Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4711-4720 )

4711 - Bureyde radiyallahu anh anlatiyor: "Bir adam Resulullah aleyhissalatu vesselam'a geldi ve: "Bende Ezd'den birisinin mirasi var. Ben onu verecek bir Ezdli bulamiyorum (ne yapayim?)" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Git bir yil bir Ezdli ara!" emretti. Adam bir yil sonra tekrar geldi ve "Mirasi verecek bir Ezdli bulamadim!" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Git bak; karsilasacagin ilk Huza'i'ye mali ver!" buyurdu. Adam geri donunce: "Adami bana cagirin" emretti. Adam cagirildi. Gelince:
"Huza'a'nin en yaslisina bak, mali ona ver!" buyurdu."
Ebu Davud, Feraiz 8, (2903, 2904).

4712 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Bir kisi olmus, geride azad ettigi bir koleden baska (varis) birakmamisti. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Bu adamin geride birraktigi bir adami var mi?" diye sordu.
"Hayir yok! Sadece azad etmis oldugu bir kolesi var!" dediler. Resulullah aleyhissalatu vesselam, mirasini azadlisina verdi."
Ebu Davud, Feraiz 8, (2905); Tirmizi, Feraiz 14, (2107).

4713 - Hz. Omer radiyallahu anh anlatiyor: "Lakit (buluntu) hurdur. (Olunce) mali da beytulmale aittir. Saibe de boyledir (hurdur)" buyurdu."
Rezin tahric etmistir. (Hadisi Buhari muallak olarak kaydetmistir: Feraiz 19.

RESULULLAH ALEYHISSALATU VESSELAM VE GERIDE BIRAKTIKLARININ MIRASI

4714 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Hz. Fatima radiyallahu anha, Hz. Ebu Bekr radiyallahu anh'tan, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in biraktigi maldaki hissesini taksim edivermesini talap etti. Hz. Ebu Bekr, ona su cevabi verdi.
"Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Bize varis olunmaz, biraktigimiz sadakadir" buyurmustu."
Hz. Fatima bu cevaba ofkelendi ve Hz. Ebu Bekr'e kustu, olunceye kadar da konusmadi. Zaten Aleyhissalatu vesselam'dan sonra alti ay kadar hayatta kalmis (ve rahmet-i Rahman'a kavusmustu.)
Sonra Hz. Omer radiyallahu anh bunu yapti: Medine'deki sadakasini Hz. Ali ve Abbas radiyallahu anhuma'ya verdi. Hayber ve Fedek'teki (sadakasini) kendi elinde tuttu ve: "Bu iki arazi, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in karsisina cikan haklari ve hadiseleri icindi. (Simdi) bu iki arazinin isi, Resulullah'tan sonra devlet isini eline alan halifenin tasarrufuna kalmistir" dedi." Ravi devam eder: "Bu iki yer, bugune kadar ayni minval uzere devam etmistir."
Muslim, Cihad 52, (1759); Ebu Davud, Harac 18, (1968, 2969); Nesai, Kasmu'l-Fey' 1, (7, 132); Buhari, Feraiz 4, -Buhari muhtasar olarak almistir-.

4715 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Hz. Fatima radiyallahu anha, Hz. Ebu Bekr radiyallahu anh'in yanina gelip:
"Sana kim varis olacak?" diye sordu.
"Ehlim ve cocugum!" cevabini alinca: "Oyleyse ben niye babamin biraktigina varis olamiyorum?" dedi. Bunun uzerine Hz. Ebu Bekr:
"Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'in: "Bize varis olunamaz!" dedigini isittim. Ancak ben, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in gecimini sagladiklarinin gecimlerini saglarim. Resulullah aleyhissalatu vesselam'in nafaka verdiklerine ben de nafakalarini veririm!" dedi."
Tirmizi, Siyer 44, (1608).

4716 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in hanimlari, Resulullah vefat ettigi zaman Hz. Osman'i, Hz. Ebu Bekr radiyallahu anhuma'ya gonderip miras hisselerini talep ettirmek istediler. O zaman ben onlara: "Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Bize varis olunmaz, biraktigimiz sadakadir!" demedi mi (nasil miras talep edebilirsiniz?)" dedim (ve onlari bu niyetten vazgecirdim.)"
Buhari, Feraiz 3; Muslim, Cihad 51, (1758); Muvatta, Kelam 27, (2, 993); Ebu Davud, Harac 19, (2976, 2977).

4717 - Amr Ibnu'l-Haris el-Huzai radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam (oldugu vakit geride) ne diner, ne dirhem, ne kole, ne cariye ne de baska bir sey birakti. Onun biraktiklari beyaz katiri, silahi ve yakinlari icin tasadduk ettigi bir tarladan ibaretti."
Buhari, Vesasa 1, Cihad 61, 86, Humus 3, Megazi 83; Nesai, Ahbas 1 (6, 229).

4718 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam (oldugu vakit) ne dinar, ne dirhem, ne koyun ve ne de deve birakti. Hicbir vasiyette de bulunmadi."
Muslim, Vasiyyet 18, (1635); Ebu Davud, Vesaya 1, (2863); Nesai, Vesaya 2, (6, 240).

4719 - Yunus Ibnu Ubeyd Mevla Muhammed Ibnu'l-Kasim anlatiyor: "Muhammed Ibnu'l-Kasim, beni, Bera Ibnu Azib radiyallahu anh'a gonderip, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in sancaginin neden yapilmis oldugunu sormami emretti. (Ben de gidip sordum.) Su cevabi verdi:
"Sancagi siyahti, Kaplan alacasi seklinde olacak bezden dort koseli idi."
Ebu Davud, Cihad 76, (2591); Tirmizi, Cihad 10, (1680).

4720 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in Mekke'ye girdigi gun bayragi beyaz renkliydi."

Tirmizi, Cihad 9, (1679); Ebu Davud, Cihad 76, (2592).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----

Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 4711-4720 ) - Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.



Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.