Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 881-890 )
ERAEYTE (MAUN) SURESI
881 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh)
demistir ki: "Biz, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda tencere,
kova gibi esyalari ariyeten vermeyi (Maun suresinde zikri gecen) yardim (maun)
addederdik."
EbuDavud, Zekat 32, (1657).
KEVSER SURESI
882 - Hz. Enes (radiyallahu anh)
anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun mescidde iken
hafif bir uyku kestirmesi yapti, sonra gulerek basini kaldirdi. Kendisine:
"Ey Allah'in Resulu, nicin
guluyorsunuz?" diye sorulunca:
" Bana az once su sure nazil
oldu" deyip besmele cekti, sonuna kadar Kevser suresini okudu:
"Bismillahirrahmanirrahim, Ey
Muhammed! Dogrusu sana pek cok nimet vermisizdir. Oyleyse Rabbin icin namaz
kil, kurban kes. Dogrusu adi sani ortadan kalkacak olan, sana kin tutan
kimsedir" (Kevser 1-3).
Resulullah kiraati tamamlayinca sordu:
"Kevser'in ne oldugunu biliyor
musunuz?"
Biz: "- Allah ve Resulu
bilir" dedik.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
acikladi: "Bu bir nehirdir. Rabbim onu bana vadetmistir. O nehir uzerinde
pek cok hayirlar var. Bu bir havuzdur da. Kiyamet gunu ummetim onun basinda (su
icmek uzere) toplanacak. Bu havuzdaki masrapalar gokteki yildizlar kadar
coktur. Derken iclerinden bir kul cikarilip atilacak. Ben mudahale edip:
"Ey Rabbim (onu niye atiyorsun) o benim ummetimdendir?" diyecegim.
Ancak Cenab-i Hakk: "Bunlar senden sonra ne bid'atler islediler senin
haberin yok" diyecek."
Buhari, Tefsir, Inna
a'taynake'l-kevser 1, Rikak 53, Muslim, Salat 53, (400); Tirmizi,Tefsir, Kevser
(3357), Ebu Davud, Sunnet 26, (4747, 4748); Nesai, Salat 21, (2,133,134).
883 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)
anlatiyor: "Kureys soyle dedikodu yapmisti: "Muhammed'in erkek evladi
yok. Bir oldu mu arkasi kesildi demektir." Bunun uzerine Cenab-i Hakk,
Kevser suresini (sonuncu ayet olan): "Asil arkasi kesik olan sana kin
tutandir"a kadar inzal buyurdu."
Rezin'in ilavesidir.
NASR SURESI
884 - Hz. Enes (radiyallahu anh)
anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Iza
cae nasrullahi ve'l-feth" suresi Kur'an-i Kerim'in dortte birine
denktir."
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 10, (2897).
885 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)
anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh) beni Bedir seyhleri ile birlikte
(sohbet ve istisare meclislerine) aliyordu. Bu hal, sanki, birilerinin agrina
gitmisti: "Bunu niye bizimle birlikte cemaate aliyorsun, bizim onun kadar
oglanlarimiz var?" diye Hz. Omer'e tarizde bulundu. Hz. Omer kendilerine:
"Onun kimlerden oldugunu biliyorsunuz" diye cevap ver(ip gecistir)di.
Bir gun beni cagirip yine onlarla
birlikte meclise aldi. Bu sefer, sirf beni(m liyakatimi) onlara gostermek icin
beni cagirdigini anlamistim. Hz. Omer (radiyallahu anh): "Cenab-i Hakk'in
Iza cae nasrullah ve'l-feth (Nasr 1) kavl-i serifi hakkinda ne dersiniz?"
diye sordu. Cemaatten bazilari:
"- Yardima ve fethe mazhar
oldugumuz zaman Allah'a hamdetmek ve istigfarda bulunmakla emrolunduk"
diye cevap verdi. Bazilari hicbir sey soylemedi.
Hz.Omer (radiyallahu anh) bana
yonelerek:
"Ey Ibnu Abbas, sen de mi boyle
soyluyorsun?" dedi. Ben:
"Hayir" dedim ve sustum. Hz.
Omer:
"Oyleyse soyle, sen ne
diyorsun?" diye bana soz verdi.
Ben su aciklamayi yaptim:
"- Bu sure Resulullah (aleyhissalatu
vesselam)'in ecelidir, kendisine bu sure ile haber verilmistir. Bu surede
Cenab-i Hakk (Resulune soyle demistir): "Allah'in nusreti ve fethi geldigi
zaman, bil ki bu senin ecelinin artik yakinligina alamettir. Oyle ise
hamdederek Rabbini tesbih et ve ona istigfàrda bulun. O tevbeleri kabul
edicidir."
Bu yorumun uzerine Hz. Omer:
"Bundan ben de senin soyledigini anliyorum" dedi.
Buhari, Tesfir 4, Menakib 25, Megazi
50, 85; Tirmizi, Tefsir, Feth (Nasr) 3359.
IHLAS SURESI
886 - Ebu Said (radiyallahu anh)
anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (bir gun) ashabina:
"Sizden biri bir gecede Kur'an-i Kerim'in uctebirini okumaktan aciz
midir?" diye sordu.
" Buna hangimiz guc
yetirebilir?" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
" Allahu Ahad, Allahu's-Samed
(Ihlas suresi) Kur'an'in uctebiridir" buyurdu.
Buhari, Fedailu'l-Kur'an 13, Tevhid 1;
Muslim, Musafirin 259, (811); Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 11, (2898); Nesai,
Iftihah 69, (2,171); Muvatta, Kur'an 17, 19 (1, 208); Ebu Davud, Vitr 18, Salat
353, (1961); Ibnu Mace, Edeb 52, (3787, 3788, 3789).
887 - Hz. Enes (radiyallahu anh)
anlatiyor: "Bir kimse (ihlas suresini kastederek): "Ey Allah'in
Resulu, ben bu sureyi seviyorum" dedi.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Onu sevmen seni cennete sokacaktir" dedi.
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 11, (2903).
888 - Hz. Enes (radiyallahu anh)
anlatiyor: "Kim Kul huvallahu ahad suresini gunde iki yuz sefer okursa,
uzerindeki kul borcu haric, elli yillik gunah (amel defterinden) silinir."
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 10, (2900).
889 - Hz. Enes (radiyallahu anh)
anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim
yataginda uyumak isteyince, sag tarafinin ustune yatar, sonra da Kul huvallahu
ahad'i yuz kere okursa, Rab Teala kiyamet gunu kendisine: "Sagin uzerinde
cennete gir" diyecektir.
Tirmizi, Sevabu'1-Kur'an 10, (2900).
890 - Ubey Ibnu Ka'b (radiyallahu anh)
anlatiyor: "Musrikler, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e:
"Rabbini bize tavsif et
(tanit)!" dediler. Bunun uzerine Ihlas suresi indi.
"De ki: O, Allah'dir, bir tekdir.
O Allah'tir, sameddir (hicbir seye muhtac degil, her sey O'na muhtac).
Dogurmamistir, dogurulmamistir. Hicbir sey O'nun dengi (ve benzeri)
degildir" (1-4).
Ubey (radiyallahu anh) bu surede gecen
bazi tabirleri soyle acikladi: "Samed, dogurmayan ve dogurulmayan
demektir, cunku dogan her sey mutlaka olecektir. Olen her seye varis
olunacaktir. Allah ise ne olur, ne de O'na varis olunur.
"Hicbir sey O'nun dengi (ve
benzeri) deg'ildir" ayeti de O'na bir benzer, bir denk olmadigini, Allah'a
benzeyen hicbir sey bulunmadigini ifade eder."
Tirmizi, Tefsir, Ihlas, 3361, 3362).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 881-890 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.