Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5701-5710 )
5701 - Ibnu Abbas
radiyallahu anhuma anlatiyor: "Ukbe'nin kiz kardesi, yuruyerek hacc
yapmaya nezretmisti. Ukbe onun bu isi yaya olarak yapamayacagini Resulullah
aleyhissalatu vesselam'a soyledi. Aleyhissalatu vesselam:
"Allah, kizkardesinin
yayan yurumesinden mustagnidir. Binsin ve bir deve kurban etsin!"
buyurdular."
Bir rivayette: "Allah,
kizkardesinin Beytullah'ayayan yurumesi sebebiyle bir sey yapacak
degildir" buyrulmustur.
Ebu Davud, Eyman 23, (3295,
3296, 3297).
5702 - Hz. Enes radiyallahu
anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, iki oglunun omuzlarina
ardilmis olarak yurumekte olan bir ihtiyar gormustu.
"Bunun derdi ne de
boyle yuruyor" diye sordu.
"Yurumeye
nezretmis!" dediler.
"Surasi muhakkak ki,
Allah bu bicarenin kendine eziyet etmesinden mustagnidir" buyurdular ve
hayvanina binmesini emrettiler."
Buhari, Eyman 31, Sayd 27;
Muslim, Nuzur 9, (1642); Ebu Davud, Eyman 23, (3301); Tirmizi, Nuzur 9, (1537);
Nesai, Eyman 42, (7, 30).
MALLA ILGILI NEZIR
5703 - Hz. Aise radiyallahu
anha demistir ki: "Kim "Malim Ka'be yolunda feda olsun!" diye
nezrederse, ona yemin kefareti gerekir. Kim de bagislayacagi mali tayin edip
belirlerse, o mali cikarmasi gerekir, hatta bu mal ucte birden fazla bile
olsa."
Bu hadisin "...yemin
kefareti gerekir" ibaresine kadar olan kismini, Muvatta'da Imam Malik
tahric etmistir. Geri kalan kismini ise Rezin tahric etmistir.
Muvatta, Nuzur 17, (2,
481).
5704 - Imam Malik'ten
rivayete gore, "kendisine, "Malim Allah yolunda sadakadir" diyen
kimse hakkinda sorulmustu, su cevabi verdi:
"Ucte birini sadaka
yapar. Zira, Aleyhissalatu vesselam, Ebu Lubabe radiyallahu anh: "Gunahi
islemis bulundugum kavmimin yurdunu terkedip, sana mucavir olacagim. Malimi da
Allah ve Resulune tasadduk edecegim" dedigi vakit: "Bu maldan ucte
birinin bagisi sana kifayet eder" demisti."
Muvatta, Nuzur 16, (2,
481).
5705 - Amr Ibnu Su'ayb an
ebihi an ceddihi radiyallahu anh anlatiyor: "Bir kadin (gelerek): "Ey
Allah'in Resulu! Ben senin yanibasinda def calmaya nezrettim!" dedi.
Aleyhissalatu vesselam:
"Nezrini yerine
getir!" buyurdular."
Ebu Davud, Eyman 27,
(3315).
5706 - Rezin su ziyadeyi
kaydetti: "Kadin dedi ki: "Ey Allah'in Resulu! Ciktigin gazveden
sag-salim ganimetle donersen sana (zafer alameti olarak) def caliverecegim diye
nezrettim!"
Resulullah aleyhissalatu
vesselam bu talep uzerine: "Eger nezretti isen haydi nezrini yerine getir,
yoksa boyle bir sey yapma!" buyurdular."
Rezin'in ziyadesi Ibnu
Hibban'in Sahih'inde gecmektedir (6, 286-287).
5707 - Sabit Ibnu'd-Dahhak
radiyallahu anh anlatiyor: "Bir adam, Resulullah aleyhissalatu vesselam'a:
"Ben su su yerde bir kurban kesmeye nezrettim!" dedi. Zikrettigi yer
cahiliye insanlarinin kurban kestikleri bir yerdi. Aleyhissalatu vesselam:
"Orada, kendisine
ibadet edilen cahiliye putlarindan biri var mi?" diye sordu. Adam:
"Hayir!" deyince:
"Pekiyi orada, onlarin
bayramlarindan bir bayram kutlaniyor mu?" diye sordu. Onlar yine
"hayir!" deyince:
"Oyleyse nezrini
yerine getir!" emrettiler."
Ebu Davud, Eyman 27,
(3313).
MA'SIYETLE ILGILI NEZIR
5708 - Hz. Aise radiyallahu
anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ma'siyette (gunah
seylerde) nezir yoktur. Bunun kefareti de yemin kefaretidir."
Ebu Davud, Eyman 23,
(3292); Tirmizi, Nuzur 1, (1524); Nesai, Eyman 41, (7, 26).
5709 - Ibnu Amr Ibnu'I-As
radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam
buyurdular ki:
"Ancak, kendisiyle
Allah Teala hazretlerinin rizasi talep edilen seylerde nezir vardir. Sila-i rahmi
koparma uzerine de yemin yoktur."
Ebu Davud, Eyman 15, (3273,
3274).
5710 - Imran Ibnu Husayn
radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam
buyurdullar ki:
"Ne bir masiyette ne
de insanoglunun malik olmadigi bir seyde nezir yoktur."
Nesai, Eyman 14, (7, 28);
Muslim, Nezr 8, (1641); Ebu Davud, Eyman 28, (3316).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5701-5710 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.