Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4671-4680 )

OLUM VE ALLAH'A KAVUSMA SEVGISI

4671 - Ubade Ibnu's-Samit radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kim Allah'a kavusmayi severse, Allah da ona kavusmayi sever. Kim Allah'a kavusmaktan hoslanmazsa Allah da ona kavusmaktan hoslanmaz!"
Hz. Aise radiyallahu anha: "Biz olmekten hoslanmayiz" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Kasdimiz bu degil. Lakin, mu'mine olum gelince, Allah'in rizasi ve ikramiyla mujdelenir. Ona, onunde (olumden sonra kendisini bekleyen) seyden daha sevgili birsey yoktur. Boylece O, Allah'a kavusmayi sever, Allah da ona kavusmayi sever. Kafir ise, olum kendisine gelince Allah'in azabi ve cezasiyla mujdelenir. Bu sebeple ona onunde (kendini bekleyenlerden) daha menfur bir sey yoktur. Bu sebeple Allah'a kavusmaktan hoslanmaz, Allah da ona kavusmaktan hoslanmaz."
Buhari, Rikak 41; Muslim, Zikr 14, (2683); Tirmizi, Cenaiz 67, (1066); Nesai, Cenaiz 10, (4, 10).

MIRASIN SEBEPLERI, MANILERI

4672 - Usame Ibnu Zeyd radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdu ki:
"Musluman kimse kafir kimseye varis olamaz; kafir de muslumana varis olamaz."
Buhari, Feraiz 26; Muslim, Feraiz 1, (1614); Muvatta, Feraiz 10, (2, 519); Ebu Davud, Feraiz 10, (2909); Tirmizi, Feraiz 15, (2108).

4673 - Ibnu Amr Ibni'l-As ve Hz. Cabir radiyallahu anhum anlatiyorlar: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Iki farkli din mensuplari birbirlerine varis olamazlar."
Ebu Davud, Feraiz 10, (2911); Tirmizi, Feraiz 16, (2109). Ebu Davud'un rivayeti Ibnu Amr'dan, Tirmizi'nin rivayeti Hz. Cabir'dendir.

4674 - Hz. Usame radiyallahu anh'in anlattigina gore (hacci sirasinda (Aleyhissalatu vesselam'a) denmistir ki:
"Ey Allah'in Resulu! Yarin nereye ineceksin. Mekke'deki evine mi?"
"Akil bize ev-bark birakti mi ki?" buyurdular. Akil ile Talip, Ebu Talib'e varis olmuslardi. Ne Ali ne de Cafer radiyallahu anhuma ona varis olamamislardi. Cunku bu ikisi musluman idiler. Akil ve Talib ise kafirdiler."
Buhari, Hacc 44, Cihad 180, Megazi 48; Muslim, Hacc 439, (1351); Ebu Davud, Feraiz 10, (2910).

4675 - Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Katil varis olamaz."
Tirmizi, Feraiz 17, (2110).

4676 - Said Ibnu'l-Museyyeb rahimehullah anlatiyor: "Hz. Omer radiyallahu anh, Arap (memleketinde) dogmadikca, Acem'den birini varis kilmaktan imtina etmistir."
Muvatta, Feraiz 14, (2, 520).
Rezin su ilavede bulundu: "Hamile olarak gelip Arap (memleketinde) doguran kadini da haric kildi. Bu durumda erkek, eger olurse kadina varis olur. Eger erkek olurse, kadin da ona varis olur. Erkegin miras(taki pay nisbet)i Allah'in kitabinda vardir."

4677 - Ebu'l-Esved ed-Dueli anlatiyor: "Hz. Mu'az'a bir yahudinin miras meselesi getirildi. Onun musluman ogluna da mirastan pay verdi ve dedi ki:
"Islam (galebe calar, ona galebe calinmaz), artar eksilmez."
Ebu Davud, Feraiz 10, (2912, 2913).

4678 - Amr Ibnu Su'ayb, an ebihi an ceddihi tarikiyle anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Hur veya cariye bir kadinla kim zina yaparsa, bundan hasil olacak cocuk veled-i zinadir, ne o babasina, ne de babasi ona varis olamaz."
Tirmizi, Feraiz 21, (2114).

DEDE VE NINE

4679 - Ibnu'z-Zubeyr radiyallahu anhuma'nin anlattigina gore: Ehl-i Kufe, kendisine yazarak dede hakkinda sormuslardi. O da su cevabi vermisti: "Hakkinda Resulullah aleyhissalatu vesselam'in: "Ben bu ummet icerisinde birini kendime halil secseydim, onu secerdim" dedigi kimse, yani Ebu Bekr, dedeyi (miras meselesinde) baba yerine koymustu."
Buhari, Fezailu'l-Ashab 5.

4680 - Imran Ibnu Husayn radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a bir adam gelerek, "Oglumun oglu vefat etti. Ondan miras hakkim nedir?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam:
"Sana altida bir var!" buyurdu. Adam donup gidince geri cagirdi ve:
"Sana diger bir altida bir daha var!" buyurdu. Adam donup gidince tekrar cagirdi ve:
"Diger altida bir, (hak degil) fazladan bir ikramdir!" buyurdu."
Ebu Davud, Feraiz 6, (2896); Tirmizi, Feraiz 9, (2100).

Ebu Davud der ki: "Katade sunu soyledi: "(Sahabe, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in bu kimseyi, baska) hangi varisler oldugu halde varis kildigini bilmiyor." Katade devamla der ki: "Dedenin tevarus ettigi en az miktar, altida birdir."


Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4671-4680 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.