Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4361-4370 )

4361 - Hz. Omer radiyallahu anh demistir ki: "Uc seyde Rabbime muvafakat ettim:
- (Resulullah aleyhissalatu vesselam'a:) "Ey Allah'in Resulu! Makam-i Ibrahim'de bir namaz yeri edinsen!" dedim, arkadan "Ibrahim'in makamini namazgah edinin" (Bakara 125) ayeti nazil oldu."
- "(Bir gun) "Ey Allah'in Rasulu! Huzurunuza iyiler de facirler de giriyor. Emretseniz de ummuhatu'l-mu'minin ortunseler!" dedim. Bunun uzerine hicab (ortunme) ayeti nazil oldu."
- "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in hanimlari kiskanclikta birlestiler. Ben de: "O sizi bosarsa Allah O'na sizden hayirlisini verir" demistim, bunun uzerine su ayet indi. (Mealen): "Rabbi O'na sizden daha hayirli olan, Allah'a teslim olmus, iman etmis, ibadet ve itaatte sebat eden, gunahlarindan tevbe eden, allah'a kullukta bulunan, orucunu tutan hanimlar nasib eder ki, onlardan dul olani da bakire olani da bulunur" (Tahrim 5).
Buhari, Talak 32, Tefsir, Bakara 9, Ahzab 8, Tahrim 1; Muslim, Fezailu's-sahabe 24, (2339).

HZ. OMER'LE HZ. EBU BEKR ARASINDA MUSTEREK HADISLER

4362 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Bir coban surusunu otlatirken, bir kurt kosarak gelip, suruden bir koyun kapar. Coban kurdun pesine duser ve koyunu ondan kurtarir. Ancak kurt, cobana donup bakar ve: "Bu koyunlara yirtici gununde, onlara benden baska cobanin olmadigi gunde kim bakacak?" der.
Halk bunun uzerine: "Subhanallah! Kurt konusur mu?" diye hayrete duserler. Resulullah aleyhissalatu vesselam (onlarin bu tereddutleri uzerine):
"Buna ben inaniyorum, Ebu Bekr ve Omer de inaniyor" der. Halbuki o sirada Ebu Bekr ve Omer orada degillerdi."
Buhari, Fezailu'l-Ashab 8, Hars 4, Enbiya 50; Muslim, Fezailu's-Sahabe 13, (2388); Tirmizi, Menakib, (3681, 3696).

4363 - Muslim'in bir rivayeti soyledir: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Bir adam bir inegi sevkederken uzerine bindi. Inek adama bakip dile geldi ve: "Ben bunun icin yaratilmadim, ben ziraat icin yaratildim" dedi. Halk, hayret ve korku ile:
"Subhanallah, konusan bir inek ha!" dediler. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Ben (onun konusmasina) inaniyorum. Ebu Bekr ve Omer de inaniyorlar, (radiyallahu anhuma)" buyurdular."
Muslim, Fezailu's-Sahabe 13, (2388).

4364 - Hudri radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Yuksek derece sahiplerini onlarin altinda olanlar gorur. Tipki sizin, semanin ufkunda dogan yildizi gormeniz gibi. Ebu Bekr ve Omer (radiyallahu anhuma) onlardandir (yuksek derece sahiplerindendir) ve daha da ileridirler."
Ebu Davud, Huruf ve'l-Kiraat, (3987); Tirmizi, Menakib, (3659).

4365 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Hz. Omer ve Hz. Ebu Bekr radiyallahu anhuma icin:
"Bu ikisi var ya, bunlar, oncekiler ve sonrakilerden cennetlik olan kuhulun efendisidirler."
Tirmizi, Menakib, (3366).

4366 - Hz. Huzeyfe raadiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Benden sonra su ikiye iktida edin: Ebu Bekr ve Omer radiyallahu anhuma."
Tirmizi, Menakib. (3663, 3664).

4367 - Muhammed Ibnu'l-Nanefiyye anlatiyor: "Babam radiyallahu anh'a dedim ki: "Babacigim, Resulullah aleyhissalatu vesselam'dan sonra insanlarin hangisi hayirlidir?"
"Ebu bekr!" dedi.
"Sonra kim?" dedim.
"Omer!" dedi.
Ben: "Sonra kim?" diye sormaya devam edip "Osman!" cevabini almaktan korktum da:
"Sonra sen!" deyiverdim. Ama babam:
"Ben mi? Ben siradan bir muslumanim" dedi."
Buhari, Fezailu'l-Ashab 5; Ebu Davud, Sunnet 8, (4629).

HZ. OSMAN RADIYALLAHU ANH

4368 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Hz. Ebu Bekr radiyallahu anh, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in yanina girmek uzere izin istedi. Bu sirada Aleyhissalatu vesselam yatagi uzerinde yatmakta idi. Uzerinde benim burgum vardi. Resulullah halini bozmadan izin verdi. (Konustular), meselelerini hallettiler. Hz. Ebu Bekr gitti. Bir muddet sonra Hz. Omer girmek icin izin istedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam ayni halini hic degistirmeden ona da izin verdi. Omer'in ihtiyacini da gordu. Sonra o da gitti.
Bir muddet sonra Osman izin istedi. Bu sefer Aleyhissalatu vesselam yataginda dogrulup oturdu. Ustunu basini duzeltti. Bana da: "Elbiseni uzerine topla!" emretti. Ve ona da girmesi icin izin verdi. Onun da ihtiyacini gordu. Osman da gitti.
O gidince ben dayanamayip: "Ey Allah'in Resulu! Ebu Bekir ve Omer gelince istifini bozmadigin halde Osman gelince kendine cekiduzen verdin. Sebebi nedir?" diye sordum. Dedi ki:
"Osman cok utangac birisidir. Ben istifimi hic bozmadan eski halimde iken iceri aldigim takdirde arzusunu acmadan gideceginden korktum."
Bir rivayette: "Kendisinden meleklerin haya duyduklari bir kimseden ben haya duymayayim mi?" demistir.
Muslim, Fezailu's-Sahabe 36, (4201).

4369 - Osman Ibnu Abdillah Ibnu Mevhib anlatiyor: "Misir, ehlinden biri geldi, hacc yapmak istiyordu. Oturan bir grup gordu ve:
"Bunlar da kim?" dedi.
"Kureysliler!" denildi.
"Aralarindaki yasli zat da kim?" dedi.
"Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anh)" denildi. (Abdullah'a yaklasarak:)
"Sana bir sey soracagim, bana ondan haber ver. Hz. Osman Uhud gunu (savas meydanindan) kacmis miydi, biliyor musun?" diye sordu. O da: "Evet!" dedi.
"Onun Bedir'de kayboldugunu ve savasta hazir bulunmadigini da biliyor musun?" diye sordu.
"Evet!" dedi. Adam bu cevap uzerine:
"Allahuekber!" deyip dondu. Abdullah Ibnu Omer radiyallahu anh:
"Gel!" dedi, sana aciklayayim: "Uhud'daki firarina gelince: Sehadet ederim ki, Allah onu affetti, magfirette bulundu. Nitekim Allah Teala Hazretleri, haklarinda su ayeti indirdi: "Muhakkak ki iki ordunun karsilastigi gunde icinizden geri donen kimseleri, Resulullah'in emrine muhalefet gibi hareketleriyle kazandiklari bazi gunahlar yuzunden seytan kaydirmak istedi. Fakat gercekten Allah onlarin gunahlarini bagisladi..." (Al-i Imran 155). Bedir'deki kaybolusuna gelince: Onun nikahi altinda Resulullah aleyhissalatu vesselam'in kerimeleri Rukiyye radiyallahu anha vardi ve hasta idi. Aleyhissalatu vesselam kendisine: "Rukiyye ile kal. Sana Bedr'e katilan bir kimsenin sevabi ve (ganimetten alacagi) pay var!" buyurdu. (O da bu istek uzerine kaldi). Bey'atu'r-Ridvan'daki kaybolusuna gelince: Eger Batn-i Mekke'de ondan daha aziz biri olsaydi, (Resulullah), yerine onu gonderecekti. Aleyhissalatu vesselam, Mekke'ye onu gonderdi. Bey'atu'r-Ridvan, Osman radiyallahu anh Mekke'ye gittikten sonra akdedildi. Resulullah aleyhissalatu vesselam, Bey'at akdi sirasinda sag elini sol eli uzerine koyarak: "Bu da Osman yerine!" buyurdular. Resulullah aleyhissalatu vesselam'in sol elinin Osman icin hayri, onlarin sag elinin, kendileri icin olan hayrindan fazla idi.
Sonra Ibnu Omer radiyallahu anh, adama:
"Haydi simdi bu (anlattiklarimi) beraberinde gotur!" dedi."
Buhari, Fezailu'l-Ashab 7, Humus 14, Megazi 19; Tirmizi, Menakib, (3709).

4370 - Abdurrahman Ibnu Semure radiyallahu anh anlatiyor: "Hz. Osman radiyallahu anh Resulullah aleyhissalatu vesselam'a ceysu'l-Usre'yi (Tebuk'e gidecek orduyu) techiz ettigi sirada bin dinar getirdi ve Resulullah'in kucagina doktu. Aleyhissalatu vesselam, parayi kucaginda (eliyle karistirip) altust etti ve soyle dedi:
"Bugunden sonra Osman'a, (her ne) yapsa zarar vermeyecektir!" Ve bu sozu iki sefer tekrar etti."

Tirmizi, Menakib, (3702).


Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4361-4370 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.