Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2251-2260 )

2251 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Hamr haram edildigi zaman Medine'de mevcut bes cesit icki arasinda uzumden yapilan sarap yoktu."
Buhari, Esribe 2, Teysir, Maide 10.

2252 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah Teala Hazretleri, hamri mevzubahis etmektedir. Muhtemelen onun hakkinda bir emir indirecektir. Su halde, kimin yaninda hamr varsa, onu satsin ve ondan istifade etsin."
Aradan cok gecmedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sunu soyledi:
"Allah Teala Hazretleri hamri haram kilmistir. Oyle ise, bu ayet kendisine ulasan herkes, yaninda hamr oldugu takdirde, onu ne satin alsin, ne satsin, ne de ondan istifade etsin."
Bu emirden sonra halk, hamr olarak evinde ne varsa Medine sokakIarina goturup doktuler."
Muslim, Musakat 67, (1578).

2253 - Hasan Ibnu Ali (radiyallahu anhuma) babasindan naklen anlatiyor: "Bedir savasi ganimetinden hisseme dusen yasli bir devem vardi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da humus'dan (o gun) bana yasli bir deve daha verdi. Develerim, Ensar'dan bir zatin hucresinde ihmis dururken (yanlarina) geldim. Bir de ne goreyim, develerimin horgucleri kesilmis, bogurleri oyulmus, cigerleri de sokulmustu. Bu manzarayi gorunce kendimi tutamayip, agladim.
"Bunu kim yapti?" diye sordum.
"Hamza yapti. Su anda, falanca evde, Ensardan birinin icki meclisindedir. Sarkici cariye ona sarki okumus, sarkisinda sunlari soylemisti" dediler:
"Ey Hamza! sisman yasli develere dikkat et,
Onlar avluda baglidirlar,
Bicagi onlarin sinesine vur,
Pirzola veya benzerini cabuk yap!"
Bu sarki uzerinde Hamza (radiyallahu anh) firlayip, kilici kapip develerin horguclerini kesmis, karinlarini yarmis, cigerlerini sokmus."
Hz. Ali (radiyallahu anh) devamla sunlari soyledi: "Ben hemen gidip Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in huzuruna ciktim. Yaninda Zeyd Ibnu Harise vardi. Beni gorunce, basimdan gecenleri yuzumden okudu.
"Neyin var?" diye sordu. Ben:
"Ey Allah'in Resulu! Bugunku gibi (dehsetli bir manzara) gormedim. Hamza iki deveme saldirip horguclerini kesmis, bogurlerini yarmis. Hemencecik surada, bir icki meclisinde!" dedim. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ridasini istedi, getirdiler, giyip yayan gitti. Biz de arkasina dustuk. Hamza'nin bulundugu eve kadar geldi.
Izin istedi, buyur ettiler. Girince bir icki meclisiyle karsilasti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) fiilinden dolayi Hamza'yi ayiplamaya basladi.
Hamza sarhostu, gozleri kizarmisti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bakti, sonra nazar edip asagidan dizlerine kadar suzdu, tekrar ayagindan baslayip beline kadar suzdu, sonra tekrar bakislariyla suzerek yuzune kadar geldi ve:
"Siz benim babamin kolelerinden baska bir sey misiniz?" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onun sarhos oldugunu anladi. Hemen izinin ustune geri dondu, cikip gitti. Pesinden biz de ciktik.
Bu vak'a hamr'in haram edilmesinden once idi."
Buhari, Hums 1, Buyu 28, Sirb 13, Megazi 11, Libas 7; Muslim, Esribe 2, (1979); Ebu Davud, Harac 20, (2986). Bu kaynaklarin hicbirinde siir tam olarak mevcut degildir, birinci beytin sadece yarisi mevcuttur.

HARAM VE HELAL OLAN SIRALAR

2254 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Kim Allah'in haram kildigini haram kilmaktan hoslanirsa nebiz'i haram kilsin" dedi."
Bir rivayette, Kays Ibnu vehb ona: "Benim bir kupcugum var, icerisine sira koyuyor, sira kaynayip durulunca iciyorum" dedi. (Ibnu Abbas) cevaben: "Bu soyledigin sey ne zamandan beri icecegini teskil etmekte?" diye sordu. Kays: "Yirmi yildan beri" deyince, Ibnu Abbas: "Oyleyse uzun zamandir, damarlarin su ihtiyacini pislikten gordu" dedi."
Nesai, Esribe 48, (8, 322-323).

2255 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) oruc tutuyordu. Orucunu acacagi vakti kolladim. Kabaktan mamul bir kap icerisinde yaptigim nebizi getirdim. Nebiz kaynayip kabariyordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Bunu su duvara cal. Zira artik bu, Allah'a ve ahirete inanmayanlarin ickisidir" buyurdu."
Ebu Davud, Ersibe 12, (3716); Nesai, Esribe 25, (8, 301).

2256 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Bir adam, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a icerisinde nebiz bulunan bir kadeh getirdi. Efendimiz bu sirada (Haceru'l-Esved) ruknunun yaninda idi. Bardagi ona sundu. Efendimiz, agzina kadar goturdu. Ancak nebizin (keskinlesip eksiliginin) siddetlendigini gordu ve bardagi sahibine geri cevirdi. (Cemaatten) bir adam:
"Bu haram midir ey Allah'in Resulu?" diye sordu. Hz. Peygamber:
"Bana adami cagirin!" dedi. Ondan bardagi tekrar aldi. Sonra su istedi sudan bardaga dokup, tekrar agzina goturdu (yine keskin bularak alnini burusturup) kaslarin catti. Tekrar yine su istedi ve nebize doktu. Sonra da:
"Bu kaplar, size keskinlesir ve kaynamaya baslayacak olursa, icindekinin sertligini su ile kirin!" buyurdu."
Nesai, esribe 82, (8, 323, 324). Imam Nesai, hadisi tahric ettikten sonra: "Bu hadis meshur degildir (fukahaca pek bilinmiyor), biz bununla ihticac (edip amel) etmeyiz" demistir.

2257 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Biz Resulullah (aleyhissalatu vesselam) icin sabahleyin tuluk icerisine nebiz kurardik, efendimiz onu aksamleyin icerdi, aksamdan kurardik sabahleyin icerdi."
Hz. Aise devamla der ki: "Biz su kabini, biri sabah, biri aksam olmak uzere gunde iki kere yikardik."
Ebu Davud, Esribe 10, (3711, 3712); Tirmizi, Esribe 7, (1872); Nesai, Esribe 48, (8, 320).

2258 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) icin kuru uzumden sira kurulunca, o gun, ertesi gun ve daha sonraki gun yani ucuncu gunun aksamina kadar onu icerdi. Sonra, kalaninin hizmetcilere icirilmesini veya dokulmesini emrederdi."
Muslim, Esribe 79, (2004); Ebu Davud, Esribe 10, (3713); Nesai, Esribe 56, (8, 333).

2259 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kuru uzumle hurmanin, taze hurma ile hurmanin karistirilmalarini yasakladi ve dedi ki:
"Kuru uzumle hurmayi, koruk hurma ile olgun hurmayi karistirarak birlikte nebiz kurmayin."
Buhari, Esribe 11, Muslim, Esribe 16, (1286); Ebu Davud, Esribe 8, (3703); Tirmizi, Esribe 9, (1877); Nesai, Esribe 8, (8, 290).

2260 - Ebu Katade (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Cagala hurma ile olgun hurmadan beraber nebiz yapmayin. Olgun hurma ile kuru uzumden de beraber nebiz yapmayin. Herbirinden ayri ayri nebiz yapin."

Muslim, Esribe 25, (1988); Muvatta, Esribe 7, (2, 844); Ebu Davud, Esribe 8, (3704); Nesai, Esribe 6, (8, 289); Buhari, Esribe 11.



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2251-2260 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.