Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4551-4560 )

4551 - Ebu Sureyh el-Adevi radiyallahu anh anlatiyor: "Mekke'ye asker sevkeden Amr Ibnu Sa'id'e dedim ki:
"Ey emir, bana musaade et. Fethin ferdasi gununde Resulullah aleyhissalatu vesselam'in soylemis bulundugu bir hadisini hatirlatayim: Allah'a hamd ve senadan sonra soyle buyurmustu: "Mekke'yi insanlar degil, Allah haram kilmistir. Allah'a ve ahirete inanan hicbir mu'mine orada kan dokmek helal olmaz. Agac sokmek de helal olmaz. Eger biri cikip da Resulullah aleyhissalatu vesselam'in oradaki savasini gostererek kan dokmeye ruhsat vermeye kalkarsa kendisine sunu soyleyin: "Allah, Resulune izin vermisti, ama size izin vermiyor!" Mekke'de bana bir gunduzun bir muddetinde (gun dogumundan ikindiye kadar) izin verildi. Sonra bugun tekrar eski hurmeti (haramligi) ona geri dondu. Bu hususu, sizden burada hazir olanlar, hazir olmayanlara ulastirsin."
Ebu Sureyh'e: "Amr sana ne dedi?" diye soruldu. "Ey Ebu Sureyh bunu ben, senden daha iyi biliyorum. "Harem", asi olana, kan dokup kacana, cinayet isleyip kacana siginma tanimaz!" diye cevap verdi" dedi."
Buhari, Ilm 37, Cezau's-Sayd 6, Megazi 50; Muslim, Hacc 446, (1354); Tirmizi, Hacc 1, (89), Diyat 13, (1406); Nesai, Menasik 11, (5, 205, 206).

4552 - Ibnu Abbas radiyallahu anhum anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Fetih gunu buyurdular ki:
"Fetihten sonra artik hicret yoktur. Ancak cihad ve niyet vardir. Oyleyse askere cagirildiginiz zaman hemen asker olun!"
Resulullah aleyhissalatu vesselam sozlerine soyle devam etti: "Allah, bu beldeyi semavat ve arzi yarattigi zaman haram kildi. Burasi, Kiyamete kadar Allah'in haramiyla haramdir (onu insanlar haram kilmamistir). Benden once kimseye orada kital helal olmadi. Bana da gunun bir muddetinde helal kilindi. Burasi Kiyamete kadar Allah'in haramiyla haramdir. (Allah'a ve ahirete inanan hickimseye, orada kan dokmesi helal degildir. Ayrica) onun dikeni koparilmaz, av(hayvan)i urkutulmez, buluntusu da alinmaz (yerinde birakilir). Ancak ilan edip sahibini arayacak olanlar alabilir. Mekke'nin otu da bicilmez!"
Abbas radiyallahu anh atilarak: "Ey Allah'in Resulu! Izhir otu haric olsun" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Izhir haric!" buyurdu."
Buhari, Cezau's-Sayd 9, Hacc 43, Cenaiz 77, Buyu' 28, Megazi 52; Muslim, Hacc 445, (1353); Nesai, Hacc 110, (5, 203, 204); Ebu Davud, Menasik 90, (2017, 2018).

4553 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Mekke'de silah tasimak hic kimseye helal degildir."
Muslim, Hacc 449, (1356).

4554 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Mekke'ye hitaben soyle buyurdular:
"Sen ne hos beldesin. Seni ne kadar seviyorum! Eger kavmim beni buradan cikmaya mecbur etmeseydi, senden baska bir yerde ikamet etmezdim."
Tirmizi, Menakib (3922).

4555 - Ya'la Ibnu Umeyye radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Harem'de mal ihtikari orada islenen bir zulumdur."
Ebu Davud, Menasik 90, (2020).

4556 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bana soyle buyurdular:
"Biliyor musun, senin kavmin Ka'be'yi yeniden insa ederken Hz. Ibrahim'in atmis bulundugu temellere (tam riayet etmeyip) insaati kisa tuttu."
Ben: "Ey Allah'in Resulu dedim, insaati Hz. Ibrahim'in temellerine oturtmayacak misin?" dedim.
"Kavmin kufre yakin omasa mutlaka yapardim!" buyurdu.
Ibnu Omer radiyallahu anhuma dedi ki: "Hz. Aise radiyallahu anha'nin bunu Resulullah aleyhissalatu vesselam'dan isitmesine gore, ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'in, Hicr'i takip eden iki ruknun istilamini terketmesini, Ka'be'nin insaatinin Hz. Ibrahim aleyhisselam'in temelleri uzerine tamamlanmamis olmasiyla izah ederim."
Buhari, Ilm 48, Hacc 42, Enbiya 8, Tefsir, Bakara 10, Temenni 9; Muslim, Hacc 399, (1333); Muvatta, Hacc 104, (1, 363, 364); Nesai, Hacc 125, (5, 214-216); Tirmizi, Hacc 47, (875).

4557 - Amr Ibnu Dinar anlatiyor: "Cabir Ibnu Abdillah radiyallahu anh'i isittim. Demisti ki: "Ka'be insa edilirken Resulullah aleyhissalatu vesselam ve (amcasi) Abbas tas tasimakta idiler. Bir ara Abbas radiyallahu anh, aleyhissalatu vesselam'a: "Izarini omuzuna koy da tasin incitmesine mani olsun" dedi. O da oyle yapmisti. Bu hadise peygamberlik gelmezden once idi. Birden yere yigildi. Gozleri semaya dikilmis kalmisti.
"Izarim! Izarim! dedi ve derhal onu uzerine bagladi."
Bir rivayette su ziyade var: "...Bayilip dustu. Bundan sonra hic uryan gorulmedi."
Buhari, Hacc 42, Salat 8, Menakibu'l-Ensar 25; Muslim, Hayz 76, (340).

4558 - Amr Ibnu Dinar ve Ubeydullah Ibnu Ebi Yezid dediler ki: "Resulullah zamaninda Ka'be'nin (etrafinda ihata) duvari yoktu. Insanlar Beytullah'in etrafinda namaz kiliyorlardi. Bu hal, Hz. Omer zamanina kadar devam etti. Omer radiyallahu anh etrafina duvar cektirdi. Bu duvarin boyu alcakti. Ibnu'z-Zubeyr yukseltti."
Buhari, Menakibu'l-Ensar 25).

4559 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ka'be'yi, Habeslilerden bacaklari ince bir adam tahrip edecektir."
Buhari, Hacc 49; Muslim, Fiten 57, (2909); Nesai, Hacc 125, (5, 216).

4560 - Buhari'nin Ibnu Abbas'tan kaydettigi diger bir rivayete gore, Resulullah aleyhissalatu vesselam soyle buyurmustur: "Ka'be'yi yikacak olan o ayrik iri ayakli, guduk kafali (koyu siyah) Habesli'yi Ka'be'nin taslarini birer birer soker halde gorur gibiyim!"

Buhari, Hacc 49.


Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4551-4560 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.