Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5981-5990 )
5981 - Hz. Aise radiyallahu
anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam hastaligi sirasinda:
"Yanimda ashabimdan birinin bulunmasini istiyorum!" buyurdular. Biz
de:
"Ey Allah'in Resulu!
Sana Ebu Bekr'i mi cagiralim?" dedik, sukut buyurdular. Bunun uzerine:
"Sana Omer'i mi
cagiralim?" dedik, yine sukut buyurdular. Bunun uzerine:
"Sana Osman'i mi
cagiralim?" dedik.
"Evet!"
buyurdular. (Onu cagirdik. Derhal huzura geldiler. Resulullah onunla basbasa
kaldi. Aleyhissalatu vesselam ona konustukca Hz. Osman'in yuzu (renk renk
oluyor) degisiyordu.
Kays der ki: "Bana,
Ebu Sehle Mevla Osman'in anlattigina gore, Hz. Osman, Yevmu'd-Dar'da (evinde
muhasara edildigi gunde) kendisine: "Resulullah aleyhissalatu vesselam
bana bir ahidde (sozde) bulunmustu. (Su anda) ben ona kavusmaktayim"
demistir.
Hadisin ikinci ravisi Ali
(Ibnu Muhammed)'in rivayetinde Hz. Osman: "Ben bu ahid uzerine
sabrediciyim" demistir.
Ravi Kays der ki:
"Alimler, hadiste gecen yevmu'd-dar (ev gunu) tabiriyle Hz. Osman'in
evinde muhasara edildigi gunu anlarlar."
HZ. ALI (KRV)
5982 - Bera Ibnu Azib
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in yaptigi
haccda biz de beraberdik. (Bir ara) yolda bir yerde konakladi ve cemaatle namaz
kilma emrini verdi. Bu sirada, Hz. Ali radiyallahu anh'in elinden tutarak
(yanindaki ashabina): "Ben mu'minlere nefislerinden evla degil
miyim?" diye sordu. Hep bir agizdan: "Elbette evlasin!" dediler.
Aleyhissalatu vesselam tekrar:
"Ben her mu'mine,
kendi nefsinden evla degil miyim?" buyurdular. Ashab yine hep bir agizdan:
"Evet evlasiniz!" dediler. Bunun uzerine (Ali'yi gostererek):
"Iste bu, ben kimin
dostu isem, onun dostudur! Allah'im, sen buna dost olana dost, dusman olana
dusman ol!" buyurdular."
5983 - Abdurrahman Ibnu Ebi
Leyla anlatiyor: "Babam Ebu Leyla Hz. Ali radiyallahu anh ile aksamlari
biraraya gelip sohbet ederlerdi. Hz. Ali, kista yaz elbiseleri, yazda da kis
elbiseleri giyerdi. Biz (babama bunun hikmetini bir) sorsaniz! dedik. O da
sordu. Ali radiyallahu anh su aciklamayi yapti:
"Resulullah
aleyhissalatu vesselam, Hayber gunu, gozumden rahatsiz oldugum bir sirada, bana
adam gondererek yanina cagirdi. Ben:
"Ey Allah'in Resulu
dedim, gozlerimden hastayim, (vereceginiz vazifeyi yapamamaktan endise
ederim)" dedim. Bunun uzerine, gozume mubarek tukruklerinden surup, bir
de: "Allah'im, ondan sicak ve sogugun verecegi rahatsizliklari
kaldir!" diye dua buyurdular. O gunden sonra ne sicakta terledim, ne de
sogukta usudum" aciklamasini yapti."
Hz. Ali, ilaveten
Resulullah'in soyle buyurdugunu anlatti: "Yarin, Hayber'in fethi icin oyle
bir zati komutan yapacagim ki, o Allah'i ve Resulunu hakkiyla sever, Allah ve
Resulu de onu severler. O cepheden kacacak biri de degildir."
5984 - Ibnu Omer
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular
ki: "Hasan ve Huseyin cennet ehlinin genclerinin efendileridir. Babalari
onlardan daha hayirlidirlar."
5985 - Hz. Ali radiyallahu
anh buyurdular ki: "Ben Allah'in kulu, Resulu'nun kardesiyim ve ben
Siddik-i Ekber'im. Benden sonra siddik-i ekber oldugunu soyleyen yalancidan
baskasi degildir. Insanlardan once yedi yil namaz kildim."
HZ. ABBAS
5986 - Hz. Abbas Ibnu
Abdilmuttalib anlatiyor: "Kureys'ten bir grup kendi aralarinda konusurken
biz onlara rastladigimizda yanlarina varinca konusmalarini keserlerdi. Durumu
Resulullah aleyhissalatu vesselam'a anlattik. Soyle buyurdular: "Insanlara
ne oluyor ki, kendi aralarinda konusurlarken Ehl-i Beytimden bir adami gorunce
konusmalarini kesiyorlar. Allah'a yemin olsun! Onlari Allah icin ve bana olan
akrabaliklari icin sevmeyenlerin kalplerine iman girmez."
5987 - Abdullah Ibnu Amr
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah
Teala hazretleri beni kendisine Halil ittihaz etti, tipki Ibrahim
aleyhisselam'i Halil ittihaz ettigi gibi. Kiyamet gunu,cennette benim
menzilimle Ibrahim aleyhisselam'in menzili yuz yuzedir. Abbas da aramizda, iki
Halil arasinda bir mu'mindir."
HZ. HASAN VE HZ. HUSEYIN
5988 - Hz. Ebu Hureyre
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular
ki: "Hasan ve Huseyin'i kim severse mutlaka beni de sevmistir. Kim de
onlara bugzetmisse mutlaka bana da bugzetmistir."
5989 - Ya'la Ibnu Murre
radiyallahu anh'in anlattigina gore: "Bir grup ashab, Resulullah'la
birlikte Aleyhissalatu vesselam'in davet edildigi bir yemege gittiler. Yolda,
Huseyin'e rastladilar, cocuklarla oynuyordu.
Ya'la der ki:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam (cocugu gorunce) ilerleyip cemaatin
onune gecip, (onu tutmak icin) ellerini acti. Cocuk ise saga sola kacmaya
basladi. Resulullah da onu takliden saga sola kosarak, tutuncaya kadar pesinde
kostu. Yakalayinca ellerinden birini cenesinin altina digerini de ensesine
koyup optu ve: "Huseyin bendendir, ben de Huseyin'denim! Kim Huseyin'i
severse Allah da onu sevsin. Huseyin sibt'lardan bir sibttir (torun)!"
buyurdu."
EBU ZERR - MIKDAD
5990 - Abduldah Ibnu Mes'ud
anlatiyor: "Islam'i ilk izhar eden yedi kisi idi: Resulullah aleyhissalatu
vesselam, Ebu Bekr, Ammar, annesi Sumeyye, Suheyla, Bilal ve Mikdad.
Resulullah aleyhissalatu
vesselam'i Cenab-i Hak amcasi Ebu Talib'le korudu. Hz. Ebu Bekr'i Allah kavmi
ile korudu. Digerlerine gelince, musrikler onlari tutup, demirden zirhlar
giydirdiler ve vucutlarinin yaglarini eritmek uzere kizgin guneste dagladilar.
Bunlardan hicbiri musriklerin yaptiklarina dayanamadi, hepsi de onlarin
isteklerine boyun egmek zorunda kaldi. Bilal haricti. Cunku o, nefsini Allah
yolunda alcaltti da alcaltti. Azab veren kavmi de onu oldurmeyi kucumsediler.
Onu tutup cocuklara teslim ettiler. Bu aylak guruh onu Mekke sokaklarinda ve
dag yollarinda eziyet vererek dolastirip eglendiler. O, bunlara aldirmayip:
"Allah birdir Allah birdir!" demeye devam etti."
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 5981-5990 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.