Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1261-1270 )
1261 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hacc ve umreyi birlestirip, her ikisi
icin de tek bir tavaf yapti."
Tirmizi, Hacc 102, (947); Nesai, Hacc 144, (5,
226); Ibnu Mace, Menasik 39, (2973).
1262 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) demistir
ki: "Hac ile umreyi birlestiren kimseye tek bir tavaf yeterlidir. Ikisinin
ihramindan birlikte cikar."
Buhari, Hacc 77,105, Muhsar 1,3, 4, Megazi 35;
Muslim, Hacc 181, (1230); Tirmizi, Hacc 102, (947); Nesai, Hacc 144, (5,
225-226); Ibnu Mace, Menasik 39, (2975).
1263 - Tirmizi'de soyle gelmistir: "Kim
hacc ve umre icin ihrama girerse, her ikisinin de ihramindan cikincaya kadar,
tek tavaf, tek sa'y yeterlidir.
Tirmizi, Hacc 102, (948); Ibnu Mace, Menasik
39, (2975).
1264 - Nafi' alatiyor: "Haccac-i Zalim,
Abdullah Ibnu Zubeyr (radiyallahu anh)'le savasmakuzere Mekke'ye indigi zaman,
Abdullah Ibnu Abdillah ile Salim Ibnu Abdillah geldiler ve Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu
anhum)'le konustular: Kendisine:
"Bu yil hacci terketmen sana bir zarar
vermez. Zira biz, halk arasinda savas cikip seninle Beytullah arasina
girileceginden korkmaktayiz"dediler. Abdullah onlara:
"Benimle Beytullah arasina girilerek
engel cikarilirsa, ben de Kureys'in Hz. Peygamber'le Beytullah arasina girdigi
zaman Resulullah'in davrandigi sekilde davranirim. Sahid olun, su anda umreye
niyet ettim!"dedi ve derhal kalkip Zulhuleyfe'ye gitti. Umreye niyet
ederek ihram giydi, telbiye getirdi.
Sonra sunu soyledi: "Yolumu serbest
birakirlarsa umremi tamamlarim. Beytullah'la aramda engel olurlarsa Resulullah
(aleyhissalatu vesselam)'in yaptigi gibi yaparim." Ve su ayeti tilavet
etti. (Mealen): 'Resulullah'ta sizler icin guzel ornek vardir" (Ahzab 21).
Sonra yoluna devam etti ve Beyda sirtina kadar
geldi. Orada: "Bunlarin ikisinin hukmu de ayni. Eger benimle umrem arasina
girip mani olurlarsa haccima da mani olmuslar demektir. Sizleri sahid
kiliyorum, umre ile birlikte hacca da niyet ettim" dedi. Yoluna devam
etti. Kadid'e geldigi zaman bir kurbanlik aldi. Sonra (Mekke'ye girip) hacc ve
umre her ikisi icin tek bir tavafyapti."
Bir rivayette soyle denmistir: "Her ikisi
icin de ihrama girdi ve boylece Mekke'ye geldi. Beytulah'i tavaf etti. Safa ve
Merve arasinda sa'y etti, buna bir ilavede bulunmadi, ne kurban kesti, ne tras
oldu, ne taksirde bulundu, ne de ihramla haram ettigi seylerden birini nefsine
helal kildi. Kurban gunune kadar bu hal uzere devam etti. O gun kurban kesti,
tras oldu. Ilk yaptigi tavafla hem haccin hem de umrenin tavafini yerine
getirdigi kanaatinde idi.
Sonunda: "Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) boyle yapmisti" dedi."
Buhari, Hacc 77,105, Muhsar 1, 3, 4, Megazi
35; Muslim, Hacc 180-183, (1230); Muvatta, Hacc 42, (1, 337); Nesai, Hacc 53,
(5,158),144, (5, 226).
HACC-I TEMETTU VE HACCIN FESHI
1265 - Abdullah Ibnu Sakik anlatiyor:
"Hz. Osman (radiyallahu anh) hacc sirasinda temettuda bulunmayi
yasakliyor, Hz. Ali de bunu emrediyordu. Hz. Osman, Hz. Ali (radiyallahu
anhuma)'ye bir kelam soyledi. Hz. Ali (radiyallahu anh): "Sen de
biliyorsun ki biz, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la birlikte haccederken
temettu hacci yaptik" dedi. Hz. Osman da: "Evet, ama biz korkuyorduk"
dedi."
Muslim, Hacc 158,(1223); Nesai, Hacc 50,
(5,152).
Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor:
"Resulullah(aleyhissalatu vesselam), Hz. Ebu Bekir, Hz. Omer ve Hz. Osman
(radiyallahu anhum ecmain) hacc-i temettu yaptilar. Bunu ilk yasaklayan Hz.
Muaviye (radiyallahu anh) oldu."
Tirmizi, Hacc 12, (822); Nesai, Hacc 50,
(5,153,154).
1266 - Sa'd Ibnu Ebi Vakkas (radiyallahu anh)
demistir ki: "Biz Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile hacc-i temettu
yaptigimiz zaman bu adam -ki Muaviye'yi kasteder- Urs'ta -ki Urs'la cahiliye
devrndeki Mekke evlerini kasteder- kafirdi."
Muslim, Hacc 164, (1225); Muvatta, Hacc 60,(1,
344); Tirmizi, Hacc 12, (823); Nesai, Hacc 50, (5,152-153).
1267 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Veda haccinda umre ile hacca kadar
temettuda bulundu ve kurban kesti. Kurbanini Zulhuleyfe'den itibaren
beraberinde goturdu. Menasikin icrasina (umre icin niyetli) baslayip, umre
telbiyesi getirdi. Sonra hacc icin telbiye getirdi. Beraberindeki ashabi da
umre ile hacca kadar temettuda (istifade) bulundu. Hacc kafilesi icerisinde
kurbani olanlar da vardi, olmayanlar da.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mekke'ye
geldigi zaman halkahitaben: "Kimin kurbani varsa, haccini tamamlayincaya
kadar ihramdan cikmasin, kimin kurbani yoksa tavaf ve sa'yini yapsin, sacini
kisaltarak ihramdan ciksin. Sonra hacc icin tekrar ihrama girip kurbanini
kessin, kim kurban bulamazsa hacc sirasinda uc gun, evine donunce de yedi gun
olmak uzere (on gun) oruc tutsun" buyurdu."
Buhari, Hacc 104; Muslim, Hacc 174, (1227);
Ebu Davud, Hacc 24, (1805); Nesai, Hacc 50, (5,151-152).
1268 - Ikrime anlatiyor: "Ibnu Abbas
(radiyallahu anhuma)'a mut'atul-hacc'dan sorulmustu, su cevabi verdi:
"Veda haccinda, Muhacirler, Ensariler ve Resulullah (aleyhissalatu
vesselam)'in zevceleri hep ihrama girdiler, biz de girdik. Mekke'ye geldigimiz
zaman Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Kurbanlik nisanliyanlar haric, herkes
hacc icin giydigi ihrami umreye cevirsin" diye emretti. Biz de Beytullah'i
tavaf etik. Safa ve Merve'de sa'y yaptik. (Ihramdan cikarak) kadinlarimiza
geldik, elbiselerimizi giydik. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Sunu da
soylemisti:
"Kim kurbanlik nisanlamissa, kurbanligi
mahalline varincaya kadar ihramdan cikmasin!" Terviye aksaminda (yani
Zilhicce'nin 8. gunu) bize hacc icin ihrama girmemizi emretti. (Harem
bolgesinin disina cikarak ihramlarimizi giyerek hacca baslayip) menasiki
tamamladigimiz zaman Mekke'ye geri gelip Beytullah'i, Safa ve Merve'yi tavaf
ettik. Boylece haccimiz tamamlanmis, ayet-i kerimenin buyurdugu uzere (Mealen):
"Hacci da umreyi de Allah icin tam yapin. Fakat (herhangi bir sebeple
bunlardan) alikonursaniz, o.halde kolayiniza gelen kurban gonderin..."
(Bakara 196) uzerimizde kurban borcu kalmisti."
Buhari, Hacc 37. (Buhari bunu bab basliginda
ta'lik (senetsiz) olarak kaydetmistir.
1269 - Ebu Zer (radiyallahu anh) demistir ki:
"Haccda mut'a sadece Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'in ashabina
hastir."
Muslim Hacc 189, (1224); Ebu Davud, Menasik
25, (1808); Nesai, Hacc 77, (5, 179-180); Ibnu Mace, Hacc 42, (2984).
1270 - Ebu Davud'daki rivayette soyle
denmektedir: "Ebu Zer (radiyallahu anh), hacca niyetle ihram giyip
sonradan bunu umreye cevirenler hakkinda soyle diyordu: "Bu, sadece Hz.
Peygamber'le haccedenlere has bir ruhsatti."
Ebu Davud, Menasik 25, (1807); Ibnu Mace,
(Hacc 42, (2985).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 1261-1270 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.