- Mukabele - Cüz
- Kuran Süreleri
- Kuran Meali
- Kuran Dersleri
- Kuran Öğreniyorum - Diyanet
- Ders 01 - Diyanet
- Ders 02 - Diyanet
- Ders 03 - Diyanet
- Ders 04 - Diyanet
- Ders 05 - Diyanet
- Ders 06 - Diyanet
- Ders 07 - Diyanet
- Ders 08 - Diyanet
- Ders 09 - Diyanet
- Ders 10 - Diyanet
- Ders 11 - Diyanet
- Ders 12 - Diyanet
- Ders 13 - Diyanet
- Ders 14 - Diyanet
- Ders 15 - Diyanet
- Ders 16 - Diyanet
- Ders 17 - Diyanet
- Ders 18 - Diyanet
- Ders 19 - Diyanet
- Ders 20 - Diyanet
- Ders 21 - Diyanet
- Ders 22 - Diyanet
- Ders 23 - Diyanet
- Ders 24 - Diyanet
- Ders 25 - Diyanet
- Ders 26 - Diyanet
- Ders 27 - Diyanet
- Ders 28 - Diyanet
- Ders 29 - Diyanet
- Ders 30 - Diyanet
- Tecvidli Kuran Dersleri
- 00 - Giriş
- 01 - Harfler
- 02 - Harflerin Çıkış Yerleri
- 03 - Harekeler
- 04 - Harflerin Yazılışları
- 05 - Bitişmeyen Harfler
- 06 - Kalın ve İnce Harfler
- 07 - Peltek Harfler
- 08 - Cezm
- 09 - Şedde
- 10 - Tenvin
- 10.1 - Tevcid Kuralları
- 11 - Med Harfleri
- 12 - Elifin Yerini Tutan Vav ve Ya
- 13 - Çeker
- 14 - Meddi Tabii ve Meddi Feri
- 15 - Meddi Muttasıl
- 16 - Meddi Munfasıl
- 17 - Meddi Lazım
- 18 - Meddi Arız
- 19 - Meddi Lin
- 19.1 - Tekvin ve Nunu Sakin
- 20 - İhfa
- 21 - İzhar
- 22 - İklab
- 23 - İdğamı Mael Gunne
- 24 - İdğamı Bila Gunne
- 25 - İdğamı Misleyn
- 26 - Cezimli Mimin Okunuşu
- 27 - İğdamı Mütecaniseyn
- 28 - İğdamı Mütekaribeyn
- 29 - İğdamı Şemsiyye
- 30 - İzharı Kamerriye
- 31 - Kalkale
- 32 - Lafzatullahın Okunuşu
- 33 - Zamirin Okunuşu
- 34 - Ra Harfinin Okunuşu
- 35 - Sekte
- 36 - Hurufu Mukattaa
- 37 - Vakıf ve Durma işaretleri
- 38 - Küçük Nun ile Okuma
- Elmalılı Hamdi Tefsiri
- Submenu 4.4
- Submenu 4.5
- Submenu 4.6
- Kuran Öğreniyorum - Diyanet
- İlmihal
- Submenu 5.1
- Submenu 5.2
- Hadis-i Şerif
- Kütüb-ü Sitte 1-100
- Kütüb-ü Sitte 101-200
- Kütüb-ü Sitte 201-300
- Kütüb-ü Sitte 301-400
- Kütüb-ü Sitte 401-500
- Kütüb-ü Sitte 501-600
- Kütüb-ü Sitte 601-700
- Kütüb-ü Sitte 701-800
- Kütüb-ü Sitte 801-900
- Kütüb-ü Sitte 901-1000
- Kütüb-ü Sitte 1001-1100
- Kütüb-ü Sitte 1101-1200
- Kütüb-ü Sitte 1201-1300
- Kütüb-ü Sitte 1301-1400
- Kütüb-ü Sitte 1401-1500
- Kütüb-ü Sitte 1501-1600
- Kütüb-ü Sitte 1601-1700
- Kütüb-ü Sitte 1701-1800
- Kütüb-ü Sitte 1801-1900
- Kütüb-ü Sitte 1901-2000
- Kütüb-ü Sitte 2001-2100
- Kütüb-ü Sitte 2101-2200
- Kütüb-ü Sitte 2201-2300
- Kütüb-ü Sitte 2301-2400
- Kütüb-ü Sitte 2401-2500
- Kütüb-ü Sitte 2501-2600
- Kütüb-ü Sitte 2601-2700
- Kütüb-ü Sitte 2701-2800
- Kütüb-ü Sitte 2801-2900
- Kütüb-ü Sitte 2901-3000
- Kütüb-ü Sitte 3001-3100
- Kütüb-ü Sitte 3101-3200
- Kütüb-ü Sitte 3201-3300
- Kütüb-ü Sitte 3301-3400
- Kütüb-ü Sitte 3401-3500
- Kütüb-ü Sitte 3501-3600
- Kütüb-ü Sitte 3601-3700
- Kütüb-ü Sitte 3701-3800
- Kütüb-ü Sitte 3801-3900
- Kütüb-ü Sitte 3901-4000
- Kütüb-ü Sitte 4001-4100
- Kütüb-ü Sitte 4101-4200
- Kütüb-ü Sitte 4201-4300
- Kütüb-ü Sitte 4301-4400
- Kütüb-ü Sitte 4401-4500
- Kütüb-ü Sitte 4501-4600
- Kütüb-ü Sitte 4601-4700
- Kütüb-ü Sitte 4701-4800
- Kütüb-ü Sitte 4801-4900
- Kütüb-ü Sitte 4901-5000
- Kütüb-ü Sitte 5001-5100
- Kütüb-ü Sitte 5101-5200
- Kütüb-ü Sitte 5201-5300
- Kütüb-ü Sitte 5301-5400
- Kütüb-ü Sitte 5401-5500
- Kütüb-ü Sitte 5501-5600
- Kütüb-ü Sitte 5601-5700
- Kütüb-ü Sitte 5701-5800
- Kütüb-ü Sitte 5801-5900
- Kütüb-ü Sitte 5901-6000
- Kütüb-ü Sitte 6001-6100
- Kütüb-ü Sitte 6101-6200
- Kütüb-ü Sitte 6201-6300
- Kütüb-ü Sitte 6301-6400
- Kütüb-ü Sitte 6401-6500
- Kütüb-ü Sitte 6501-6600
- Kütüb-ü Sitte 6601-6700
- Kütüb-ü Sitte 6701-6800
- Kütüb-ü Sitte 6801-6900
- Kütüb-ü Sitte 6901-7000
- Kütüb-ü Sitte 7001-7100
- Kütüb-ü Sitte 7101-7200
- Kütüb-ü Sitte 7201-7300
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4411-4420 )
EBU ZERR EL-GIFARI
RADIYALLAHU ANH
4411 - Hz. Ebu Zerr
radiyallahu anh:
"Resulullah
aleyhissalatu vesselam ile karsilasmazdan once uc yil ibadet ettim"
demisti. Kendisine: "(Bu ibadeti) kimin icin yaptin?" diye sordular.
"Allah icin!"
cevabini verdi. Tekrar:
"Pekiyi nereye
yonelerek yaptin?" denildi.
"Rabbim beni nereye
yoneltmis idiyse oraya!" dedi ve aciklamaya devam etti: "Aksam vakti
namaza basliyor, gecenin sonuna kadar devam ediyordum. O zaman kendimi bir ortu
gibi atiyor, gunes tepeme yukselinceye kadar oyle kaliyordum. (Bir gun
kardesim) Uneys bana:
"benim Mekke'de
gorulecek bir isim var. Sen bana bas-goz ol (eksikligimi duyurma) dedi ve
Mekke'ye gitti. Oraya varinca bana donmekte gecikti. Nihayet geldi.
"Ne yaptin?"
dedim.
"Mekke'de bir adama
rastladim, senin (gibi farkli bir) din uzerine yasiyor. Ancak O, kendisini
Allah Teala'nin gonderdigini zannediyor" dedi.
"Halk ne diyor?"
diye sordum.
"Halk mi? Halk O'na
sair diyor, kahin diyor, sahir (sihirbaz) diyor!" dedi. Esasen Uneys
sairlerden biriydi. Tekrar sordum:
"Pekala sen ne
diyorsun?"
"ben dedi, kahinlerin
sozunu isittim, bilirim. Onunki kahin sozu degil. onun soylediklerini siir
cesitlerine tatbik ettim. Hicbirine uygun gelmiyor. Benden sonra kimse O'na siir
diyemez. Vallahi O dogru sozludur, kahinler ise hep yalancidirlar!" dedi.
Bu aciklama uzerine ben ona:
"Oyleyse benim
islerime de sen bas-goz ol, bir de ben gidip goreyim!2 dedim."
Ebu Zerr, gerisini soyle
anlatir:
"Mekke'ye geldim.
Halktan zayif bir adam buldum. Ona: "Su Sabii (sapik) dediginiz adam
nerede?" diye sormustum. Adam, beni gostererek:
"Burada bir sabii var!
Burada bir sabii var!" diye bagirmaya basladi. Derken vadi halki kesek ve
kemiklerle uzerime hucum etti. Bayilarak yigilmis kalmisim.
Kendime gelip kalktigim
zaman kirmizi bir dikili tas gibiydim. Zemzem'e kadar gittim. Kanlarimi
yikadim, suyundan biraz ictim.
Boylece otuz gun, gece ile
gunduz arasi kaldim. Bu esnada zemzem suyundan baska hicbir taam almadim. Buna
ragmen sismanladim ve karnimin kivrimlari artti. Cigerimde aclik hissi
duymadim. Mekkeliler, ay isigi olan bir gecede uyurken Beytullah'i tavaf eden
yoktu. Onlardan sadece iki kadin, Isaf ve Naile (adindaki putlarina) dua
ediyordu. Tavaflari sirasinda bana kadar geldiler. (Dayanamayip):
"Onlari birbirlerine
nikahlayiverin bari!" dedim. Onlar dualarindan vazgecmeyip, tavaflarini
yaparken yanima kadar geldiler. Bu sefer:
"Onlar(a niye
tapiyorsunuz)? Odundan farklari ne?" dedim. Kadinlar:
"(Imdat!) burada bir
adam yok mu?" diye velvele kopararak gittiler. Tam o sirada kadinlari
Resulullah aleyhissalatu vesselam ve Ebu Bekr radiyallahu anh tepeden
inerlerken karsilayip:
"(Niye bagirdiniz)
basiniza ne geldi?" derler. Kadinlar (onlari daha tanimadan)"
"Ka'be ile ortusu
arasinda bir sabii (sapik) var!" derler. Onlar sorarlar:
"Size ne dedi?"
" Bize agzi dolduran
(agza alinmaz) sozler soyledi" derler. Derken Resulullah aleyhissalatu
vesselam geldi, Haceru'l-Esved'e istilamda bulundu, arkadasiyla birlikte
Beytullah'i tavaf etti. Sonra namaz kildi. Namazini bitirince, -Ebu Zerr der
ki: "Aleyhissalatu vesselam'i Islam selami ile ilk selamlayan ben oldum.-
"Esselamu aleyke ya Resulullah. (Ey Allah'in Resulu! Selam uzerine
olsun)!" dedim. Bana:
"Ve aleyke ve
Rahmetullah. (Selam senin uzerine olsun, Allah'in rahmeti de)!" diye
mukabele etti. Sonra:
"Sen
kimlerdensin?" diye sordu.
"Gifar'danim!"
dedim. Bunun uzerine eliyle egilerek parmaklarimi alnina koydu. Icimden:
"Galiba kendimi Gifar'a nisbet etmemden hoslanmadi" dedim. Elinden
tutmak uzere ilerledim. Fakat arkadasi bana mani oldu. Onu benden iyi
biliyordu. Sonra basini kaldirip sordu:
"Buraya ne zaman
geldin?
"Otuz gundur
burdayim!" dedim.
"Sana kim yiyecek
verdi?" dedi.
"Zemzem suyundan baska
bir yiyecegim olmadi. Sismanladim bile. Oyle ki karnimin kivrimlari artti.
Cigerimde aclik hissi de duymadim!" dedim.
"Zemzem suyu
mubarektir. O hakikaten besleyici bir gidadir!" buyurdu. Hz. Ebu Bekr
radiyallahu anh:
"Ey Allah'in Resulu!
Bana musaade et, bu geceki yiyecegini ben ikram edeyim!" dedi. Resulullah
aleyhissalatu vesselam ve Ebu Bekr radiyallahu anh gittiler, onlarla ben de
gittim.
Ebu Bekr bir kapi acti.
Taif kuru uzumunden benim icin avuc avuc cikarmaya basladi. bu, Mekke'de
yedigim ilk yemekti. Orada kaldigim kadar kaldim. Sonra Resulullah'a geldim.
Bana dedi ki:
"ben hurmalikli bir
yere sevkedilecegim. Burasinin Yesrib oldugu kanaatindeyim. Sen kavmine benden
mesaj gotur. Umarim, sayende Allah onlari hayirla menfaatlendirecek ve onlar
sebebiyle de sana sevap verecek."
Bundan sonra ben kardesim
Uneys'e geldim. Bana:
"Ne yaptin?" diye
sordu. Ben:
"Musluman oldum ve
(Muhammed'in hak bir peygamber oldugunu) tasdik ettim" dedim.
"Ben senin dinine
karsi degilim. ben de musluman oldum ve tasdik ettim" dedi. Sonra kalkip
annemize geldik. (Durumu anlattik) O da bize:
"Ben sizin dininize
karsi degilim. ben de musluman oldum ve tasdik ettim!" dedi. Sonra kalkip
hayvanlarimiza binip kavmimiz Gifar'a geldik. (Resulullah aleyhissalatu
vesselam'in mesafini getirdik. Ilk anda) yarisi musluman oldu. Eyma Ibnu Rahza
el-Gifari musluman olanlarin imamligini yurutuyordu, bu onlarin efendisi idi.
Diger (musluman olmayan) yari:
"Resulullah
aleyhissalatu vesselam Medine'ye gelince musluman oluruz!" dediler. Derken
Aleyhissalatu vesselam medine'ye geldi. O geri kalan yari da musluman oldu. Bir
muddet sonra Eslem kabilesi de gelerek:
"Ey Allah'in Resulu!
(Gifarlilar) bizim kardeslerimizdir. Onlarin musluman olduklari sey uzere biz
de musluman oluyoruz!" dediler ve onlar da musluman oldular. Resulullah
aleyhissalatu vesselam:
"Gifar'a Allah
magfiretini bol kilsin. Eslem'i de Allah selamete kavustursun!" diyerek o
iki kabileden memnuniyetini ifade buyurdular."
Muslim, Fezailu's-Sahabe
132, (2473): Metin Muslim'in metnidir.
4412 - Ebu Zerr'in
Buhari'de gelen bir rivayetinde soyle denmistir: "Resulullah aleyhissalatu
vesselam'in bi'set (peygamber olarak gonderilis) haberi Ebu Zerr radiyallahu
anh'a ulasinca, kardesi (Uneys)e:
"Devene bin! su vadiye
(Mekke'ye) git! Kendisini peygamber zanneden ve semadan haber geldigini
soyleyen su adam hakkinda bana bilgi edin, sozlerini dinle ve bana getir!"
dedi. Kardesi gidip, Mekke'ye vardi. Onun sozlerinden dinledi. Sonra Ebu
Zerr'in yanina dondu ve su bilgiyi verdi:
"Onu gordum. Insanlara
guzel ahlaki emrediyordu. (Insanlara getirdigi) kelam da siir degil."
"Arzuladigim kadar
merakimi gideremedin!" dedi. Azik hazirladi. Icerisinde su olan
dagarcigini yuklenip yola cikti. Mekke'ye geldi. Mescide ugrayip Resulullah aleyhissalatu
vesselam'i kolladi. Esasen O'nu tanimiyordu. Dogrudan sormayi da uygun gormedi.
Boylece birkac gece gecirdi. Tutup (bir kuytuya) yatti. Derken Ali radiyallahu
anh onu gorup, bir yabanci oldugunu anladi. Onu gorunce takip etti. Bu
ikisinden hicbiri digerine herhangi bir sey sormadi. Bu suretle sabaha erdiler.
Sonra kirbasini ve azigini Mescid'e tasidi. O gun de oyle gecti ve Resulullah
aleyhissalatu vesselam'i aksama kadar goremedi. Bunun uzerine yattigi yere
dondu. (Az sonra) Ali radiyallahu anh ona ugradi ve adama:
"Yerimi ogrenme zamani
gelmedi mi?" dedi. Boylece Ebu zerr'i kaldirdi ve beraberinde goturdu.
(Ebu Zerr onu geriden takip etti.) Birbirlerine hicbir sey soylemediler. Ucuncu
gune ermislerdi. O gun de ayni sekilde hareket ettiler. Ali Onu beraberinde
ikamet ettirdi. Ve:
"Seni bu memlekete
getiren sebebi bana soylemez misin?" diye sordu. Ebu Zerr:
"Bana yardimci olup
yol gosterecegin hususunda ahd-u misakda bulunur (kesin soz verir)sen
aciklarim!" dedi. Ali soz verdi, o da acikladi. Ali dedi ki:
"O haktir ve Allah'in
Resuludur. Sabah olunca pesimi takip et. Ben, senin hakkinda korktugum bir sey
gorursem, sanki su dokuyorum gibi dogrulurum. Degilse yurumeye devam ederim.
Boylece girdigim yere sen de girinceye kadar beni takip et!"
Ali boyle yapti. O da onu
takip edip geldi. Ali, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in yanina girdi. O da
onunla birlikte iceri daldi. Resulullah'in sozunu dinledi ve aninda musluman
oldu. Resulullah kendisine:
"Hemen kavmine don.
(Gorduklerini) onlara haber ver. Emrim sana gelinceye kadar (orada kal)"
ferman etti. Ebu Zerr de:
"Nefsim elinde olan
Zat'a yemin olsun, ben de haberi onlar arasinda bagirarak soyleyecegim!"
dedi. Oradan cikip Mescid'e geldi. Yuksek sesle:
"Eshadu en-la ilahe
illallah ve eshedu enne Muhammeden Resulullah!" dedi. Halk uzerine atilip,
onu iyice dovduler, canini pek yaktilar. Derken Abbas radiyallahu anh gelip
uzerine kapanarak (mani oldu).
"Yazik size! bunun
Gifarli oldugunu, Sam'a giden tuccarlarinizin yolunun oradan gectigini bilmiyor
musunuz?" diyerek onu ellerinden kurtardi.
Ebu Zerr, ertesi gunu ayni
seyi tekrarladi. Mekkeliler, uzerine atilip tekrar dovduler. Yine Abbas uzerine
kapandi ve onu kurtardi.
(Ravi der ki:) "Bu,
Ebu Zerr el-Gifari'nin musluman olusunun baslangici oldu."
Buhari, Menakibul-Ensar 33,
Menakib 10.
HUZEYFE IBNU'L-YEMAN
RADIYALLAHU ANHUMA
4413 - Hz. Huzeyfe
radiyallahu anh anlatiyor. "Annem bana: "Resulullah aleyhissalatu
vesselam'i (en son) ne zaman gordun?" diye sordu. Ben:
"Su su zamandan beri
gormedim!" dedim. Annem bana (kizdi ve) azarladi. Bunun uzerine:
"Izin ver
Aleyhissalatu vesselam'a gideyim, aksam namazini O'nunla kilayim ve bana da
sana da magfiret dileyivermesini taleb edeyim!" dedim. (O gun)
Aleyhissalatu vesselam'a gittim. Aksami onunla kildim. Yatsiyi da kilincaya
kadar (orada nafile) namaz kildi. Sonra ayrildi. Ben de pesine dustum. Derken
sesimi isitti:
"Bu kim? Huzeyfe degil
mi?" dedi.
"Evet,
Huzeyfe'dir!" dedim.
"Hacetin nedir? Allah
Teala Hazretleri sana da, annene de magfiret buyursun. Su bir melektir. Bu
geceden once arza hic inmemistir. Bana selam vermek ve Fatima'nin, cennetteki
kadinlarin efendisi oldugunu, Hasan ve Huseyn'in de cennetteki genclerin
efendisi oldugunu bana mujdelemek icin Rabbinden izin istedi" buyurdu."
Tirmizi, Menakib, (3783).
4414 - Yine Huzeyfe
raadiyallahu anh anlatiyor: "Ashab:
"Ey Allah'in Resulu!
yerinize bir halife tayin etseniz!" demisti. Su cevapta bulundu:
"Ben birini yerime
koysam, sonra da siz ona isyan etseniz, azaba maruz kalirsiniz. Velakin, siz,
Huzeyfe'nin size rivayet edecegi sozleri tasdik edin, Abdullah Ibnu Mes'ud'un
okuyacagini okuyun."
Tirmizi, Menakib, (3814).
SA'D IBNU MUAZ RADIYALLAHU
ANH
4415 - Bera radiyallahu anh
anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a sundus bir cubbe hediye
edildi. Resulullah aleyhissalatu vesselam ipek elbiseyi yasaklamisti. Halk bu
elbiseden cok hoslandi. -bir rivayette: "Ipek bir elbise hediye edildi,
elimizle yoklamaya basladik, hepimiz hayran olmustuk" denmistir.
-Resulullah:
"Nefsim (kudret)
elinde olan Zat'a yemin olsun, Sa'd Ibnu mu'az'in cennetteki mendilleri bundan
hayirlidir" buyurdular."
Buhari, Libas 26,
bed'ul-Halk 8, Menakibu'l-Ensar 12, Eyman 3; Muslim, Fezail 126, 2468);
Tirmizi, Menakib, (3846).
4416 - Hz. Cabir
radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular
ki: "Sa'd Ibnu Mu'az'in vefatindan Ars titredi. -Bir rivayette "Ars-i
Rahman titredi" buyurmustur-."
Buhari, Menakibu'l-ensar
12; Muslim, Fezailu's-Sahabe 125, (2467); Tirmizi, Menakib, (3847).
4417 - Hz. Enes radiyallahu
anh anlatiyor: "Said Ibnu Mu'az radiyallahu anh'in cenazesi tasindigi
zaman munafiklar: "Cenazesi ne kadar hafif!" dediler. (Bu sozleriyle)
beni Kureyza hakkindaki hukmunu kastediyorlardi. Bu, Resulullah aleyhissalatu
vesselam'in kulagina ulasti. Hemen sunu soyledi: "Onun cenazesini melekler
tasiyordu. (Bu sebeple insanlara hafif geldi):"
Tirmizi, Menakib, (3848).
ABDULLAH IBNU ABBAS RADIYALLAHU
ANHUMA
4418 - Ibnu Abbas
radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam beni
sinesine bastirdi ve: "Allahim, bunu dinde fakih kil" diye dua
etti." Bir baska rivayette: "Allahim ona Kitab'i ogret!"; bir
diger rivayette: "Hikmeti ogret" demistir."
Buhari, Fezailu'l-Ashab 24,
ilm 17, Vudu 10, I'tisam 1; Muslim, Fezailu's-Sahabe 138, (2477); Tirmizi,
Menakib, (3823, 3824).
ABDULLAH IBNU OMER
RADIYALLAHU ANHUMA
4419 - Abdullah Ibnu Omer
radiyallahu anhuma anlatiyor: "(Ruyamda) elimde bir istibrak parcasi
gordum. Cennette her nereye istedi isem bu parca beni (bir kanat gibi) oraya
ucuruyordu. Ruyami (kizkardesim) Hafsa'ya anlattim. O da Resulullah
aleyhissalatu vesselam'a anlatmis. Aleyhissalatu vesselam, Hafsa'ya:
"Kardesin Abdullah
(Allah'in ve kullarin hakkina riayet eden) salih bir insan, keske geceleyin de
namaza kalksa!" buyurmus. Ben bu vak'adan sonra gece namazini hic
birakmadim."
Buhari, Fezailu'l-Ashab 19,
Mesacid 58, Teheccud 2, 21, Tabir 25, 35, 36; Muslim, Fezailu's-Sahabe 139,
(2478); Tirmizi, Menakib, (3825).
ABDULLAH IBNU'Z-ZUBEYR
RADIYALLAHU ANHUMA
4420 - Hz. Aise radiyallahu
anha anlatiyor: "Islam'da dogan ilk cocuk Abdullah Ibnu'z-Zubeyr
radiyallahu anhuma'dir. Dogunca onu Resulullah aleyhissalatu vesselam'a getirdiler.
bir hurma alarak agzinda gevdi, sonra (sevdigi seyi) cocugun agzina soktu.
Karnina ilk giren sey Resulullah aleyhissalatu vesselam'in tukrugu oldu."
Buhari, Menakibu'l-Ensar
45; Muslim, Adab 26, (2146).
Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet
malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı
hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı
Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in
Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn
Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça
“kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte”
kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.
----
Kategoriler
Hatim - Mukabele | Kuran Suresi | Kuran Meali | Kuran Öğreniyorum |
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4411-4420 ) -Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.
Kur’an’ı Kerim
Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.
İlahi Kitapların Özelliği
İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.
KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.
KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?
Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler
Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.
Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.