Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 581-590 )

581 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Sevde validemiz (radiyallahu anha) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in kendisini bosayacagindan korkarak: "Beni bosama, nikahin altinda tut, benim sirami Aise alsin" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da oyle yapti. Bunun uzerine su ayet nazil oldu: "Eger kadin, kocasinin serkesliginden veya aldirissizligindan endise ederse, aralarinda anlasmaya calismalarinda kendilerine bir engel yoktur. Anlasmak daha hayirlidir..." (Nisa, 128). "Her ne uzerine anlasilirsa o caizdir."
Tirmizi, Tefsir, Nisa, (3043).

MAIDE SURESI

582 - Tarik Ibnu Sihab anlatiyor: "Yahudiler, Hz. Omer (radiyallahu anh)'e soyle dediler: "Siz bir ayet okuyorsunuz ki o, sayet bize inseydi o gunu bayram ittihaz eder (her yil kutlardik)."
Hz. Omer (radiyallahu anh) diyor ki: Ben onun indigi ani ve yeri, indigi sirada Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bulundugu noktayi biliyorum: Arafe gunu inmisti. O zaman ben de Arafat'ta idim ve bir cuma gunuydu. Kasteddikleri ayet de: "Size bugun dininizi tamamladik" (Maide 3) ayeti idi."
Buhari, Iman 33; Megazi 77; Tefsir, Maide 2; I'tisam giris; Muslim, Tefsir 3, (3017); Tirmizi, Tefsir Maide (3046); Nesai, Iman 18, (8, 114); Hac 194, (5, 251).

583 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) dedi ki: "Allah ve Peygamberiyle savasanlarin ve yeryuzunde bozgunculuga ugrasanlarin cezasi oldurulmek veya asilmak yahut carpraz olarak el ve ayaklari kesilmek ya da yerlerinden surulmektir. Onlara ahirette buyuk azab vardir. Su kadar ki, siz kendileri uzerine kadir olmazdan (kendilerini ele gecirmezden evvel) tevbe eden (muhariblerle yol kesen)ler mustesnadirlar. Bilin ki Allah, cok affedici ve cok merhamet sahibidir" (Maide 33-34) ayeti musrikler hakkinda indi. Kendileri maglub edilmezden once, kim gelip teslim olursa bu, ona isledigi suc sebebiyle had cezasi uygulamaya mani degildir."
Ebu Davud, Hudud 3, (4372); Nesai, Tahrimu'd-Dem 9, (7, 101).

584 - Hz. Bera (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in yanina yurur komurle karartilmis ve dayak atilmis bir Yahudi getirdiler. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Yahudileri cagirarak: "Kitabinizda zina haddini (cezasini) boyle mi buluyorsunuz? diye sordu.
"Evet" dediler. Sonra Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) onlarin alilerinden birini cagirdi ve "Musa'ya, Tevrat'i indiren Allah askina soruyorum, zina edenin haddini kitabinizdaboyle mi buluyorsunuz?" dedi. Alim:
-Hayir! Eger bana boyle yemin vererek sormasa idin sana haber vermezdim. Kitapta recm buluyoruz. Fakat, zina vak'alari esrafimiz arasinda cogaldi. Artik serefli birini bu sucla yakalarsak onu birakir olduk. Ancak bicare birisini yakalarsak ona haddi tatbik ediyoruz. Kendi aramizda soyle dedik: "Gelin aramizda oyle bir ceza seklinde anlasalim ki o, esraftan olsun, halktan olsun herkese tatbik edilsin. Sonunda recm yerine suratin komurle boyanip dayak atilmasinda ittifak ettik."
Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Allahim, onlarin oldurdugu emr-i serifini ilk ihya edip dirilten ben olayim" dedi ve had cezasinin tatbikini emretti, zani hemen recmedildi. Bunun uzerine su ayet indi: "Ey Peygamber! Kalbleri inanmamisken agizlariyla "inandik diyenler, Yahudilerden yalana kulak verenler ve baska bir topluluk hesabina casusluk edenlerden inkara kosanlar seni uzmesin. Sozleri asil yerlerinden degistirirler de "Boyle bir (fetva) size verilirse alin, verilmezse kacinin" derler..." (Maide 41). Az sonra Allah Teala su ayeti indirdi: "Allah'in indirdigi ile hukmetmeyenler, iste onlar kafirlerdir..." "Allah'in indirdigi ile hukmetmeyenler iste onlar zalimlerdir..." "...Allah'in indirdigi ile hukmetmeyenler, iste onlar fasiklardir!" (Maide 44, 45, 47).
Bu ayetlerin hepsi kafirler hakkinda nazil olmustur."
Muslim, Hudud 28, (1700); Ebu Davud, Hudud, 26 (4448).

585 - Ebu Davud'un Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'dan kaydettigi bir baska rivayette soyle demistir: "Bu uc ayet hassaten Kureyza ve en-Nadir Yahudileri hakkinda nazil oldu."
Ebu Davud, Diyat 2, (356).

586 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: Kureyza ve en-Nadir, Medine'de yasayan Yahudilerden iki kabile idi. Bunlardan en-Nadir kabilesi Kureyza kabilesinden daha serefli kabul ediliyordu. Sozgelimi, Kureyza kabilesine mensup birisi, en-Nadir'den birini oldurecek olsa kisas olarak katil oldurulurdu, ama en-Nadir'den bir kimse Kureyza'dan birisini oldurecek olsa, yuz vask hurma ile fidye odenirdi (katil oldurulmezdi). Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in peygamberliginden sonra en-Nadir'den birisi Kureyza'dan bir adam oldurdu. Kureyzalilar: "Katili bize teslim edin, onu oldurecegiz" dediler. Obur taraf "Sizinle bizim aramizda Muhammed hakem olsun" dediler ve Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a geldiler. Bunun uzerine su ayet indi: "...Eger hukmedersen, aralarinda adaletle hukum ver. Allah adil olanlari sever" (Maide 43). Adaletle hukumden maksat "cana mukabil can"di. Daha sonra su ayet indi: "Cahiliye devri hukmunu mu istiyorlar? Yakinen bilen bir millet icin Allah'tan daha iyi hukum veren kim vardir?" (Maide, 50).
Ebu Davud, Diyat 1, (4494), Akdiye 10, (3591); Nesai, Kasame 7, (8, 18).

587 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) Ebu Davud'un kaydettigi bir diger rivayette su aciklamayi yapar: "Eger sana gelirlerse aralarinda hukmet, yahut onlardan yuz cevir, yuz cevirirsen sana bir zarar vermezler" (Maide 42) ayeti neshedildi ve su emir geldi: "...Allah'in indirdigi ile aralarinda hukmet!..." (Maide 48).
Ebu Davud, Akdiye 10, (3590).
Yine Ebu Davud ve Nesai'de gelmis olan bir diger rivayette soyle denir: "Benu'n-Nadirliler Kureyza'dan birini oldurecek olsalar diyet olarak normal bedelin yarisini oderlerdi. Buna mukabil Benu Kureyzalilar Benu'n-Nadirliler Kureyza'dan birini oldurecek olsalar diyet olarak normal bedelin yarisini oderlerdi. Buna mukabil Benu Kureyzalilar Benu'n-Nadir'den birisini oldurecek olsalar kan bedeli olarak tam diyet oderlerdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu farkliligi kaldirdi ve aralarini esitledi."
Ebu Davud, Diyat 1, (4494), Akdiye 10, (3591); Nesai, Kasame 7, (8, 18).

588 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) geceleyin beklenerek korunuyordu. Ancak: "...Allah seni insanlardan korur" (Maide67), ayeti inince Resulullah (aleyhissalatu vesselam) basini cadirdan cikarip: "Ey insanlar dagilin, artik beni Allah koruyor" diye seslendi.
Tirmizi, Tefsir, Maide, (3049).

589 - Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek: "Ben et yedigim zaman kadinlara karsi zaafim artiyor ve bende sehvet galebe caliyor. Bu sebeple et yemeyi nefsime haram ettim" dedi. Bunun uzerine su ayet indi: "Ey iman edenler! Allah'in size helal ettigi temiz seyleri haram kilmayin, hududu da asmayin. Dogrusu Allah, asiri gidenleri sevmez. Allah'in size verdigi riziktan temiz ve helal olarak yiyin. Inandiginiz Allah'tan sakinin" (Maide 87-88).
Tirmizi, Tefsir, Maide, (3052).

590 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Inananlara ve faydali is isleyenlere, -sakinirlar, inanirlar, faydali isler islerler, sonra haramdan sakinip inanirlar ve sonra isyandan sakinip iyilik yaparlarsa- daha onceleri tatmis olduklarindan dolayi bir sorumluluk yoktur..." (Maide 93) ayeti indigi zaman Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bana dedi ki: "Bana senin onlardan oldugun soylendi."

Muslim, Fedailu's-Sahabe 109, (2459). Tirmizi, Tefsir, Maide, (3056).



Kütüb-i Sitte, İslam dininin en önemli iki kaynağından biri niteliğindeki sünnet malzemesini meydana getiren ve en sahih (güvenilir) hadislerden oluşan altı hadis kitabına verilen genel isimdir. Söz konusu bu altı kitap Kur’ân-ı Kerim’den sonra en sahih kitaplar olarak kabul edilen Buharî ile Müslim’in Câmiu’s-Sahîh adlı eserleri ile Ebû Davud, Tirmizî, Nesai ve İbn Mace’nin sünen türündeki eserlerinden ibarettir.Kütüb-i Sitte, Arapça “kitaplar” manasına gelen “kütüb” kelimesiyle “altı” manasına gelen “sitte” kelimesinden meydana gelmiş bir tabir olup, “altı kitap” anlamındadır.
.

----
Kütüb-i Sitte Hadis-i Şerif ( 581-590 ) -Kuran Hatim sayfasını izlemektesiniz.

Kur’an’ı Kerim

Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusu olan Kur’an’ı Kerim, son peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indirilmiştir. Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelen Kur’an, terim olarak şöyle tarif edilir:

“Hz. Peygamber’e indirilen, mushaflarda yazılı olup, peygamberimizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş olan; okunmasıyla ibadet edilen ve insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı “ilahi kelâm”dır.

İlahi Kitapların Özelliği


İlahi kitapların en büyük özelliği ve değeri şüphesiz onların Allah’ın sözlerinden ibaret olmalarıdır. Ancak bugün bu özellik sadece Kur’ân-ı Kerîm’e mahsustur. Zira diğer ilâhî kitaplar peygamberlerinden sonra insanlarca tahrifat ile karşı karşıya kalmış ve sonunda bir insanın kaleme aldığı kitaplar haline gelmişlerdir. Zâten Kur’ân-ı Kerîm’in gönderilmesinin bir sebebi de budur. Son vahyedilen ilahi kelam olan Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden önce gönderilen ilâhî kitapların bilgi ve hikmetlerini de içeren en mükemmel ilahi kitaptır. Kur’an Son ilahi kitap olması itibarıyla da bizzat Allah’ın muhafazası altındadır. O, hiç değişmeden kıyamete kadar insanlığa kurtuluş ve huzur reçetesi olmaya devam edecektir.

KUR’AN’IN NÜZÛLÜ (İNDİRİLMESİ)


Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’tan Hz.Peygamber’e Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla indirilmiştir. Kolayca ezberlenmesi, kısa zamanda insanlara ulaşması, manasının kolaylıkla anlaşılması, inançların ve hükümlerin müminlerin kalbinde yavaş yavaş kuvvetlenip kökleşmesi için Kur’an bir defada toptan indirilmemiş, yaklaşık yirmi üç senede, peyderpey indirilmiştir.

KURAN-I KERİM NASIL OKUNMALI? KURAN-I KERİM EN GÜZEL NASIL OKUNUR?

Kuran okurken dikkat edilmesi gerekenler

Kuran-ı Kerim'i doğru bir şekilde okumak için harflerin üzerilerindeki uzatmalarına ve mahreç yerlerine dikkat etmek oldukça önemlidir. Harflerin okunuşunu değiştiren medler yani uzatmalar kişinin Kuran-ı Kerim'i nağmeli okumasını sağlamaz. Nağmeli bir şekilde okumak demek, kişinin Kuran-ı Kerim'i okurken oluşturduğu güzel sesiyle dinleyicilerin gönlüne hitap etmesidir.

Nağmeli okunan bir ayet ise insanlara karşı Kuran-ı Kerimin daha fazla okunup, daha fazla dinlenmesini teşvik eder.