ben oyle gunler gordum ki,
hanginizle alis veris yaptigima aldirmazdim. Muhatabim Musluman idiyse, bana
karsi hile yapmasina dindarligi mani olurdu. Muhatabim Yahudi veya Hiristiyan
idiyse, onu da, amiri(nden validen gelen korku ve disiplin) bana hile yapmaktan
alikoyardi. Fakat bugun sizden sadece falanca falanca ile (gonul huzuruyla)
alis veris yapabilirim."
Buhari, Rikak 35, Fiten 13;
Muslim, Iman 230, (143); Tirmizi, Fiten 17, (2180); Ibnu Mace, Fiten 27,
(4053).
85 - Ebu Hureyre
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu
ki:
"Emanet kaybedilince
kiyameti bekleyin." "Emanet nasil kaybolur?" diye sordular.
"Isler ehil olmayanlara teslim edilince" diye cevapladi."
Buhari, Rikak 35, Ilm 2.
86 - Yine Ebu Hureyre
(radiyallahu anh) Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in su sozunu rivayet
etmistir: "Sana emanet birakanin emanetini geri ver. Sana ihanet edene
ihanet etme"
Ebu Davud, Buyu 81 (3534);
Tirmizi, Buyu 38, (1264).
87 - Ebu Musa (radiyallahu
anh)'nin rivayetine gore Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle
buyurmustur: "Emin bir Musluman mal muhafizi olsa ve vazifesini durustlukle
yapsa, soyle ki, kendisine (sadaka vs. nevinden) emredileni gonul hosluguyla
eksiksiz ve tam olarak yerine verse, sadakayi veren iki kisiden biri
olur."
Buhari, Zekat 25, Vekalet
16, Icare 1; Muslim, Zekat 79 (1023); Ebu Davud, Zekat 43, (1684); Nesai, Zekat
66, (5, 79-80).
Nesai, hadisin basinda su
ziyadeyi kaydetti: "Mu'min kisi, diger mumine karsi duvar gibidir,
birbirlerini takviye ederler."
EMR-I BI'L-MA'RUF VE NEHY-I
ANI'L-MUNKER
88 - Tarik Ibnu Sihab
anlatiyor: "Bayram hutbesini okuma isini namazdan one alanin ilki
Mervan'dir. O, bu ise tevessul edince cemaatten birisi ayaga kalkarak:
"Yanlis is yapiyorsun, namazin hutbeden once kilinmasi gerekir" dedi.
Mervan: "Artik o usul terkedildi" diyerek devam etmek istedi. Ebu
Saidu'l-Hudri ortaya atilarak: "Bu adam, uzerine dusen vazifesini yapti.
Zira ben Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim:
"Sizden kim (sunnetimize uymayan) bir munker gorurse (seyirci kalmayip)
onu eliyle duzeltsin. Buna gucu yetmezse lisaniyla duzeltsin. Buna da gucu
yetmezse kalbiyle bugzetsin. Bu kadari imanin en zayif mertebesidir."
Melahim 17, (4340); Muslim,
Iman 78 (49); Ebu Davud; Salatu'l-Iydeyn 248 (1140); Tirmizi, Fiten 11 (2173);
Nesai, 17 (8, 111); Ibnu Mace, Fiten 20, (4013);
Tirmizi'nin rivayetinde
soyle denir: "Bir adam kalkarak ey Mervan sunnete muhalefet ettin..."
dedi.
Ebu Davud su ziyadeyi
kaydeder: Sen bayram gununde minberi (musallaya) cikardin. Halbuki daha once
bayramda minber cikarilmazdi. Bir de hutbeyi namazda one aldin."
Nevevi rivayetinde bu
aciklamalar yok, sadece Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in sozleri var.
89 - Ibnu Mes'ud
(radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdu:
"Benden once Allah'in gonderdigi her peygamberin mutlaka ummetinden
havarileri ve arkadaslari olmustur. Bunlar onun sunnetiyle amel ederler
emirlerini de yerine getirirlerdi. Sonra, bu peygamberlerin ardindan oylesi
kotulukler zuhur etmisti ki, yapmadiklarini soyleyip, kendilerine emredilmeyeni
de yapmislardir. Kim bu guruhla eliyle mucahede ederse mu'mindir. Kim onunla
diliyle mucahede ederse o da mu'mindir. Kim de onlarla kalbiyle mucahede ederse
o da mu'mindir. Bunun gerisine, artik zerre miktar iman yoktur.
Muslim, Iman 80, (50).
90 - Yine Ibnu Mes'ud
(radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki:
"Israilogullari bir kisim gunahlar islemeye baslayinca alimleri onlari bu
islerden menettiler. Ancak onlar dinlemediler, vazgecmediler. Zamanla alimler
de onlarla oturmaya, dayanismaya ve beraber icmeye basladilar. Allah da bunun
uzerine, berikinin dalaletini oburune katarak, biriyle digerinin kufrunu
artirdi. "Davud'un ve Meryem oglu Isa'nin diliyle onlari
lanetledi..." (Maide, 78).
Sonra, ayakta bulunan
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) oturarak sozunu tamamladi: "Hayir,
nefsimi kudret elinde tutan Zat'a yemin ederim, onlari hak adina kotuluklerden
men etmezseniz (siz de rizaya eremezsiniz).
Ebu Davud, Melahim 17,
(4336); Tirmizi, Tefsir, Maide (3050), Ibnu Mace, Fiten 20, (4006);
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 81-90 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.