Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2091-2100 )
2091 - Yine Hz. Aise
(radiyallahu anha) anlatiyor: "Hint Bintu Utbe, Hz. Peygamber'e:
"Ey Allah'in Resulu,
bana biat ver!" diye talepte bulunmustu. Kendisine:
"Hayir, su ellerini
degistirmedikce senden biat almayacagim. EIIerin tipki vahsi hayvanlarin ayagi
gibi!" cevabini verdi."
Ebu Davud, Tereccul 4,
(4165).
Rivayette adi gecen Hint,
Ebu Sufyan'in zevcesi ve Hz. Muaviye (radiyallahu anhum)'nin annesidir.
Mekke'nin fethi sirasinda kocasi ile birlikte musluman olmustur. Hz. Peygamber
eski nikahlari ile evliliklerini ikrar etmis, yeni bir nikahi gereksiz
gormustur. Ancak, goruldugu uzere, ellerine kina vurmadan biat almamistir.
Alimler bu hadisten
hareketle, erkeklerin kina yakmasini mekruh addetmislerdir. Kadinin elleri,
kinasiz iken erkegin ellerine benzemektedir. Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) bu benzemedeki keraheti ifade icin tesbihe basvurup, vahsi
hayvanlarin ayaklarina tesbih etmistir.
2092 - Hz. Ebu Hureyre
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a el ve
ayaklarina kina yakmis bir muhannes getirdiler.
"Bunu niye getirdiniz,
nesi var?" diye sordu. Kendisine:
"Kendisini kadinlara
benzetmistir!" dediler. Bunun uzerine Efendimiz emretti ve Naki' nam
mevkiye surgun edildi.
"Ey Allah'in Resulu,
onu oldurmeyelim mi?" diye soranlar olmustu ki:
"Hayir! dedi, ben
namaz kilanlari oldurmekten men edildim."
Ebu Davud, Edeb 61, (4928).
HALUK
2093 - Hz. Enes
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), erkegin
za'feran surmesini yasakladi."
Buhari, Libas 33; Muslim,
Libas 77, (2101); Ebu Davud, Tereccul 7, (4179); Tirmizi, Edeb 51, (2816);
Nesai, Zinet 74, (8,189).
2094 - Yine Hz. Enes
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a
uzerinde sarilik izi bulunan bir adam geldi. Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) hoslanmadigi bir hususu, insanlarin yuzune nadiren vurdugu icin
(sesini cikarmadi). Adam oradan kalkip gidince: "Keske bu adama,
uzerindeki su seyi yikamasini soyleseydiniz" dedi."
Ebu Davud, Tereccul 8,
(4182).
2095 - Ya'la Ibnu Murre
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) haluk
surunmus bir adam gormustu. ki:
"Git bunu yika, sonra
gene yika, sonra bir daha (za'feran surunmeye) donme!" dedi."
Tirmizi, Edeb 51, (2817);
Nesai, Zinet 34, (8,152,153).
2096 - Ebu Musa
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
buyurdular ki: "AIIah, bedeninde haluk'tan bir parca eser bulunan kimsenin
namazini kabul etmez."
Ebu Davud, Tereccul, 8,
(4178).
SAC VE BAKIMI:
2097 - Ebu Katade
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu dedim, benim omuzlarima
kadar dokulen (gur) saclarim var, tarayip tanzim edeyim mi?"
"Evet dedi, ona
ikramda bulun."
Ravi der ki: "Ebu
Katade, "Evet, ona ikramda bulun!" sozu sebebiyle, gunde iki sefer
(bakim yapar ve) saclarini yaglardi."
Muvatta, Sa'ar 6, (2, 949);
Nesai, Zinet 60, (9183).
2098 - Hz. Ebu Hureyre
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Kimin saci varsa, ona ikram etsin!" buyurdu."
Ebu Davud, Tereccul 3,
(4163).
2099 - Ata Ibnu Yesar
(rahimehullah) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a saci
sakali karmakarisik bir adam gelmisti. Efendimiz, ona (eliyle) isaret
buyurarak, sanki sacini islah etmesini emretmisti. Adam bunu yapip sonra tekrar
geri geldi. Aleyhissalatu vesselam:
"Su hal, sizden
birinizin tipki bir seytan gibi basi(ndaki saclar) karmakarisik vaziyette
gelmesinden daha hayirli degil mi?" buyurdular."
Muvatta, Sa'ar 7, (2, 949).
2100 - Abdullah Ibnu
Mugaffel (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
sac bakimini gun asiri yapmayi emredip, fazlasini yasakladi."
Ebu Davud, Tereccul 1,
C4159); Tirmizi, Libas 22, (1756); Nesai, Zinet 7, (8,131,132).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2091-2100 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.