Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 91-100 )
91 - Kays Ibnu Ebi Hazim
anlatiyor: "Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) Cenab-i Hakk'a hamd ve senadan
sonra buyurdu ki: "Ey insanlar! Sizler su ayeti okuyor ve fakat yanlis
anliyorsunuz: "Ey iman edenler, siz kendinize bakin. Dogru yolda iseniz
sapitan kimse size zarar veremez" (Maide, 105). Biz Hz. Peygamber
(aleyhissalatu vesselam)'in: "Insanlar, zalimi gorup elinden tutmazlarsa,
Allah'in, hepsine ulasacak umumi bir bela gondermesi yakindir" dedigini
isittik." Keza ben, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in:
"Iclerinde kotulukler islenen bir cemiyet, bu kotulukleri bertaraf edecek
gucte oldugu halde, seyirci kalir, mudahale etmezse, Allah'in hepsini saran
umumi bir bela gondermesi yakindir" dedigini isittim.
Ebu Davud, Melahim 17,
(4338); Tirmizi, Tefsir, Maide (3059), Fiten 8 (2169); Ibnu Mace, Fiten 20
(4005).
92 - Huzeyfe (radiyallahu
anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Nefsimi kudret elinde
tutan Zat'a kasem olsun, ya ma'rufu emreder ve munkerden de yasaklarsiniz veya
Allah'in katindan umumi bir bela gondermesi yakindir. O zaman yalvar yakar
olursunuz da duaniz kabul edilmez."
Tirmizi, Fiten 9, (2170).
93 - Ibnu Mes'ud
(radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular
ki: "Sizler yardim gorecek, ganimetler elde edecek ve bircok memleketleri
fethedeceksiniz. Sizden kim bu vakte ererse, Allah'tan cekinsin, ma'rufu
emredip, munkerden de nehyetsin. Kim de bile bile bana yalan nisbet ederse,
atesteki yerini hazirlasin."
Tirmizi, Fiten 70, (2258).
94 - Urs Ibnu Amire
el-Kindi (radiyallahu anh) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)
buyurdular ki: "Yeryuzunde bir kotuluk islendigi vakit, ona sahid olan
bunu takbih ederse (kotu oldugunu te'yid ederse), o kotulugu gormemis gibi
zararindan kurtulur. O kotuluge sahid olmadigi halde, isittigi zaman memnun
kalan kimse, sanki sahid olmus gibi manen zarar gorur."
Ebu Davud, Melahim 17,
(4345).
95 - Ebu Said (radiyallahu
anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Zalim sultanin
yaninda gercegi soylemek en buyuk cihaddandir."
Ebu Davud, Melahim 17,
(4344); Tirmizi 13, (2175); Ibnu Mace, Fiten 20, (4011).
I'TIKAFLA ILGILI BOLUM
96 - Hz. Aise (radiyallahu
anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) vefat edinceye kadar
Ramazan'in son on gununde itikafa girer ve derdi ki: "Kadir gecesini
Ramazan'in son on gununde arayin". Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan
sonra, zevceleri de itikafa girdiler."
Buhari, Fadlu
Leyletu'l-Kadr 3, Itikaf 1,14; Muslim, Itikaf 5, (1172); Muvatta, Itikaf 7, (1,
316); Tirmizi, Savm 71, (790); Nesai, Mesacid 18, (2, 44); Ebu Davud, Siyam 77,
(2462, 2464); Ibnu Mace, Siyam 59; (1771).
Bir baska rivayette soyle
denir: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) her Ramazan'da itikafa girerdi.
Aksam namazini kilar kilmaz itikaf mahaline gelirdi. Ravi der ki: Bir gun Hz.
Aise de itikaf icin izin istedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) izin
verdi. Mescidin icinde itikaf icin bir cadir kuruldu. Bunu Hafsa validemiz
(radiyallahu anha) isitti, O'nun icin de bir cadir kuruldu. Arkadan Zeyneb
(radiyallahu anha) validemiz icin de bir cadir kuruldu. Sabah olup da
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hucresinden cikinca dort cadir kuruldugunu
gorur ve "Bunlar da ne?" diye sorar. Durum haber verilince:
"Onlari bu ise sevkeden sey nedir, Allah'in rizasini kazandiracak bir amel
dusuncesi mi? Hayir! Derhal kaldirin, gozum gormesin!" emretti. Cadirlar
kaldirildi. O Ramazan Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'da itikafi terketti.
Sevval'in son onunda itikafa girdi."
Bir diger rivayette soyle
denir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cadirlarin kaldirilmasini
emretti. Derhal yikildilar. O yil itikafa girmeyi Ramazan'da terketti, Sevval
ayinin ilk onunda yerine getirdi."
97 - Ebu Said (radiyallahu
anh) anlatiyor: "Biz Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le birlikte
Ramazan'in orta on gununde i'tikafa girdik, yirminci gunun sabahi olunca
esyalarimizi (evlerimize) tasidik. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (bir
hutbe irad etti ve) sonra sunu soyledi: "Itikafa girmis olanlar, itikaf
mahallerine donsunler. Zira bu gece bana Kadir gecesinin hangi gece oldugu
gosterilmisti, sonra unutturuldu. Siz, son onda ve tek gecelerde arayin. Ayrica
bu gece kendimi su ve camur icinde secde eder gordum." Resulullah
(aleyhissalatu vesselam) itikaf mahalline donunce, o gunun sonuna dogru hava
bozdu. Mescid o siralarda (uzeri dallarla ortulmus) cardak seklindeydi. Hz.
Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in burnu ve burun yumusagi uzerinde su ve
camur bulasigini gordum. Bu gece 21. gece idi."
Buhari, Fadlu Leylet'l-Kadr
2, 3, Itikaf 1, 9, 13; Muslim, Siyam 213, (1167);
98 - Ebu Hureyre
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) her
Ramazanda on gun i'tikafa girerdi. Vefat ettigi yilda ise yirmi gun i'tikafa
girdi."
Buhari, I'tikaf 17; Ebu
Davud, Savm 78, (2466). Ibnu Mace, Siyam 58, (1769).
99 - Enes ve Ubey Ibnu Ka'b
(radiyallahu anh) anlatiyorlar. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)
Ramazan'in son on gununde itikafa girerlerdi. Fakat bir sene (seferde oldugu
icin) itikafa girmedi, muteakip yil yirmi gun itikaf yapti."
Hadisi Ebu Davud, Ubeyy
hazretlerinden (Savm 77, (2463)); Tirmizi de Enes hazretlerinden (Savm 79,
(803)) rivayet etmistir. Ibnu Mace, Siyam 58, (1770).
100 - Hz. Aise (radiyallahu
anha)'nin anlattigina gore, "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)
mescitte itikafda oldugu sirada, kendisi de hayizken, Resulullah (aleyhissalatu
vesselam)'in saclarini taramistir. Bu hizmeti yaparken kendisi odasindan
ayrilmamis; Resulullah (aleyhissalatu vesselam) basini ona uzatmistir. Hz.
Peygamber (aleyhissalatu vesselam) itikafta iken, (buyuk veya kucuk abdest
bozmak gibi) zaruri bir ihtiyac olmadikca odaya girmezdi."
Buhari, Hayz 2, Itikaf 2,
3, 4, 19, Libas 76; Muslim, Hayz 6-7 (297); Muvatta, I'tikaf 1 (1, 312);
Tirmizi, Savm 80, (804); Ebu Davud, Siyam 79 (2467, 2468, 2469); Nesai, Hayz
20, (1, 193).
Ebu Davud'da su ziyade var:
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) itikafda iken hastaya ugrar, oyalanmadan
halini sorar gecerdi. Hz. Aise buyurdu ki: "Aslinda, mutekif icin sunnet
olani, hasta ziyaretine gitmemesi, cenaze merasimine katilmamasi, kadina temas
etmemesi, kadinin tenine tenini degedirmemesi, zaruri ihtiyac disinda da itikaf
yoktur."
(Ebu Davud, Savm 80, 2473).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 91-100 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.