Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2321-2330 )
2321 - Muslim'in Ebu
Hureyre'den kaydettigi bir diger rivayette soyle gelmistir: "...Gunes
doguncaya kadar uyanmadi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Herkes bineginin
basindan tutsun (ve burayi terketsin). Zira burasi bize seytanin musallat
oldugu bir yerdir!" dedi. Biz de emri yerine getirdik."
Buhari, Mevakit 35, Tevhid
31; Muslim, Mesacid 309-311; Muvatta, Vaktu's-Salat 25; Ebu Davud, Salat 11, (435-441);
Tirmizi, Salat 130, (177), Tefsir, Ta-ha (3162); Nesai, Mevakit 53, 54, 55, (1,
294- 298), Imamet 47, (2,106).
2322 - Ebu Davud'un Ebu
Hureyre'den kaydettigi bir rivayette soyle denmistir: "Resulullah
(aleyhissalatu vesselam):
"Size gaflet gelen bu
yeri degistirin!" buyurdu.
Buhari, Mevakit 35, Tevhid
31; Muslim, Mesacid 309-311; Muvatta, Vaktu's-Salat 25; Ebu Davud, Salat 11,
(435 - 441); Tirmizi, Salat 130, (177), Tefsir, Ta-ha (3162); Nesai, Mevakit
53, 54, 55, (1, 294-298), Imamet 47, (2,106).
2323 - Ibnu Abbas
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gecenin
evvelinde yurudu, sonuna dogru uyku molasi verdi. Ancak gunes doguncaya -veya
bir kismi ufuktan cikincaya- kadar uyanamadi. (Uyaninca) namazi hemen kilmadi. Gunes
yukselince namazi kildi. Iste bu orta namazdir (Salatu'l-Vusta)."
Nesai, Mevakit 55, (1,
299).
2324 - Imam Malik, Zeyd
Ibnu Eslem'den naklen anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)
buyurdu ki: "Muhakkak ki, Allah, ruhlarimizi kabzetmektedir. Dilerse onu,
bize bundan baska bir vakitte iade eder."
Resulullah (aleyhissalatu
vesselam) boyle soyledikten sonra Hz. Ebu Bekri's-Siddik (radiyallahu anh)'a
yonelerek:
"Seytan (bu gece)
namaz kilmakta iken Bilal'e geldi ve onu yatirdi. Uyumasi icin bir cocuk nasil
sallanarak avutulursa oylece onu da sallayarak uyuttu" dedi. Resulullah
(aleyhissalatu vesselam) sonra Bilal'i cagirdi. Gelince Bilal, Resulullah'a
onun Hz. Ebu Bekr'e anlattiginin tipkisini haber verdi. Hz. Ebu Bekr bu
isittikleri karsisinda: "Sehadet ederim ki, sen Allah'in Resulusun!"
demekten kendini alamadi."
Muvatta, vukutu's-Salat 26,
( 1.14-15).
2325 - Hz. Cabir
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Omer, Hendek savasi sirasinda bir
keresinde gunes battiktan sonra geldi ve Kureys kafirlerine kufretmeye basladi
ve bu meyanda: "Ey Allah'in Resulu dedi, gunes batmak uzereyken ikindi
namazini (guc bela) kilabildim." Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Vallahi ikindiyi ben
kilamadim!" dedi. Beraberce kalkip Butha'ya gittik. Orada Efendimiz abdest
aldi, biz de abdest aldik. Gunes battiktan sonra ikindiyi kildi, sonra da
aksami kildi."
Buhari, Mevakit 36, 38,
Ezan 26, Salatu'l-Havf 4, Megazi 29; Muslim, Mesacid 209, (631); Tirmizi, Salat
132, (180); Nesai, Sehv 105, (3, 84, 85).
2326 - Ibnu Mes'ud
(radiyallahu anh) anlatiyor: "Musrikler Hendek gunu Resulullah
(aleyhissalatu vesselam)'i fazlaca mesgul ederek dort vakit namazi kazaya
biraktirdilar, geceden Allah'in diledigi bir muddet gecinceye kadar onlari
kilamadi. Sonra Bilal (radiyallahu anh)'e emretti, o da ezan okudu. Sonra kamet
getirdi. Resulullah ogleyi (kazaen) kildi. (Bilal tekrar) ikamet getirdi,
Resulullah ikindiyi kildi. Sonra (Bilal tekrar) ikamet getirdi. Resulullah
aksami kildi. Sonra (Bilal yatsi icin) kamet getirdi ve Resulullah yatsiyi
kildi."
Tirmizi, Salat 132, (179);
Nesai, Mevakit 55, (1, 297, 298).
2327 - Nafi' anlatiyor:
"Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'e bayginlik gelmis ve akli
gitmisti. (Bu esnada kilamadigi) namazi kaza etmedi."
Muvatta, Vukut 24, (1,13).
Imam Malik der ki:
"Dogruyu Allah bilir ya, bana gore bu sundan ileri gelir: "Vakit
cikmistir. Ama vakit icinde ayilan, o vaktin namazini kilar.."
2328 - Yine Nafi'
anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) dedi ki: "Kim bir namazi
unutur ve bunu imamin arkasinda namaz kilarken hatirlarsa, imam selami verince
unutmus oldugu namazi hemen kilsin, sonra da obur namazi (kildigini yeniden)
kilsin."
Muvatta, Kasru's-Salat 77,
(1,168).
2329 - Hz. Cabir
(radiyallahu anh)'in anlattigina gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in
soyle soyledigini isitmistir "Kisiyle sirk arasinda namazin terki
vardir."
Muslim, Iman 134, (82); Ebu
Davud, Sunnet 15, (4678); Tirmizi, Iman 9, (2622). Metin Muslim'in metnidir.
Tirmizinin metni soyledir:
"Kufurle iman arasinda namazin terki vardir."
2330 - Tirmizi ve Ebu
Davud'un bir diger rivayetinde: "Kulla kufur arasinda namazin terki
vardir."
Tirmizi, Iman 9, (2622);
Ebu Davud, Sunnet 15, (4678); Ibnu Mace, Salat 77, (1078).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 2321-2330 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.