Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5961-5970 )

IMAN

5961 - Cundub Ibnu Abdillah radiyallahu anh anlatiyor: "Biz erginlik cagina yaklasmis bir grup genc Resulullah aleyhissalatu vesselam ile beraberdik. Kur'an'i ogrenmezden once imani ogrendik. Sonra da Kur'an'i ogrendik. Kur'an sayesinde imanimiz daha da artti."

5962 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Bu ummette iki sinif vardir, onlarin Islam'dan hicbir nasipleri yoktur: Murcie ve Kaderiyye."

5963 - Hz. Ali radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Iman, kalben bil(ip tasdik et)me, dil ile soyle(yip ikrar et)me, beden uzuvlariyla da amel etmektir."

5964 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim, Allah'a herhangi bir serik kosmadan tam bir ihlas yani Allah'in birligine iman, O'na halisane kulluk, namaz ve zekat vazifelerini yapma hali uzere dunyayi terkederse, Allah kendisinden razi olmus halde olmus olur."
Hz. Enes radiyallahu anh devamla der ki: "Iste bu hal, peygamberlerin hepsi tarafindan getirilmis olan (ve Allah indinde makbul oldugu Kur'an'da belirtilen (Al-i Imran 19)) gercek dindir. Bu dini, peygamberler, Rablerinden alip beseri hevaya dayanan (felsefi nazariye ve) iddialar ortaligi kaplamazdan once, insanlara teblig etmislerdi.
Bu hakikati tasdik eden Kur'ani nasslar mevcuttur. Bilhassa en son inen (suredeki) su ayet onlardandir: "Eger (o musrikler) tevbe eder, -Enes der ki: "Tevbeden murad putlari ve onlara tapmayi birakmaktir- namazlarini dosdogru kilar ve zekatlarini verirlerse siz de onlari serbest birakin. Muhakkak ki Allah cok bagislayici, cok merhamet edicidir" (Tevbe 5).
Bir diger ayette soyle buyrulmustur: "Eger tevbe eder, namazlarini dosdogru kilar ve zekatlarini verirlerse, artik onlar sizin din kardeslerinizdir" (Tevbe 11).

5965 - Hz. Ebu Hureyre ve Ibnu Abbas radiyallahu anhum demislerdir ki: "Iman artar ve eksilir."

KADER-KADERIYE

5966 - Ebu Muleyke'den oglu Abdullah'in rivayet ettigine ore, "O, Hz. Aise radiyallahu anha'nin yanina girip, ona kaderle ilgili bir seyler soylemis o da kendisine soyle cevapta bulunmustur:
"Kim kader konusunda herhangi bir meseleyi konusacak olsa, ahiret gunu kaderden hesaba cekilir. Kim de bu mevzuda bir sey konusmazsa, ahirette kaderden hesaba cekilmez."

5967 - Amr Ibnu Su'ayb an ebihi an ceddihi radiyallahu anhuma anlatiyor: "Bir gun Resulullah aleyhissalatu vesselam, bir grup ashabinin yanina aniden cikageldi. Onlar kader uzerine tartisiyorlardi. Munakasanin mahiyetini ogrenince oylesine ofkelendi ki sanki yuzunde bir nar tanesi patlamisti, kipkirmizi oldu. sunlari soyledi:
"(Kader uzerine bu cesit) munakasa yapmakla mi emrolundunuz -veya bunun icin mi yaratildiniz-? Kur'an'in birkisim ayetlerini diger birkisim ayetleriyle karsilastirip duruyorsunuz! Iste sizden onceki ummetler bu cesit davranislari sebebiyle helak oldular."
(Ravi Muhammed Ibnu) Abdullah Ibnu Amr devamla dedi ki: "Babam Abdullah dedi ki: "Ben Resulullah'in bazi meclislerinde hazir bulunmamis olmama sevinirdim ama, (babam Amr'in anlattigi) bu mecliste bulunmadigima daha cok sevindim."

5968 - Ibnu Omer radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Ne sirayet, ne ugursuzluk ne de (oldurulen kimsenin basindan cikip intikam! intikam! diye bagiran ve hame denen) bir kus vardir!" buyurmuslardi. Cemaatte bulunan bedevi bir adam dogrulup:
"Ey Allah'in Resulu! Pekala, kendisinde uyuz olan bir devenin butun deve surusunu uyuzlamasina ne dersiniz?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam da:
"Iste bu kaderdir. Soyle bakalim! O ilk deveyi kim uyuzladi?" buyurdular."

5969 - Adiyy Ibnu Hatim radiyallahu anh anlatiyor: "Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'in yanina vardigim zaman bana: "Ey Hatim'in ogluAdiyy, musluman ol ki selamete eresin!" buyurdular. Ben de:
"Islam nedir?" diye sordum.
"Allah'tan baska ilah olmadigina, benim de O'nun Resulu olduguma sehadet etmen ve hayir, ser, tatli ve aci her seyiyle kadere iman etmendir!" buyurdular."

5970 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Ensardan bir zat Hz. Peygamber aleyhissalatu vesselam'a gelerek:
"Ey Allah'in Resulu! Benim bir cariyem var, onunla azil yapabilir miyim?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam ona: "Cariye icin takdir edilen sey (cocuk) kendine gelecektir!" cevabinda bulundu. Bundan bir muddet sonra ayni zat Aleyhissalatu vesselam'a gelerek:

"O cariyem hamile oldu!" dedi. Bunun uzerine Resulullah: "Bir nefse takdir edilmis olan sey mutlaka olur!" buyurdular."



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5961-5970 ) -Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.

Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.