Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 921-930 )
IHTILAFIN CEVAZI
921 - Omer Ibnu'l-Hattab (radiyallahu
anh) anlatiyor: "Hisam Ibnu Hakim Ibni Hizam'i, Furkan suresini farkli
sekillerde okurken dinledim. Resulullah ( aleyhissalatu vesselam) bana bu
sekillerden hicbiriyle okumamisti. Namazin icinde adamin uzerine atilacak
oldum. Kendimi zorla zabtedip namazi bitirmesini bekledim. Selami verir vermez
ridasindan tutup kendime dogru cektim ve: "Sana bu sureyi (boyle okumayi)
kim ogretti?" diye sordum. Hisam: "Onu bana Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) ogretti!" demez mi! (Tepem atti):
"- Yalan soyluyorsun, onu
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana da ogretti, ama senin okuduguna hic
benzemiyor!" dedim. Adami derdest edip dogru Resulullah (aleyhissalatu
vesselam)'a goturdum.
"- Ey Allah'in Resulu, dedim, bu
adami Furkan suresini, bana hic okumadigin cok farkli sekillerde okuyor
gordum!"
Resulullah, sukunetle: " Hele
yakasini sal!" diye emretti ve ona donerek:
" Ey Hisam oku bakalim!"
dedi. Hisam, kendisinden isittigim sekilde, sureyi yeniden okudu. Resulullah
(aleyhissalatu vesselam) bana yonelerek:
" Evet, sure bu sekilde
indirildi!" buyurdu. Sonra bana: " Ey Omer, dedi. Sen de oku!"
Ayni sureyi ben de, bana ogretmis
oldugu sekilde okudum. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su aciklamayi
yapti:
" Evet sure bu sekilde (de) nazil
oldu. Biliniz ki, bu Kur'an yedi harf (sekil) uzere indirilmistir. Bunlardan
hangisi kolayiniza gelirse onunla okuyun."
Buhari, Fedailu'l-Kur'an 5, 27,
Husumat 4, Tevhid 53; Muslim, Musafirin 270, (818); Ebu Davud, Salat 357,
(1475); TirmizI, Kira'at 2, (2944); NesaI, Salat 37, (2, 150-152); Muvatta,
Kur'an 5, (1,102).
KUR'AN'IN TERTIBI BOLUMU KUR'AN'IN
TERTIBI VE CEM'I
922 - Zeyd Ibnu Sabit (radiyallahu
anh) anlatiyor: "Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh), (irtidad edenlere karsi
yapilan) Yemame Savasi sirasinda beni cagirtti. Gittim. Yaninda Hz. Omer
(radiyallahu anh) oturuyordu. Ebu Bekir bana:
"- Bak! Omer, bana gelip:
"Kurra'nin da katilmis bulundugu Yemame savaslari siddetlendi. Ben her
yerde kurralari tuketeceginden, onlarla birlikte Kur'an'in da cokca zayi
olacagindan korkuyorum. Bu sebeple Kur'an'in cem'edilmesini emretmeni uygun
goruyorum!" dedi. Ben kendisine:
"- Resulullah'in yapmadigi bir
seyi nasil yaparim?" diye cevap verdim. Ancak Omer (radiyallahu anh):
"- Bunda hayir var!" diye
israr etti. Ben her ne kadar bu meseleye yanasmak istemedi isem de Omer, taleb
ve muracaatlarinin pesini birakmadi. Sonunda Allah, Omer'de aklini yatirdigi
seye benim de aklimi yatirdi. Ben de meselenin geregine aynen Omer gibi inanmaya
basladim."
Zeyd devamla der ki: "Ebu Bekir
(radiyallahu anh) bana yonelerek sunu soyledi: "- Sen genc, akilli bir
kimsesin, hic bir hususta sana karsi bir itimadsizligimiz yok. Ustelik sen
Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a vahiy katipligi yaptin, nazil olan
vahiyleri yazdin. Simdi Kur'an'in pesine dus ve onu cem'et!"
Zeyd (radiyallahu anh) der ki:
"Allah'a yemin olsun, Ebu Bekir bana daglardan birini tasima vazifesi
verse bu teklif ettigin isten daha agir gelmezdi. Kendisine itiraz ettim:
"- Siz, Resulullah (aleyhissalatu
vesselam)'in yapmadigi bir seyi nasil yaparsiniz?" dedim. Ebu Bekir
(radiyallahu anh) beni ikna icin:
"- Vallahi bu, hayirli bir
istir!" dedi, taleb ve muracaatlarinin pesini birakmadi. Oyle ki, sonunda
Allah, Hz. Ebu Bekr'in aklini yatirdigi gibi bu ise benim aklimi da yatirdi.
Artik Kur'an'in pesine dustum. Onu
kumas parcalari, hurma yapraklari, duz tas parcalari ve ezberlemis olanlarin
hafizalarindan toplamaya basladim. Tevbe suresinin son kismini Huzeyme -veya
Ebu Huzeyme- el-Ensari'nin yaninda buldum. Bu kismi ondan baskasinin yaninda
bulamamistim. (Cem ettigim) sahifeler Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'in
yaninda idi. Vefat edinceye kadar da orada kaldi. Sonra Hz. Omer (radiyallahu
anh)'e intikal etti. Allah ruhunu kabzedinceye kadar onun yaninda kaldi.
Sonra Resulullah'in zevce-i pakleri
Hafsa Bintu Omer Ibni'l-Hattab (radiyallahu anhuma)'a intikal etti ve onun
yaninda kaldi."
Buhari, Fedailu'1-Kur'an 3, 4, Tefsir,
Tevbe 20, Ahkam 37; Tirmizi, Tefsir, Tevbe, (3102).
923 - Zuhri, Hz. Enes (radiyallahu
anh)'ten rivayet ediyor: "Huzeyfe (radiyallahu anh) Hz. Osman (radiyallahu
anh)'in yanina geldi ve:
"- Ey Emiru'l-Mu'minin! Yahudiler
ve Hiristiyanlar gibi, kitaplari hakkinda ihtilafa dusmeden, bu ummetin
imdadina yetis!" dedi. Hz. Osman (radiyallahu anh) derhal Hz. Hafsa
(radiyallahu anha)'ya birisini yollayarak:
"- Sendeki Suhuf'u bize gonder,
istinsah edip sana tekrar iade edecegiz" diye haber saldi. Hz. Hafsa
(radiyallahu anha) da gonderdi. Hz. Osman (radiyallahu anh) Kur'an'in istinsahi
icin Zeyd Ibnu Sabit, Abdullah Ibnu'z-Zubeyr, Said Ibnu'l-As ve Abdullah
Ibnu'l-Haris Ibni Hisam (radiyallahu anhum ecmain)'a emretti: Onlar da bunu
istinsah ettiler.
Hz. Osman Kureysli gruba:
"Kur'an-i Kerim'le ilgili olarak herhangi bir hususta siz ve Zeyd Ibnu
Sabit ihtilaf edecek olursaniz, onu Kureys lisanina uygun olarak yazin. Cunku
Kur'an onlarin lisani uzere indi" dedi. Calisma esnasinda hey'et bu minval
uzere hareket ettiler.
Suhuf'u mushaflar halinde ortaya koyma
isi bitince, Hz. Osman (radiyallahu anh) her diyara bir mushaf gonderdi. Ayrica
bunun haricinde kalan bir sahife veya mushafin yakilmasini emretti. Zeyd
(radiyallahu anh) der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan isitmis
oldugum, Ahzab suresine ait bir ayet(e ait yazili parca bana gelmemisti),
eksikti. Onu arastirdim. Sonunda Huzeyme Ibnu Sabit el-Ensari (radiyallahu
anh)'de cikti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onun sahitligini iki kisinin
sahitligine denk tutmustu. Bu ayet su idi: (Mealen): "Mu'minlerden Allah'a
verdigi ahdi yerine getiren kimseler vardir. Kimi, bu ugurda canini vermis,
kimi de beklemektedir. Ahdlerini hic degistirmemislerdir" (Ahzab 23).
Buhari, Fedailu'l-Kur'an 2, 3, Menakib
3, Tirmizi, Tefsir, Tevbe, (3103).
924 - Hz. Enes (radiyallahu anh)
anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda Kur'an-i Kerim'i
dort kisi cem'etmistir ve hepsi de Ensari'dir: Ubey Ibnu Ka'b, Muaz Ibnu Cebel,
Zeyd Ibnu Sabit, Ebu Zeyd (radiyallahu anhum ecmain). "Enes'e: "Ebu
Zeyd de kim?" diye Sorunca: "Amcalarimdan biri"dedi."
Buhari, Fedailu'l-Kur'an 8,
Menakibu'l- Ensar 17; Muslim, Fedailu's-Sahabe 119, (2465); Tirmizi, Menakib,
(3796).
925 - Buhari'nin bir diger rivayetinde
Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
zamaninda Muhkem'i cem'ettim" demistir. Yanindakiler kendisinden:
"Muhkem'le neyi kastediyorsun?" diye sorunca: "Muhkem, mufassal
(sureler)dir" diye cevap vermistir".
Buhari, Fedailu'I-Kur'an 25.
TEVBE
926 - Haris Ibnu Suveyd anlatiyor:
"Abdullah Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) bize iki hadis rivayet etti.
Bunlardan biri Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)' dendi, digeri de
kendisinden. Dedi ki: "Mu'min gunahini soyle gorur: "O, sanki uzerine
her an dusme tehlikesi olan bir dagin dibinde oturmaktadir. Dag duser mi diye
korkar durur. Facir ise, gunahi burnunun uzerinden gecen bir sinek gibi
gorur" Ibnu Mes'ud bunu soyledikten sonra eliyle, Soyle diyerek, burnundan
sinek kovalar gibi yapmistir.
Sonra dedi ki: "Ben Resulullah
(aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini duydum: "Allah, mu'min
kulunun tevbesinden, tipki su kimse gibi sevinir: "Bir adam hic bitki
bulunmayan, issiz, tehlikeli bir colde, beraberinde yiyecegini ve icecegini
uzerine yuklemis oldugu binegi ile birlikte seyahat etmektedir. Bir ara
(yorgunluktan) basini yere koyup uyur. Uyandigi zaman gorur ki, hayvani basini
alip gitmistir. Her tarafta arar ve fakat bulamaz. Sonunda ac, susuz, yorgun ve
bitap dusup: "Hayvanimin kayboldugu yere donup orada olunceye kadar
uyuyayim" der. Gelip olum uykusuna yatmak uzere kolunun uzerine basini
koyup uzanir. Derken bir ara uyanir. Bir de ne gorsun! Basi ucunda hayvani
durmaktadir, uzerinde de yiyecek ve icecekleri. Iste Allah'in, mu'min kulunun
tevbesinden duydugu sevinc, kaybolan binegine azigiyla birlikte kavusan bu
adamin sevincinden fazladir. "
Muslim'in bir rivayetinde su ziyade
var: "(Sonra adam sevincinin siddetinden sasirarak soyle dedi: "Ey
Allah'im, sen benim kulumsun, ben de senin Rabbinim."
Buhari, Da'avat 4; Muslim 3, (2744);
Tirmizi, Kiyamet 50, (2499, 2500).
927 - Zirru'bnu Hubeys anlatiyor:
"Saffan Ibnu Assal el-Muradi (radiyallahu anh) bize, Resulullah
(aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledig'ini rivayet etti:
"Magrib cihetinde bir kapi
vardir. Bu kapinin genisligi -veya bunun genisligi binekli bir kimsenin
yuruyusuyle- kirk veya yetmis senedir. Allah o kapiyi arz ve semalari yarattigi
gun yaratti. Iste bu kapi, gunes batidan doguncaya kadar tevbe icin aciktir. "
Tirmizi, Da'avat 102, (3529).
928 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh)
anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim
gunes batidan dogmazdan evvel tevbe ederse Allah tevbesini kabul eder."
Muslim, Zikr 43, (2703).
929 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)
anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Son
nefesini vermedikce Allah, kulun tevbesini kabul eder. "
Tirmizi, Da'avat 103, (3531); Ibnu
Mace, Zuhd 30, (4253).
930 - Ebu Musa (radiyallahu anh)
anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Aziz ve
Celil olan Allah, gunduz gunah isleyenlerin tevbesini kabul etmek icin
geceleyin elini acar.
Gece gunah isleyenlerin tevbesini
kabul etmek icin de gunduz elini acar, bu hal, gunes batidan doguncaya kadar
devam edecektir. Burada "el", Allah'in ihsan ve fazlindan kinayedir.
Muslim, Tevbe 32, (2760).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 921-930 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.