Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5341-5350 )
5341 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam bir gun bize namaz kildirdi, sonra
minbere cikti, eliyle kible cihetine isaret etti ve: "Size namaz
kildirdigim andan beri, bana cennet ve cehennem gosterildi. Onlar su duvarin
onunde temessul etmis vaziyette idiler. Hayirda ve serde bugunku kadarini hic
gormedim" buyurdu."
Buhari, Ezan 91, Salat 40, Rikak 18.
5342 - Abdullah Ibnu Ebi Bekr anlatiyor:
"Ebu Talha el-Ensari radiyallahu anh bahcesinde namaz kiliyordu. Derken
(dubsi denen kumruya benzeyen) bir kus uctu. Gidip gelmeye, ciktigi yeri
aramaya basladi, fakat bulamadi. Bu hal Ebu Talha'nin garibine gitti ve bir
muddet gozleriyle kusu takip etti. Sonra namazina dondu. Ne kadar kildigini
bilemiyordu. Kendi kendine: "Bu malimdan bana fitne ariz oldu!" dedi.
Resulullah aleyhissalatu vesselam'a gelerek namazda basina gelen fitneyi anlatti
ve "Ey Allah'in Resulu! Bu (bagim Allah icin) sadakadir, onu diledigine
ver!" dedi."
Muvatta, Salat 67, (1, 98).
MUZARA'ANIN CEVAZI
5343 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam, meyve ve ekinden cikacak olan butun
mahsulun yarisi karsiliginda Hayber'i (yahudilere) verdi. Her sene zevcelerine,
yuz vask veriyordu. Seksen vask kuru hurma, yirmi vask arpa. Hz. Omer
radiyallahu anh basa gecince, Hayber'i taksim etti ve Resulullah aleyhissalatu
vesselam'in zevcelerini kendilerine arazi ve suyu ikta etmek veya her yil
almakta olduklari vasklari tazmin etme arasinda muhayyer birakti. Onlar bu
teklifi benimsemede farkli kararlara vardilar. Birkismi arazi ve suyu tercih
etti, birkismi da vasklari tercih etti. Hz. Aise ve Hz. Hafsa radiyallahu
anhuma arazi ve suyu tercih edenlerdendi."
Buhari, Muzara'a 8, 9, 11, Icare 22, Sirket
11, Surut 5, Megazi 40; Muslim, Musakat 2, (1551); Ebu Davud, Buyu' 35;
Tirmizi, Ahkam 41, (1383); Nesai, Muzara'a 46, (7, 53).
5344 - Muslim'in bir rivayetinde soyle
denmistir: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Hayber hurmalarini ve
arazisini kendi emvalleri gibi isleyip meyvesinin yarisini Resulullah'a
vermeleri sartiyla Hayberlilere geri verdi."
Muslim, Musakat 5, (1551).
5345 - Yine Muslim'in bir diger rivayetinde
soyle denmistir: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Hayber'i fethettigi
zaman, yahudiler, Resulullah'a muracaat ederek, calisip elde edecekleri ekin ve
meyve hasilatinin yarisini vermek sartiyla, kendilerini arazilerinde
birakmasini talep ettiler. Aleyhissalatu vesselam onlara: "Biz sizi,
diledigimiz zamana kadar orada birakabiliriz" dedi ve kalmalarina musaade
etti. Hayber'in meyve hasilatinin yarisi iki hisseye taksim ediliyordu.
Resulullah aleyhissalatu vesselam bu gelirin humusunu (beste birini)
aliyordu."
Muslim, Musakat 4, (1551).
5346 - Ibnu Omer radiyallahu anhumanlatiyor:
"Ekim arazileri,Resulullah aleyhissalatu vesselam zamaninda, -tarlaya su
alinan dere kenarin- daki ekin, tarla sahibinin olmasi ve ne kadar oldugunu
bilmedigim bir miktar da saman verilmesi karsiliginda kiralanirdi."
Nesai, Muzara'a 46, (7, 53).
5347 - Imam Malik anlatiyor: "Bana
ulastigina gore, Abdurrahman Ibnu Avf radiyallahu anh bir tarlayi kiraladi.
Olunceye kadar da bu arazi elinde kaldi. Oglu dedi ki: "Ben, bu araziyi
uzun muddet babamin elinde kaldigi icin bizim malimiz saniyordum. Babam olecegi
sirada tarlanin bize ait olmadigini soyledi ve tarlanin kirasindan odenmesi
gereken bir miktar borcun altin veya gumus olarak odenmesini emretti."
Muvatta, Kirau'l-Arz 4, (2, 712).
5348 - Kays Ibnu Muslim, Ebu Cafer'den naklen
diyor ki: "Medine'de muhacir aileden hicbiri yoktu ki, ucte veya dortte
bir pay ile ziraatcilik yapmasin. Hz. Ali, Sa'd Ibnu Malik, Ibnu Mes'ud
radiyallahu anhum de bu cesitten muzara'a akdi yapmislardi. el-Kasim (Ibnu
Muhammed) ve Urve'den de benzer rivayet mevcuttur. Rivayette su ziyade de var:
"Ebu Bekr ailesi, Hz. Omer ailesi, Hz. Osman'in ailesi, Ali ailesi ve Ibnu
Sirin ailesi de."
Buhari, Muzara'a 8 (bab basligi olarak
kaydedilmistir.)
MUZARA'ANIN YASAKLIGI HAKKINDA
5349 - Rafi' Ibnu Hadic radiyallahu anh
anlatiyor: "Yanima Zuheyr geldi ve bana: "Resulullah aleyhissalatu
vesselam bize faydali olan bir seyi yasakladi" dedi. Ben:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam her ne
soyledi ise, mutlaka haktir!" dedim.
"Muhakala'yi (tarla kiralamasini) nasil
yaptigimizi sordu. Ben de:
"Biz onu, dortte bir ve kuru hurma ve
arpadan vasklarla ucretlendiriyoruz" dedim, bunun uzerine (Aleyhissalatu
vesselam):
"Oyle yapmayin! Araziyi ya kendiniz ekin
veya ektirin veya (kimseye vermeyip) sahip olun!" buyurdular."
Rafi der ki: "Ben de: "(Basustune!)
dinlemek ve itaat etmek (borcumuzdur!)" dedim."
Buhari, Muzara'a 18, 19; Muslim, Buyu' 114,
(1548); Ebu Davud, Buyu' 32, (3394); Nesai, Muzara'a 45, (7, 44, 49).
5350 - Yine Rafi radiyallahu anh anlatiyor:
"Biz ensardan tarlasi en cok olan kimseydik ve biz, su tarla bize, su
tarla onlara (ekenlere) olmak uzere kiraya verirdik. Bazan su tarla mahsul
verirdi, su tarla vermezdi. Resulullah aleyhissalatu vesselam bizi bundan
yasakladi. Fakat gumus (mukabili kiralamay)a gelince onu yasaklamadi."
Buhari, Muzara'a 6, 12, 18, Surut 7; Muslim,
Buyu' 106, (1547); Muvatta, Kirau'l-Arz 1, (2, 713); Tirmizi, Ahkam 42, (1384);
Ebu Davud, Buyu' 31, 32, (3392, 3393, 3395, 3397, 3398, 3399, 4000, 3401,
3402); Nesai, Muzara'a 45, 7, (33-50).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5341-5350 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.