Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5511-5520 )
5511 - Abdullah Ibnu Selam
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, oturup
konustugu zaman, (vahiy bekleyerek veya mele-i A'la'ya istiyak duyarak) cok sik
nazarini semaya cevirirdi."
Ebu Davud, Edeb 21, (4837).
5512 - Hz. Enes radiyallahu
anh anlatiyor: "(Annem) Ummu Suleym, Resulullah aleyhissalatu vesselam
icin yere bir post serer, O da uzerinde kaylule (ogle uykusu) kestirirdi.
Aleyhissalatu vesselam uyaninca annem O'nun terini ve killarini toplardi. Bunlari
bir sisede toplar, sonra onu surunme maddesine katardi."
(Ravi devamla der ki):
"Hz. Enes radiyallahu anh muhtazar (can cekisme halinde) olunca, kefenine
surulecek hanuta bundan katilmasini vasiyet etti."
Buhari, Isti'zan 41;
Muslim, Fezail 84, (2331); Nesai, Zinet 119, (8, 218).
5513 - Hz. Enes radiyallahu
anh anlatiyor: "Medine'de bir panik olmustu. Resulullah aleyhissalatu
vesselam, Ebu Talha radiyallahu anh'tan el-Mendub denen (agir yuruyuslu) atini
istiareten aldi ve bindi. Donusunde: "Bir sey gormedik. Ancak ati cok
hizli bulduk" buyurdu."
5514 - Bir baska rivayette
soyle gelmistir: "Resulullah aleyhissalatu vesselam insanlarin en iyisi,
en comerdi ve en secaatlisi idi. Nitekim bir gece, Medine halki umumi bir korku
yasamisti. Halk (korkunun kaynagi olan) sesin geldigi tarafa yoneldi.
Resulullah aleyhissalatu vesselam ise, herkesten once o cihete gitmis, haberi
tahkik etmis ve geri donmustu, onlari yari yolda karsiladi. Ebu Talha
radiyallahu anh'in ciplak ati uzerinde idi. Boynunda kilinci asiliydi. Soyle
diyordu:
"Korkulacak bir sey
yok, korkulacak bir sey yok."
Sonra, "Bu ati pek
hizli bulduk" dedi. Halbuki at, agir yururdu."
Buhari, Cihad 46, 82;
Muslim, Fezail 48, (2307); Ebu Davud, Edeb 87, (4988); Tirmizi, Cihad 14,
(1685).
5515 - Hz. Aise radiyallahu
anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam iki is arasinda
muhayyer birakilirsa, mutlaka en kolayini tercih ederdi. Yeter ki bu, gunah
olmasin. Eger bir is gunah idiyse, gunaha karsi insanin en uzak durani idi.
Aleyhissalatu vesselam kendisi icin hic intikam aramadi. Ama Allah'in bir
harami ihlal edilince o zaman Allah icin intikam alirdi."
Buhari, Menakib 23, Edeb
80, Hudud 10, 42; Muslim, Fezail 77, (2327); Muvatta, Husnu'l-Hulk 2, (2, 903);
Ebu Davud, Edeb 5, (4785).
5516 - Cabir Ibnu Semure
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'la birlikte
ilk namazi kildim. Sonra Aleyhissalatu vesselam ehline gitti. Onunla ben de
ciktim. Onu birkisim cocuklar karsiladi. Derken onlarin yanaklarini bir bir
oksamaya basladi. Benim yanagimi da oksadi. Elinde bir serinlik ve hos bir koku
hissettim. Elini sanki attar havanindan cikarmis gibiydi."
Muslim, Fezail 80, (2329).
5517 - Ibnu Ebi Evfa
radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, zikri
cok yapar, lagvi (hos sozu) de az yapardi, namazi uzatirdi, hutbeyi de kisa
yapardi. Dul ve miskinlerle beraber yurumekten ar duymazdi, onlarin
ihtiyaclarini mutlaka yerine getirirdi."
Nesai, Cuma 31, (3, 109).
5518 - Hz. Enes radiyallahu
anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'la birlikte yurudum.
Uzerinde kenari sert, Necrani bir hirka vardi. Ona bir bedevi arkadan yetiserek
hirkadan tutup siddetle cekti. Boynunun derisine baktigimda, siddetle cekilen
hirkanin kenarinin zedeleyip iz biraktigini gordum. Bedevi:
"Ey Muhammed!
Yanindaki Allah'in malindan bana da verilmesini emret" dedi. Aleyhissalatu
vesselam ona yonelik bakti ve guldu. Sonra da bir ihsanda bulunulmasini
emretti."
Buhari, Libas 18, Humus 19,
Edeb 68.
5519 - Yine Hz. Enes
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam sabah
namazini kilinca, Medine'nin hizmetcileri ellerinde su bulunan kaplar oldugu
halde kendisine gelirlerdi. Aleyhissalatu vesselam da hicbirini ihmal etmeden
kaplara elini batirirdi. Bazan sabahlari hava soguk olurdu, Aleyhissalatu
vesselam yine de elini suya batirirdi."
Muslim, Fezail 74, (2324).
5520 - Hudri radiyallahu
anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in bir taksimde
bulundugu bir sirada, bir adam gelerek uzerine egildi. Aleyhissalatu vesselam
da elindeki hurma dalini adama durtup yuzunden yaraladi. Sonra da: "Gel!
Kisas yap!" buyurdu. Adam:
"Affettim ey Allah'in
Resulu!" dedi."
Ebu Davud, Diyat 15,
(4536); Nesai, Kasame 20, (8, 32).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5511-5520 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.